Strasbourg - AA-Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Türkiye'deki insan hakları reformunun Avrupa'dan Orta Doğu'ya kadar uluslararası toplum tarafından
geniş ölçüde takdir edildiğini" belirtti.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) genel kuruluna hitap eden Gül, 2003 yılında AKPM'de yaptığı konuşmada Türk hükümetinin kabul ettiği ve parlamentonun desteklediği iddialı reform gündemi hakkında bilgi verdiğini hatırlattı ve "Bu gündem Türkiye'nin en ileri demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları standartlarına ulaşmasına yönelik güçlü taahhütleri içermekteydi. Bugün üstlenilen taahhütleri yerine getirerek, Türkiye'nin beklentileri karşıladığını belirtmekten
gurur duyuyorum" dedi.
Gül, Türkiye'de sürmekte olan dönüşümün Türk halkının özlemlerine uygun olduğunu belirterek, "Demokratik reformların bütüncül etkisi, Türkiye'nin bugün daha çoğulcu, kucaklayıcı ve hoşgörülü bir ülke haline gelmesi olmuştur" diye konuştu.
Türkiye'deki reform sürecinin devam edeceğini kaydeden Gül, "Türk demokrasisinin ulaştığı olgunluk düzeyinin, geriye kalan insan hakları sorunlarını etkin şekilde çözmemizi sağlayacak düzeyde olduğundan kuşku duymuyorum" dedi.
Türkiye'de tamamen yeni bir anayasa hazırlanması veya mevcut anayasanın kapsamlı bir şekilde değiştirilmesi konusunda geniş katılımlı ve canlı bir tartışmanın cereyan ettiğini ifade eden Gül, şunları söyledi:
"Bu tartışmanın Türkiye'de anayasal normların 21. yüzyılın gereklerine uygun şekilde geliştirilmesiyle sonuçlandırılacağına inanıyorum."Küresel ölçekte yaşanan sorunların başında, "uluslararası toplumun kültürel ve dini fay hatları üzerinde derinleşecek şekilde kutuplaşmasının" geldiğini ifade eden Gül, her iki taraftaki
radikal unsurların farklılıkları sorumsuzca istismar ettiğini söyledi.
Günümüzde ırkçılık, yabancı düşmanlığı, antisemitizm ve dini veya etnik temelde ayrımcılığın birçok alanda arttığını ifade eden Gül, "Tüm dünyada göçmen toplulukları ve özellikle Müslümanlar, 11 Eylül sonrası dönemde ön yargı, nefret ve hoşgörüsüzlüğe karşı savunmaz kalmışlardır.
Ayrımcılık ve nefretin her çeşidiyle mücadele, güçlü bir siyasi kararlılık ve her alanda proaktif bir tutum gerekmektedir" dedi.
Gül, Kıbrıs konusunda Türk tarafının, yerleşik BM parametreleri temelinde ve BM Genel Sekreteri "iyi niyet misyonu" çerçevesinde, Ada'nın yeniden birleşmesini sağlayacak siyasi bir çözümü desteklemeye devam ettiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Gül, "Kıbrıs sorunu, 24 Nisan 2004 tarihinde BM Çözüm Planı için gerçekleştirilen eş zamanlı referandumlarla çözüme kavuşturabilirdi. Ancak, bu fırsat Rum tarafının bu planı reddetmesiyle kaçırılmıştır" diye konuştu.
Hiç kimsenin Irak'ın toprak bütünlüğüne ve siyasi birliğine saygı göstermeyen alternatif çözüm arayışlarına girmemesi gerektiğini belirten Gül, böyle bir hareket tarzının mevcut durumu daha da karmaşık hale getireceğini söyledi.
Irak'taki durumun, terörle mücadele alanında ortaya çıkardığı sıkıntılardan dolayı Türkiye'nin güvenliğiyle de doğrudan ilgili olduğuna dikkati çeken Gül, terör örgütü PKK'nın, Irak'ın kuzeyini güvenli bir sığınak olarak kullanmaya ve Türkiye sınırları içinde şiddet eylemlerinde bulunmaya devam ettiğini söyledi.
Gül, günümüzde terörle mücadelede uluslararası işbirliği ihtiyacının açık ve zorunlu bir hal aldığını belirterek, Avrupa Konseyinin bu alanda uluslararası standartları belirlemeye yönelik çalışmalarının övgüye değer olduğunu ve bu çalışmaların Avrupa'da terörle mücadele alanında işbirliğini geliştirmek için gerekli hukuki temeli sağlamakta olduğunu kaydetti.