Elif Kalaycıoğlu
BBC Türkçe
Uluslararası Kriz Grubu (International Crisis Group - ICG), son raporunda Irak'ta federal hükümet ve Kürdistan bölgesel yönetimine, Amerikan ordularının çekilmesiyle yüzleşilmesi çağrısı yapıyor.
ICG'nin Orta doğu programının direktörü Joost Hintelmann'a Irak'ın yakın gelecekte karşı karşıya olduğu sorunları ve Başbakan Erdoğan'ın ülkeye ziyareti çerçevesinde Türkiye'nin ülkedeki Arap-Kürt geriliminde oynayabileceği bir rol olup olmadığını sorduk.
Elif Kalaycıoğlu: Irak'ın önümüzdeki günlerde karşı karşıya olduğu temel zorluk olası bir Kürt-Arap gerilimi mi?
Joost Hintelmann: Irak hala çok önemli bir takım zorluklarla karşı karşıya, bunlardan biri de iyi yönetişim. Geçtiğimiz aylarda ülkenin hemen her yerinde hükümetten daha iyi hizmet talep eden gösteriler düzenlendi. Ancak derin kırılma noktalarından biri çok uzun süredir Kürtler ve Araplar, ayrıca Kürt bölgesel yönetimi ve Bağdat'taki federal hükümet arasında. Bu kırılma noktası bir süre daha geçerli olmaya devam edecek. Dolayısıyla, Amerikan ordularının geri çekilmesinin ülkenin kuzeyinde istikrarsızlığa yol açmasını bekleyebiliriz. Bu bölgelerde Amerikan ordusu son birkaç senedir Kürt ve Irak güvenlik güçlerini hem birbirinden ayrı tuttu hem de işbirliği yapmalarını sağladı.
BBC Türkçe: Çok kısaca, bu kırılma noktasını yaratan sorunlar nedir?
Joost Hintelmann: Ana sorun, üzerinde uzlaşılamayan bölgelerin statüsü. Bu bölgeler, Kürt bölgesel yönetimi tarafından Kürdistan'ın bir parçası olarak görülüyor ve bu bölgelerin Kürdistan'a dahil edilmesinde ısrarcı. Buralarda yaşayanlar ise etnik olarak karışık, Kürtler, Araplar, Türkmenler ve bir de daha küçük azınlık gruplar var. Bu grupların hepsi Kürt bölgesel yönetimiyle hem fikir değil. Durum çözümsüz kalmaya devam ettiği ve Kürtler ısrarcı olduğu için de gerilim oldukça yüksek, özellikle de siyasi ve askeri kesimlerde.
BBC Türkçe: Raporda, koalisyon hükümetinin bu gerilim ve çözümsüz durumlar için bir fırsat olduğunu söylüyorsunuz. Bağdat hükümeti ne gibi adımlar atabilir ya da atmalı?
Joost Hintelmann: Hükümet henüz herhangi bir öneri oluşturmadı ancak hükümeti oluşturan gruplar, bir şeylerin yapılabileceği umudunu veriyor. Söz konusu olan toplumun her kesiminden ve tüm siyasi gruplardan temsilcileri bir araya getiren bir koalisyon hükümeti. Ayrıca, müzakereler sonucunda oluşturulmuş bir hükümet. Bu iki nedenle de üzerinde uzlaşılamayan bölgeler hakkında konuşabileceklerini düşünüyorum ve bunu yapmalılar. Birleşmiş Milletler'in tarafları bir araya getirmek üzere oluşturduğu bir girişim var ve tarafların müzakereye ne kadar açık olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Eğer bu olursa, iki amaç var. Birincisi bu bölgelerin geleceği üzerine konuşmalara başlanması, ancak bu zaman alacak. Daha acil olarak ise, güven inşa etmeye yönelik adımlar atılmalı. Amerikan orduları çekildiğinde, onların yerini dolduracak bir şey olması lazım. Bu da yalnızca yerel kuvvetler olabilir. Siyasi müzakerelerin barışçıl olarak devam edebilmesi için bir yöntem bulunmalı.
BBC Türkçe: Türkiye bu gerilimde bir rol oynayabilir mi?
Joost Hintelmann: Türkiye'nin oynayabileceği çok önemli bir rol var, çünkü hem Erbil hem de Bağdat ile ilişkileri çok iyi. Erdoğan da bu ziyaretinde hem Irak hem de Kürdistan'ın başkentlerine gidiyor. Bağdat tarafında konumu biraz zayıflamış durumda, İyad Allawi'ye verilen destek dolayısıyla. Allavi, yeni hükümetin zayıf bir ortağı. Dolayısıyla, Başbakan Erdoğan'ın Maliki hükümetiyle ilişkileri biraz tamir etmesi gerekecek. Ancak bence bunu yapmak mümkün. İlişkiler tamir edildiğinde, Türkiye Erbil ve Bağdat arasındaki gerilimde arabuluculuk yapabilecek pozisyonda olacak. Ve umuyorum ki Türkiye bu rolü üstlenecek.