HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Göz kapağı düşüklüğüne cerrahi çözüm

Estetik açıdan olduğu kadar fonksiyonel açıdan da önem taşıyan göz kapaklarında yaşanan düşüklük sorunuyla ilgili açıklamalar yapan Acıbadem Göz Sağlığı Merkezi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Şafak Karslıoğlu, bu sorunun doğuştan kaynaklanabildiği gibi yaşın etkisiyle de ortaya çıkabileceğini söyledi.

Göz kapağı düşüklüğüne cerrahi çözüm

Göz kapağı düşüklüğünün tedavisinde cerrahi yöntemler kullanıldığını belirten Karslıoğlu, ortalama 40 dakika süren bleferoplasti ameliyatlarının sonunda başarı oranının çok yüksek olduğunu kaydetti.

GÖZ KAPAĞI DÜŞÜKLÜĞÜ

İlerleyen yaşın, yüz üzerindeki etkilerinin ilk ortaya çıktığı yerlerden birinin göz kapakları olduğunu hatırlatan Dr. Şafak Karslıoğlu, göz kapağı düşüklüğünü şöyle açıkladı:

"Göz kapağını açık tutmaya yarayan ve aşağı bakarken gevşeyen yukarı bakarken kasılan ve temel fonksiyonu göz kapağını kaldırmak olan bir adale var. Bu adale anne karnında bebeğin gelişimi esnasında gelişme geriliğine uğradığında, doğuştan göz kapağı düşüklüğü sorunu görülür. Göz kapağını kaldıran kasın tam gelişememiş olması veya bu kasla kapağı birbirine bağlayan kiriş kısmının zayıflığı doğuştan göz kapağı düşüklüğü sonucunu ortaya çıkarır. Bazı hallerde de göz kapağı hareketlerini kontrol eden sinirin çalışmamasına bağlı olarak gelişen felç neticesinde kapakta düşme görülür"

BEBEKLERDE GÖZ TEMBELLİĞİNE YOL AÇABİLİR

Erişkin yaştaki hastalar için kapak düşüklüğünün sadece estetik bir sorun oluşturduğunu ifade eden Göz Hastalıkları Uzmanı Karslıoğlu, bebeklerde bu durumun farklı olduğunu belirtti. Dr. Karslıoğlu, doğuştan olan kapak düşüklüklerinin sebebini; çoğunlukla anne karnında, göz kapağını kaldıran adalenin tam gelişememesi olarak açıkladı. Dr. Kaslıoğlu, problemin büyüklüğünün kapak düşüklüğünün miktarına göre değiştiğini sözlerine eklerken, çocuklarda üst göz kapağının göz bebeğini örtecek derecede düşük olması ve çocuğun önünü görmek için başını arkaya atmak zorunda kalması durumunda göz tembelliğinin gelişebileceğini söyledi. Bu durumda vakit kaybetmeden bir hekime başvurmak gerektiğini vurgulayan Uzman Dr. Kaslıoğlu, çocuklarda göz tembelliğinin belirli bir yaşa kadar tedavi edilmediğinde geri dönüşün imkansız olduğuna dikkat çekerek, ailelere şu uyarılarda bulundu:

"Bazı hallerde düşüklük çok olmadığı için göz bebeğini örtmez ama kapağın göze yaptığı baskıyla o gözde astigmat kırma kusuru çıkar. Astigmatın yol açtığı görme azlığı da farkına varılmadığında göz tembelliğine sebep olur. Bu sık olarak gördüğümüz bir durumdur. Göz kapağı düşüklüğü herhangi bir yaşta düzeltilebilir ancak tembellik erken yaşlarda önlenmez ya da tedavi edilmezse kalıcı olabilir. Bu açıdan geç kalmamakta yarar vardır"

Dr. Karslıoğlu, ailelerin bu sorunu genellikle ilk bir yaş içinde fark edebildiklerini belirterek sorunun çok ciddi boyutta olması halinde derhal operasyon yapıldığını, değilse okul öncesi döneme kadar beklemekte sakınca olmadığını söyledi. Sözlerine devam eden Dr. Şafak Karslıoğlu, "Göz kapağı düşüklüğünün 3-4 yaşında tedavi edilmesi gerekir. Yoksa çocuk büyüdükçe bunun farkına varır ve psikolojik yönden olumsuz etkilenebilir. Bu nedenle bazı olumsuzlukların önüne geçilmesi için aileler düşük göz kapağı görülen çocuklarını mutlaka bir göz doktoruna göstermelidir" şeklinde konuştu.

