(DHA) - Antalya'da 2013 yılı Ekim ayında eşinden boşanan 5 çocuk babası Zafer Üstündağ, müdürlüğünü yaptığı markette kasiyer olarak çalışan, eşinden ayrı olan 1 çocuk annesi Canan Göktaş ile gönül ilişkisine girdi. Bir süre sonra Canan Göktaş çalıştığı market maaşları ödeyemez hale gelince işten ayrılıp, bir başka marketin sebze meyve paketleme tesisinde çalışmaya başladı.
Bir ayrılıp barışan ikili arasında, geçen 16 Aralık'taki telefon görüşmesinde yine tartışma çıktı. Canan Göktaş, yaklaşık 9 ay arkadaşlık ettiği Zafer Üstündağ'a artık görüşmek istemediğini söyledi. Üstündağ da son kez görüşüp vedalaşmak istediğini söyledi. Aksu ilçesinde marketin sebze meyve paketleme tesisinde geceleri çalışan Canan Göktaş, Üstündağ'ı buraya çağırdı. Saat 22.30 sırlarında akrabasının geleceğini söyleyerek dış kapıya çıkan Göktaş, Üstündağ'ın kapalı kamyonet aracına bindi. Zafer Üstündağ, Canan Göktaş'ı ekmek bıçağıyla kalbinden bıçaklayıp aracın dışına attı. Ardından hızla olay yerinden kaçtı. Evine gidip kanlı giysileri çıkaran Üstündağ, boşandığı eşine evin ve aracının anahtarlarını verip polise teslim oldu. Canan Göktaş ise mesai arkadaşları tarafından çağrılan ambulansla hastaneye kaldırılmasına rağmen kurtarılamadı.
Tutuklanan Zafer Üstündağ hakkında 'tasarlayarak öldürmek' suçundan 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı. Davanın ilk duruşmasına, Canan Göktaş'ın babası Cafer, annesi Tekmil, ablası Yasemin Göktaş, sanık Zafer Üstündağ ile her iki tarafın avukatları katıldı.
Antalya Barosu Kadın Hakları Kurulu da davaya müdahil olmak için talepte bulundu. Bu talep, kurulun suçtan doğrudan zarar görmemesi gerekçesiyle oybirliğiyle reddedildi. Bunun üzerine kadın hakları kurulu üyesi avukatlar Feden Şengün, Esra Gencer Özdemir, Zeliha Şengöz ve Şengül Bayram, yargılamayı izleyici olarak takip etti.
'PARA BİTİNCE BENDEN UZAKLAŞTI
Canan Göktaş'ı küfürbaz ve paragöz olmakla itham eden Zafer Üstündağ, “Benim müdürlüğünü yaptığım mağazada kasiyer olarak çalışan Canan ile aramızda duygusal ilişki başladı. İşyeri mali krize girince maaşlarımızı alamadık. Bunun üzerine 40 bin 500 liraya otomobilimi sattım ve parayı Canan ile harcadık. Canan para bitince benden uzaklaştı. Babamdan kalan tarlayı da 40 bin liraya sattım. Canan bunu öğrenince 'Sensiz yapamıyorum' diyerek tekrar görüşmeye başladı. Canan bu süreçte işten de ayrılmıştı. Tarla parasını da birlikte tükettik. Canan geçen sonbaharda bir marketler zincirinin sebze meyve paketleme deposunda işe girdi. Orada çalışmaya başlayınca benden yine uzaklaşmaya başladı. Bir ayrılıp bir barışıyorduk" diye konuştu.
'BIÇAK KAZAYLA SAPLANDI'
Olaydan 1 gün önce bir AVM'de oturup konuştuklarını ve evlenmeye karara verdiklerini kaydeden Üstündağ, şöyle konuştu:
"Ancak birkaç saat sonra ailesinin onu Kırşehir'deki köyünde biriyle evlendirmeye karar verdiğini belirterek benden yine ayrılmak istedi. Konuşurken baygınlık geçirdi. Kendisini hastaneye götürdüm. Hastaneden eve dönerken bu kez 'Beni bırakma' demeye başladı. Ertesi gün de durumunu merak edip telefonla aradım. Bana 'Canan öldü' diyerek bir mezar fotoğrafı gösterdi. Bana 'Ben öldükten sonra gelsen ne olur gelmesen ne olur' diye mesaj gönderdi. Olay günü akşamı 3 bira alıp eve gittim. O sırada Canan, Aksu'daki bir bankanın önünde beklediğine ilşkin facebook'ta paylaşımda bulundu. Ben de işe gitmediğini düşünerek kendisini aradım. Kendisiyle helalleşip ayrılmak istediğimi söyledim. O da işyerinden 10 dakika izin alabileceğini söyledi. Bunun üzerine Canan'ın çalıştığı deponun önüne gidip aracımı park ettim. Canan geldi ve bana küfretti. Araçta pikniğe gittiğimiz zamanlarda Canan'ın kullandığı ekmek bıçağı vardı. Canan bu bıçağı aldı. Ben elinden aldım. Bu kez bana 'Sen erkeksen vur şerefsiz' dedi. 'Buraya bir daha gelme. Benim hayatımda başka biri var. Seni boynuzladım' dedi. Ben araçtan inip gitmesini istedim. Korkutmak için bıçağı kapının boşluğuna doğru salladığımda böğrüne saplandı. Ben 'Bıçağı çıkarma' dedim. Kendisi bıçağı çıkardı ve araçtan inip 'Sana şimdi göstereceğim' deyince korktum kaçtım."
Sanığın avukatı Pınar Hakimoğlu ise inişli çıkışlı bir ilişki sonunda meydana gelen bu olayın 'kasten öldürme' değil, 'yaralama sonucu ölüme sebebiyet verme' olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Canan Göktaş'ın günlük hayatta çok küfreden biri olduğunu, bu konuda facebook'taki yazışmaları örnek gösteren Pınar Hakimoğlu, sanıkla maktul arasında yapılan görüşmelere ilişkin çıktılardan bir bölümünü mahkemeye ibraz etti. Hakimoğlu, bıçağı ilk alanın Canan Göktaş olduğunu iddia ederek, bunun bıçak üzerinde parmak izi araştırmasıyla ortaya konulabileceğini söyledi.
Sanığın tutukluluğunun devamına karar veren mahkeme, ikili arasındaki telefon görüşmesi dökümlerinin olay tarihinden 2 ay geriye kadar çıkartılması için duruşmayı 7 Mayıs'a erteledi.