Gül'den Baykal'a 'centilmen ol' çağrısı
ANKARA (İHA) - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, 'Sayın Erdoğan, Rumlara ve Papadopulos'a teşekkür etsin' diyen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ı ağır bir dille eleştirerek, "Bazı siyasetçilerimiz hala eskiye takılabilir. Onlar hiçbir zaman centilmenliği kendilerine yakıştıramıyorlar" dedi.
Gül, Kıbrıs'ın artık Türkiye'nin AB üyeliği için bahane olmaktan da çıktığını vurgulayarak, "2 ay öncesine kadar Kıbrıs'ın yerini bile bilmeyenler 'Siz siyasi kriterleri yerine getirirsiniz ama Kıbrıs ne olacak?' diye sorardı. Ama takip edilen politika ile kimsenin tahmin etmeyeceği şekilde bu mesele gündemden çıkmıştır" diye konuştu. Gül, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM)'i de KKTC'ye uygulanan ambargoları kaldırmaya davet ederek, "Türk kesimi onurlandırılmalıdır. BM ve AB bunu yapmalıdır, mutlaka da yapacaktır" mesajını verdi.
AK Parti TBMM Grubu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'da olması nedeniyle Dışişleri Bakanı Gül'ün başkanlığında toplandı. Gül, konuşmasında Kıbrıs'ta gelinen son noktayı ve Türkiye'nin AB üyeliği konusundaki gelişmeleri değerlendirdi.
Muhalefetin kendilerinden hamaset edebiyatıyla dış politikayı yürütmesini beklediğini ancak bunu yapmadıkların belirten Gül, kendilerinin daha kesin ve rasyonel olan yolu seçtiklerini, bunun da psikolojik tepkilerle, kısa dönemli geçici çözümlerle değil, kalıcı ve akılcı bir dış politika izleyerek gerçekleştirildiğini kaydetti.
"Tükendi denilen denizlerde limanlar inşa ederek, alternatifi olmaz denilen labirentlerde yeni yollar bularak bu işin içinden çıkmayı tercih ettik" diyen Gül, bunu da yapmaya çalıştıklarını kaydetti. AK Parti iktidarı olarak statükoyu devam ettirmediklerini, devlet politikası haline gelen bu anlayışı kırdıklarını belirten Gül, "Şimdi akıl ve vicdan sahibi siyasetçilerimizi ve aydınlarımızı objektif bir analiz yapmaya davet ediyorum, benimsenen bu yeni yaklaşımla Türkiye'nin manevra alanı daraldı mı genişledi mi? Türkiye'nin ufku daraldı mı, genişledi mi? Türkiye'ye olan sempati ve güven azaldı mı çoğaldı mı? Türkiye bu işten güçlü mü çıktı yoksa zayıf mı çıktı?" sorusunu yöneltti.
BAYKAL'A 'CESARETLİ OL' ÇAĞRISI CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın "Sayın Erdoğan, Rumlara ve Papadopulos'a teşekkür etsin" yönündeki sözlerine de atıfta bulunan Gül, muhalefetin tutumunu sert bir dille eleştirdi. Baykal'ı 'eskiye takılmakla' suçlayan Gül, "Rumlar çok akılsızdı, Rumlar menfaatlerini hiç bilmezlerdi, onun için ne yaptıklarını bilmeden hareket ettiler. Türkiye'nin ve Türklerin çıkarına oy verdiler, onlara göre. Hala bu söylemleri dillerinden düşürmeyenler var. Onlar hiçbir zaman centilmenliği kendilerine yakıştıramıyorlar. 'Biz itiraz ettik ama bugün gelinen durum dünden çok daha iyidir' deme cesaretini gösteremiyorlar. Bütün bunlar milletin önünde oluyor. Demokrasinin güzelliği de burada. Herkes ne yapıyor, turnusol kağıdı gibi ortaya çıkıyor" tepkisini gösterdi.
Kıbrıs konusunda hükümetin inisiyatif aldığına işaret eden Gül, muhalefetin 'Bu hükümet yetkiyle birlikte sorumluluğu da üstlendi' deme cesaretini gösteremediğini savundu. Geçmişteki yöneticilerin yetki almalarına karşın sorumluluk almamasından yakınan Gül, bu nedenle Türkiye'nin yıllardır kaoslarla çalkalandığını söyledi. İlk kez bir hükümetin 'yetkim varsa, sorumluluğu da üstüme alıyorum' deme cesaretini gösterdiğini ifade eden Bakan Gül, "Hala Türkiye'yi uluslararası camianın saygın üyesi olarak görmek istemeyenler var. Ulusallık adına Türkiye'yi üçüncü dünya koridorlarında dolaştırmak isteyenler var. Türkiye dünyadan tecrit olsun diyenler var. Ancak bizim vizyonumuz Türkiye'yi dünyanın büyük aktörlerinden biri yapmaktır. Kendimize güvenimiz var" mesajını verdi.
'AMBARGO DERHAL KALDIRILMALI' Dışişleri Bakanı Gül, Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Birliği (AB)'ni KKTC'yi 'onurlandırmaya da davet etti. Referandum sonuçlarının ardından yeni bir döneme girildiğine dikkat çeken Gül, şunları söyledi:
"İşler bitmedi. Her iki taraftan evet çıksaydı da bitmeyecekti. Önümüzde başka sorunlar var. Türk kesimi açıkça iradesini ortaya koymuştur. Uluslararası camianın başta BM olmak üzere AB'nin ve dünyanın büyük aktörlerinin bunu tanıması ve onurlandırılması gerekir. Bunu bekliyoruz. Türkiye ve hükümet olarak bunu bekliyoruz. 'Hadi bakalım sözlerinizi yerine getirin' demek de başka bir hamasettir. Bunun için gece gündüz çalışarak, bu kazanımı pekiştirmek zorundayız. Referandumun gayri resmi sonuçları ortaya çıktıktan sonra çalışmalara başladık. AB Dışişleri Bakanlarına 'Kağıt üzerinde geçiştiremezsiniz. Somut adımlara dönüştürmeniz gerekir' dedik. AB Bakanlar Konseyi, Kıbrıs kararını açıkladı. Bu karar şu anda iyi bir karardır. Bu iyi kararın kağıt üzerinde kalmaması, uygulanması için uğraşacağız. İnanıyorum ki, kısa süre içinde KKTC'ye uygulanan insanlık dışı ambargo ve engellemeler kaldırılacaktır. Ambargoları bu dönemde izah etmek mümkün değil. Ambargolar artık bu saatten sonra kesinlikle devam edemez. Her türlü adımı AB ve BM atmalıdır, mutlaka atacaktır. Türk kesimine ve Türkiye'ye karşı inanılmaz bir sempati oluşmuş. Bu somut programlara dönüşmelidir."
Gül, gelişmeleri dikkatli bir şekilde takip edeceklerinin altını çizerek, kesinlikle rehavete kapılmayacaklarının mesajını verdi. Gül, "Başkalarının yaptığı gibi, zafer nutukları atarak, kazandığımız dediğimiz yerde bir de baktıktı kaybediyoruz. Biz bu duruma kesinlikle düşmeyeceğiz" diye konuştu.
'KIBRIS, AB İÇİN BAHANE OLMAKTAN ÇIKTI' Dışişleri Bakanı Gül, Cumhuriyet tarihinin en önemli projesi olarak tanımladığı AB konusunda kritik bir aşamaya gelindiğini hatırlattı. Türkiye'nin 2004 yılında müzakerelere başlama kararlılığında olduğunu vurgulayan Gül, bu konuda geniş bir konsensüs olduğuna dikkat çekti. Kıbrıs sorunun daha önce Türkiye'nin AB üyeliği önünde engel olarak görüldüğünü dile getiren Gül, "Şimdiye kadar önümüzde tabiri caizse büyük bir mani vardı. 'Siz siyasi kriterleri yerine getirirsiniz ama Kıbrıs ne olacak?' Herkes bunu sorardı 2 ay öncesine kadar. Kimle karşılaşsanız, hangi yabancıyla karşılaşsanız, Kıbrıs'ın yerini bile bilmeyenler bunu getirirlerdi gündeme, bu hep böyle olurdu. Ama takip edilen politika ile kimsenin tahmin etmeyeceği şekilde bu mesele gündemden çıkmıştır. Bunu Türkiye'nin içinde de dışında da kimse hayal bile edemiyordu. Bu mesele bazılarının istismar etmek istediği, AB'nin bir şartı olmamasına rağmen bir şartmış gibi önümüze koymak için bekleyenlerin cebinden tamamen alınmış ve kenara konulmuştur" değerlendirmesini yaptı.
'CHP ÖNCE MİLLETVEKİLİ SAYISINA BAKSIN'
Gül, bu süreçte objektif ve soğukkanlı davranılması gerektiğini de kaydederek, yapılması gerekenlerin geniş bir mutabakatla hayata geçirilmesinden yana olduklarını açıkladı. Muhalefetin tavrını eleştiren Gül, değişikliklerin halkın lehine olduğunu, bu nedenle Kıbrıs sorununda olduğu gibi kimsenin küçük hesaplar peşinde koşmaması gerektiğini söyledi. Anayasa değişikliklerinde hem iktidarın hem muhalefetin farklı öncelikleri olduğunu belirten Gül, Anayasa değişiklik paketini hazırlarken 'Millete verdiğimiz sözleri bu paketin içine koyalım mı koymayalım mı?' diye düşündüklerini kaydetti. Kritik bir sürece girildiği için sadece AB'yi ilgilendiren konuları Meclis'e getireceklerini ifade eden Gül, CHP'yi sert bir dille eleştirerek, şunları söyledi:
"Öncelikleri hakkımız olmasına rağmen tutalım dedik. Muhalefetin de öncelikleri olabilir. Onlar da tutmak zorundadır. Eğer muhalefetin mi iktidarın mı önceliği sözkonusuysa, 368 milletvekili olan grupla, kendi grubunu mukayese eder, milletin bize verdiği son destekle, kendilerine verdiği son desteği karşılaştırırlar, kimin önceliğinin daha öncelikli olduğunu görürler. Burada biz nasıl kendi önceliklerimizi bir kenarda tutuyorsak, onlar da kendi önceliklerini bir kenarda tutsunlar. Müşterek olarak Anayasa değişikliğini TBMM'den geçirelim. Hep beraber geçirirsek bunun onuru hepimize ait olur. Kalben desteklediği değişikliğe taktiklerden sonra hayır diyemez ve bunun sorumluluğunu taşıyamaz. Siz-biz kavgasına ve küçük parti oyunlarına girmeden sonuna geldik, hep birlikte nasıl yaptık bundan sonra da bunun onuru hepimize ait olmalıdır."
