Irak ve Suriye'ye sınır ötesi operasyon konusunda hükümete verilen yetkinin bir yıl daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Tezkere üzerindeki görüşmelerde söz alan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, MGK kararları ve tezkereye ilişkin görüşlerini açıkladı. Altay, MGK'dan çıkan kararların yeni bir şey getirmediğini sadece tavsiye ve durum tespiti niteliği taşıdığını ileri sürdü. Altay, şöyle devam etti:
"Meclis'e gelen bu tezkere, 2007'den beri Türkiye'nin maruz kaldığı terör örgütlerine karşı TSK'nın imkan ve kabiliyetlerini arttırma amaçlı bir tezkeredir. Milli Güvenlik Kurulu sonuç kararlarına baktığımız zaman bir haftadır beklediğiniz MGK'dan hiçbir şey çıkmamıştır. Şu MGK kararlarında yeni ne var? Kürt sorununu niye iç politikaya malzeme yapıyorsunuz? Hamasetle diplomasi yapılmaz. Ortada Türkiye'nin bekası sorunu var.Terör tehditleri var ama varsa yoksa hamaset."
Terörle mücadeleye her türlü desteği verdiklerini ancak izlenen yanlış politikalar nedeniyle Türkiye'nin terör örgütlerinin açık hedefi haline geldiğini iddia etti.
Irak ve Suriye tezkeresinin iç politikaya malzemesi olarak kullanıldığını ileri süren eden Altay, "Kuzey Irak Kürt bölgesine yönelik askeri bir müdahalenin düşünülmemesi gerektiğini" öne sürdü.
Altay, şu görüşleri savundu:
"Terör ve Kürt sorununu niye iç politikaya malzeme yapıyorsunuz? Milleti aldatmayın. Diplomasi ve literatürde çeşitli tedbirler var. Askeri seçenek var. Bana sorarsanız askeri seçeneği konuşmak şöyle dursun, düşünmeyin bile. Bir ülkenin parlamentosunda, en ufak bir tehdit ortaya çıktığı zaman askeri seçenek, savaş çığırtkanlığı doğru değil. Askeri seçenek konuşulmamalıdır. Atatürk'ün dediği gibi 'Zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir.' Cinayet çığırtkanlığı yapılmamalıdır."
Ortadoğu'nun tarih boyunca tehlikeli ve istikrarsız bir coğrafya olduğunu aktaran Altay, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Türkiye'nin müdahalesinin uluslararası açıdan da büyük sorunlar yaratacağının bilinmesi lazım. Türkiye'nin yapması gereken Irak ile çatışmasızlık ortamına hizmet etmektir. Siz bu referandum vesilesi ile Türkiye'de bir Kürt karşıtlığı, bir Kürt düşmanlığı peşindesiniz; hükümeti kastediyorum. Milletvekillerini tenzih ediyorum. Her Kürt'e terörist gözüyle bakamazsınız. Bütün Kürtleri kriminalize edemesiniz. Bunlar Türkiye'yi böler, kutuplaştırır, kamplaştırır, ayrıştırır. Bu ülkede benim ne kadar hakkım varsa Kürt'ün de o kadar hakkı vardır."
- "Bu tezkere asla bölgede yaşayan kardeşlerimize dönük değildir"
AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Mehdi Eker de tezkere üzerine yapılan görüşmelerde yaptığı konuşmada, Birinci Dünya Savaşı'nın, Ortadoğu coğrafyasına ilişkin sonuçlarının ve komplikasyonlarının hala bitmediğine işaret ederek buna göre davranılması halinde sorunların daha doğru bir şekilde çözülebileceğini söyledi. Suriye ve Irak'ta birçok terör örgütü bulunduğunu ve bunlar eliyle bölgenin istikrarsızlaştırılmaya ve kan gölüne çevrilmeye çalışıldığını vurgulayan Eker, "Ortadoğu'da yaşayan insanlar çok değerli bir mülkün üzerinde yaşıyor. Ama bu çok değerli mülkün petrolü ve gazı Ortadoğululara refah sağlamak yerine onların maalesef birbirlerinin eteğini tutuşturmada benzin olarak kullanılıyor ya da bir terör örgütünün elinde molotofkokteylinin şişesine dolduruluyor." dedi.
AK Parti iktidarı olarak 2003 yılından bu yana gerek Türkiye'de, gerek sınırların dışında tıpkı Avrupalıların yaptığı gibi bölünme ve parçalanma üzerine değil, entegrasyon ve bir araya gelme, işbirliği alanlarını artırma yoluyla birtakım projeler geliştirdiklerini anımsatan Eker, ancak karanlık odakların, terör örgütleri eliyle bunu her seferinde sabote ettiğini dile getirdi.
"Ben, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla iftihar eden Diyarbakırlı bir Kürt'üm." ifadesini kullanan Eker, şunları kaydetti:
"Kuzey Irak'a, Sayın Barzani'ye, oradaki kardeşlerimize mesajım şu: Bu tezkere asla bölgede yaşayan kardeşlerimize dönük değildir. Biz 14 asırdır birlikte yaşıyoruz, bir medeniyeti birlikte inşa ettik. Kuşkusuz burada başka halklar da var. Araplar, Türkmenler, Süryaniler, Ezidiler hepsi bir arada. Bugün bizim karşı karşıya kaldığımız konu aynı dinin mensubu, aynı kaderi paylaşan, aynı şeye gülüp ağlayan, gelenekleri birbirine benzeyen, kültürleri birbirinin içine geçmiş, kız alıp vermiş iki ayrı halktan birisini topa tutma tezkeresi hiç değildir. Ama şunu bilmemiz lazım. Burada, bağımsız bir devlet kurma kararından daha çok adeta Ortadoğu'da yeni bir savaşı başlatma kararı olarak algılanıyor. Mesele bu. Biz bundan sonraki süreçte olanları, olacakları gördüğümüz için kardeşlerimizi dostça ikaz ediyoruz. Henüz vakit var, bundan dönelim. Çünkü bu karar, Ortadoğu'da ne Kürtlere ne Türkmenlere ne Araplara ne Süryanilere ne Keldanilere ne Ezidilere, hiç kimseye bir yarar getirmeyecek; kan ve gözyaşını aktırmaktan başka bir işe yaramayacak."
Konuşmaların ardından, Irak ve Suriye'ye sınır ötesi operasyon konusunda hükümete verilen yetkinin bir yıl daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
TBMM Başkanı İsmail Kahraman, gündemde bulunan konuları görüşmek üzere, 1 Ekim 2017 Pazar günü saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapattı.