ANKARA (İHA) - Trafik kazalarında üçüncü şahısların zarar görmeleri durumunda kazadan doğan giderlerin kusur oranındaki kısmı sigorta şirketleri tarafından ödenirken, kazaya sebebiyet veren sürücünün tedavi giderleri ise, sosyal güvenliği var ise bağlı olduğu sosyal güvenlik kuruluşu tarafından, herhangi bir sosyal güvenliği yok ise sigorta şirketlerince karşılanıyor. Böylece trafik kazası geçirmiş kişilere verilen sağlık hizmetleri neticesinde doğan tedavi giderleri hem sigorta şirketine hem de sosyal güvenlik kuruluşuna fatura ediliyor. Bu durum da, karışıklıklara ve fatura tahsilat sürecinin uzamasına yol açıyor.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 8. maddesine göre, üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının acil olarak kendilerine getirilen trafik kazası geçirmiş kişilere, Sağlık Bakanlığı tarifesini uygulamak suretiyle, vermiş oldukları hizmetlerinin bedelinin tamamını yükümlü sigorta şirketlerinden tahsil edecekleri öngörülüyor.
Ancak aynı kanunun 98. maddesinde ise motorlu araçların sebep oldukları kazalarda yaralanan kimselerin veya bu yaralanma sonucunda sağlık kurum ve kuruluşlarında yapılan ilk yardım, muayene ve tedavi giderleriyle tedavinin gerektirdiği diğer giderlerin aracın mali sorumluluk sigortasını yapan sigorta şirketi tarafından, sorumluluk oranlarına göre ödeneceği hükmüne yer veriliyor. Buna göre, trafik kazaları sonrasında üçüncü şahısların zarar görmeleri durumunda kazadan doğan giderlerin kusur oranındaki kısmı sigorta şirketlerine fatura edilebilirken, kazaya sebebiyet veren sürücünün tedavi giderleri sigorta şirketlerince karşılanamadığı gibi kişinin bağlı bulunduğu kurumca veya ilgili sosyal güvenlik kuruluşlarınca da karşılanamıyor. Bu durum kişilerin sosyal güvencesi olsa bile, tedavi giderlerinin tamamının veya kusuru oranındaki kısmının kendilerinden talep edilmesi sorununu ortaya çıkarıyor ve mağduriyetlere yol açıyor.
Diğer taraftan, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu'na göre, trafik kazaları için düzenlenen tespit tutanaklarında kusur oranının belirtilmemesi de sorununun boyutunu daha da büyütüyor. Çünkü tutanakta asli ve diğer kusurlar belirtildiğinden kusur oranı tespiti için her kazadan sonra mahkeme kararı veya bilirkişi raporu zorunlu hale geliyor. Bu durum, trafik kazası geçirmiş kişilere verilen sağlık hizmetleri sonucunda doğan tedavi giderlerinin kusur oranına göre yükümlü sigorta şirketine ve kazazedenin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik kuruluşuna paylaştırılmak suretiyle aynı kişi adına iki ayrı fatura düzenlenmesine, fatura tahsilat sürecinin uzamasına veya faturaların hiç tahsil edilememesine ve tüm bunların sonucunda sağlık kurumlarının ciddi gelir kayıplarına uğramalarına yol açıyor. Sağlık Bakanlığı, sağlık kurumlarının 'sigorta karmaşası' yüzünden zarara uğraması olayına el attı.
Müsteşar Necdet Ünüvar, il sağlık müdürlerine gönderdiği genelgede, acil servise getirilen trafik kazası geçirmiş kişilerin tedavi giderlerini, öncelikle kişilerin ilgisine göre bağlı oldukları kurumlarına veya tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşlarına tahakkuk ettirilmek suretiyle tahsil etmelerini istedi. Ünüvar, belgelerin daha sonra ödemeyi yapan sosyal güvenlik kuruluşları tarafından Trafik Sigortası Garanti Fonu'na veya kusurlu kişilere geri gönderilmesi gerektiğini bildirdi.