YAŞLILARI ETKİLİYOR

Göz kapağı düşüklüğünün yetişkinlerde de sıklıkla görülen bir durum olduğunu hatırlatan Dr. Karslıoğlu, tek bir gözde görülebileceği gibi her iki gözde de göz kapağı düşüklüğü sorunuyla karşı karşıya gelmenin mümkün olabileceğini söyledi.

Dr. Karslıoğlu, yaşla birlikte ortaya çıkan göz kapağı düşüklüğünün görülme sıklığının, yaşın ilerlemesiyle arttığını, ilerleyen yaşla göz kapağını oluşturan dokularda gevşeme, kapak derisinde ve kaşta sarkma görüldüğünü ifade etti.

Sonradan göz kapağı düşüklüğünün, belirli bir grupta daha sık görüldüğünü belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Şafak Karslıoğlu, risk gruplarını şöyle sıraladı:

"Yaşlılar, uzun süre kirpik kıvırma aleti kullananlar, kontak lens kullananlar, göz travması yaşayanlar (Göze yumruk gibi bir darbe almak), tümöral ya da inflamatuar orbita hastalıkları olanlar"

Göz kapağı düşüklüğünün tedavisinde cerrahi yöntemler uygulandığını yineleyen Dr. Karslıoğlu, çocuklarda ameliyatın genel anestezi altında yapılırken, gençlerde ve daha ileri yaşlardaki kişilerde çoğunlukla lokal anestezinin tercih edildiğini açıkladı. Lokal anesteziyle yapılan operasyonlarda uyanık olunduğunu ancak ağrı hissedilmediğini söyleyen Dr. Şafak Karslıoğlu, "Ortalama 40 dakika süren ameliyattan sonra aynı gün içinde eve dönmek mümkün" dedi.

Dr. Karslıoğlu, ameliyatta ne yapılacağına karar vermede en önemli kıstasın kapağı kaldıran adalenin gücü olduğunu belirterek, kullanılan yöntemleri anlattı:

"Eğer bu kas yeterli güce sahipse veya sorun adalede değil de bağlantı noktasındaysa yapılacak şey; doğrudan adale ve kiriş dokusu üzerine müdahale ederek ya zayıflığı onarmak ya da adalenin boyunu kısaltmak suretiyle kapağın kalkmasını sağlamaktır. Ancak adale gücünün yeterli olmadığı hallerde "asma ameliyatı" dediğimiz bir tekniğin kullanılması gerekir.

Burada kaşı kaldıran adalenin gücünden faydalanmak için kişinin kendi vücudundan alınacak parça veya sentetik bantlar yardımıyla kapak, kaşı kaldıran adaleye asılır"

AMELİYATIN RİSKLERİ

Kapak düşüklüğü ne kadar ağırsa uygulanacak operasyonun da o kadar kapsamlı ve büyük olacağını söyleyen Dr. Karslıoğlu, ameliyatın başarılı sayılması için iki kapak aralığı arasındaki farkın 1.5 mm ve altında olması gerektiğini belirterek, "Ancak bazı hastalar açısından ameliyat ertesinde bazı riskler var. Bu risklerin başında göz kapağının uyurken hafif açık kalması geliyor" dedi. Dr. Karslıoğlu, bu durumun normal kabul edilmesi gerektiğini savunurken şunları söyledi:

"Kişinin sabah kalktığı zaman herhangi bir rahatsızlığı, gözde kızarma, ağlar gibi yaşarma gibi durumları yoksa, bu açık kalmanın göze zararı yoktur. Ancak bu tip sorunlar görülürse, bu etki kalıcı olduğu için kapağın yeniden bir miktar düşürülmesi gerekir. Yüzde 40 civarında hastaya revizyon gerekir. Bu revizyon, ameliyat değildir. Çok kısa süren ve basit bir işlemdir"

Bu ameliyatların sonrasındaki dönemde dikkat edilmesi gereken bazı noktalar olduğuna değinen Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Şafak Karslıoğlu, "Sabah ilk kalkışta gözde aşırı yanma, batma, kızarmayla ağlar şekilde göz yaşarması gibi durumlarda hemen hekime başvurulması gerekir" dedi. Dr. Karslıoğlu, hastanın durumuna göre ilaçla veya bir ameliyatla sorunun giderilmesine çalışıldığını belirterek, "Ameliyatın etkisi kalıcı olarak kabul edilir ancak nadiren bazı hastalarda aynı ya da farklı sebeplerle kapak düşüklüğü nüksedebilir. Bu durumda da yapılması gereken şey o anki muayene bulgularına göre tedavinin yeniden planlanmasıdır" açıklamasında bulundu.

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler