Dünya AIDS Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Doç. Dr. Faruk Karakeçili, şu bilgilere yer verdi: “İnsan immün yetmezlik virüsü (HIV) bağışık yanıtta görev alan hücrelerimizi hedef alarak hasara uğratır. Bu hücrelerin kaybı sonucu savunma sistemi zayıflar ve ileri aşamalarında bağışıklık sistemi çöker. Böylece, normal sağlıklı bir insanda çok sorun oluşturmayacak olan basit enfeksiyonlar veya fırsatçı enfeksiyonlar çok ciddi seyrederek ölüme sebep olabilir. HIV/AIDS dünyada ilk tanımlandığı 1980’li yıllardan günümüze kadar milyonlarca ölüme sebep olmuştur. HIV/AIDS din, dil, ırk, cinsiyet ve ülke ayrımı yapmadan hızla yayılmakta ve ülke ekonomilerine büyük yük getirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2018 yılında 770 bin kişi HIV/AIDS ve buna bağlı bağlı komplikasyonlar nedeniyle yaşamını yitirmiştir. 2018 yılı sonu itibariyle yaklaşık 37.9 milyon HIV ile yaşayan insan olduğu bildirilmiştir. Son 5 yıl içinde ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde yeni tanı konan HIV/AIDS vakalarındaki artış dikkat çekicidir.
Günümüzde virüsü tamamen yok edip kür sağlayacak bir tedavi olmamakla birlikte çok etkili tedaviler mevcuttur. Antiretroviral tedavi (ART) kullanımı sonucu virüs yükü ciddi olarak baskılanmakta ve yaşam kalitesi ve beklentisi oldukça artmaktadır. Dünyada 2000 ila 2018 yılları arasında, yeni HIV enfeksiyonları %37 azalırken HIV’e bağlı ölümler %45 azalmış ve bu süre zarfında ART sayesinde 13.6 milyon hayat kurtarılmıştır. Günümüzde tüm dünyada yetişkinlerin %62’sinin, çocukların ise %54’ünün yaşam boyu ART aldığı bildirilmektedir. Günümüzde düzenli ART kullanımı ile birlikte HIV/AIDS artık ölümcül değil tıpkı diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıklar kategorisine alınmıştır.
HIV’in temel bulaşma yolları; korunmasız cinsel ilişki, kan/kan ürünleri ve HIV(+) bir anneden bebeğine doğum sırasında veya doğum sonrası emzirme yoluyladır. Dünyada halen en sık bulaşma yolu korunmasız cinsel ilişkidir ve prezervatif (kondom) kullanımı bulaşmanın engellenmesinde oldukça etkilidir. HIV; sarılmakla, el sıkışmakla, öpüşmekle, aynı kaptan yemek yemekle, aynı ortamdaki havayı solumakla bulaşmaz. Yani, genel olarak toplumdaki yanlış algının aksine HIV sosyal ilişkilerle bulaşmaz. Henüz etkili aşısı olmayan HIV/AIDS ile en etkili mücadele yolu, bu virusun bulaşma yollarını bilerek etkin bir biçimde korunmaktır. Bununla birlikte korunmasız cinsel ilişki gibi riskli bir temas sonrası test yaptırılması, test sonucunun pozitif saptanması durumunda hekim kontrolünde tedavi olunması önerilmektedir.
HIV/AIDS konusunda toplum farkındalığını artırmak üzere, 1988 yılından beri 1 Aralık günü Dünya AIDS Günü olarak kabul edilmiştir. Küresel sağlık kampanyası kapsamında Dünya AIDS Günü’nün 31. yılında Dünya Sağlık Örgütü etkinlikler yapmaktadır. Bu kapsamda dünya çapında her yıl olduğu gibi bu yıl da HIV/AIDS’e dikkat çekmek amacıyla hastaneler, mesleki dernekler ve sivil toplum kuruluşları tarafından etkinlikler düzenlenmektedir. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de HIV/AIDS’in yayılımının sınırlandırılması, hatta durdurulması, öncelikle toplumun bulaşma ve korunma yolları konusunda bilgi düzeylerinin ve farkındalığının artırılmasıyla mümkün olacaktır. Hastalığın tanınması ve erken tanı konulmasıyla birlikte, erken tedavi başlanması çok önemlidir. Erken tanı ve tedavi, HIV pozitif bir bireyin kendi sağlığı kadar diğer kişilere bulaştırmanın engellenmesi açısından da çok önemlidir. Özellikle etkili koruyucu önlemlerin alınması, hastalığın erken tanı ve tedavisi için Dünya AIDS Günü’nün bu anlamda uyarıcı işlevi olması hedeflenmektedir”
(İHA)