Yusuf Özkan
Lahey, Hollanda
Avrupa Birliği'nin (AB) mülteci akınının durdurulmasına ilişkin olarak Türkiye ile yaptığı anlaşma Hollanda basınında da geniş yer buldu.
Hollanda Televizyonu (NOS), anlaşma ile ilgili olarak, "Akıllı bir yatırım" yorumunu yaptı. Gazeteler de gelişmeleri, "AB mülteci krizini satın aldı", "AB milyarları mülteci akınını frenleyecek", "Türkiye, Avrupa ile bağlarını güçlendirecek" gibi başlıklarla duyurdu.
Başbakan Davutoğlu ve AB liderlerinin görüşlerine yer verilen haberlerde, Türkiye'nin AB üyeliğinin kısa sürede mümkün görünmediği vurgulanıyor.
Muhalafet, Türkiye ile varılan anlaşmaya sert tepkiler verirken, AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, bunu diyalog açısından şans olarak görüyor.
TIKLAYIN: AB VE TÜRKİYE KARŞILIKLI TAVİZLERLE ANLAŞTI
Timmermans'ın Hollanda basınında yer alan görüşlerine göre, anlaşma Türkiye ile basın özgürlüğü ve insan hakları gibi başlıklar konusunda diyalog kapısını aralayacak.
Türkiye'nin AB ile ilişkileri daha yüksek düzeye getirmesi gerektiğini belirten Timmermans, anlaşma ile bu konuların konuşulabilir hale geldiğini söyledi.
Volkskrant gazetesinde yer alan bir yorumda da, Erdoğan yönetiminin Avrupa'ya yaklaşmak yerine Türkiye'yi daha fazla uzaklaştırdığı belirtildi.
Anlaşma, Türkiye'nin yeniden yönünü Avrupa'ya çevirmesi konusunda bir iyi niyet göstergesi olarak yorumlandı.
Basında Hollanda Başbakanı Mark Rutte'nin görüşlerime de yer verildi. Rutte, AB'ye üyelik sürecine ilişkin, "Herşey Türkiye'nin tutumuna bağlı. Yakın gelecekte bu mümkün görünmüyor" görüşünü dile getirdi.
Hollanda Başbakanı, Türkiye'nin üyeliğinin uzun yıllar alacağına inandığını söyledi. Rutte, basına yansıyan açıklamarında, zirvede Türkiye'deki insan hakları ve basın özgürlüğüne ilişkin kaygılarını dile getirdiğinin altını çizdi. İşbirliği sürecinde AB değerlerinin gözardı edilmemesini istedi.
Rutte, Türkiye Avrupa'ya yönelik mülteci akınını durdurmadan vaat edilen paranın verilmeyeceğini de vurguladı.
Türkiye-AB zirvesi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve basın özgürlüğü gibi sorunların net bir biçimde ortaya konulamadığı gerekçesiyle eleştirilerin hedefi oldu.
Wilders'ten sert tepki: Şeytanla anlaşmaAvrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Kati Piri, AB liderlerinin insan hakları konusundaki kaygıları yeterince vurgulayamadıklarını savundu. Bu nedenle zirvede önemli bir fırsatın kaçırıldığını savundu.
En sert tepki ise, aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders'ten geldi. Wilders, "Rutte ve diğer omurgasızlar İslamo-faşist Erdoğan'ın önümde eğildi. Türk şeytanla anlaşma" yorumunu yaptı.
Başbakan Rutte'nin Almanya Başbakanı Merkel ile birlikte "kapitülasyona imza attığını" öne süren Wilders, vize kolaylığı için "Bundan daha kötüsü olamazdı" dedi.
PVV lideri, bunu Hollanda halkı açsısından tehlikeli bir adım ve ihanet olarak değerlendirdi.
Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olan Hıristiyan Demokrat Parti (CDA) ise, Ankara'nın üyelik müzakerelerini mülteci krizine karşı şantaj malzemesi olarak kullandığını savundu.
AB yönetimini şantaja boyun eğmekle suçladı.
Belçika basını da, 3 milyar euro karşılığında Türkiye'nin mülteci akınını önleme ve Yunanistan sınırını güvence altına alma sözü verdiğini aktarıyor.
Basında, Belçika Başbakanı Charles Michel'in zirveye ilişkin açıklamalarına da yer veriliyor.
Belçika başbakanı, AB'nin öngördüğü parayı Türkiye'nin yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde dilim dilim verileceğini vurguladı.
Michel, insan hakları ve temel özgürlükler konusundaki eksikler nedeniyle Türkiye'nin AB üyeliğinin çok uzak göründüğünün altını çizdi.