HABER

İstanbul'da Kırım sempozyumu

İÜ İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sümer: - ''Kırım Türkleri 100 yıl önce manda himayeyi kabul etmemişlerdi. Ne Ukrayna'nın ne Rusya'nın bir parçası olmayı yüzde 35'lik nüfuslarıyla dahi kabul etmeyerek milli devletlerini ilan etmişlerdi. Kırım Türklüğü dün nasıl kuzeyde İpek Yolu'nu kontrol ettiyse bugün de gaz, petrol, lojistik olarak çok kritik bir noktada var olma mücadelesinde" - Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öztürk: - ''Türkiye, Kırım, Ukrayna, Polonya ve diğer bütün Balkan ülkelerinin kaderi, o büyük güçlere ve emperyalizme karşı birdir. Bu devletler, bu büyük ittifakı oluşturmadıkları sürece makus talihlerini yenemeyeceklerdir''

İSTANBUL (AA) - İstanbul Üniversitesi (İÜ) İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi ve kongre koordinatörü Prof. Dr. Kutluk Kağan Sümer, Kırım Türklerinin 100 yıl önce yüzde 35'lik nüfuslarıyla Rusya ve Ukrayna'nın bir parçası olmayı kabul etmediklerini ve kendi milli devletlerini ilan ettiklerini belirterek, ''Kırım Türklüğü dün nasıl kuzeyde İpek Yolu'nu kontrol ettiyse bugün de gaz, petrol, lojistik olarak çok kritik bir noktada var olma mücadelesinde." dedi.

Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İstanbul Şubesi tarafından Zübeyde Hanım Kültür Merkezinde düzenlenen ''100. yılında Kırım Halk Cumhuriyeti, Kurultay ve Numan Çelebi Cihan’ın Şehadeti Uluslararası Sempozyumu'', saygı duruşunda bulunulması, İstiklal Marşı ve Kırım Milli Marşı'nın okunmasıyla başladı.

Sümer, açılışta yaptığı konuşmada, 100 yıl önce Kırım Türklerinin lideri Numan Çelebi Cihan'ın şehit edildiğini söyledi.

1783'de Rus işgaline maruz Kırım Türklerinin esaretinin başladığını belirten Sümer, ''Rusların hürriyetlerini ellerinden almak istemeleri, uyguladığı baskı ve imha politikaları sonucu Kırım Türkleri Osmanlı Devleti sınırları içindeki başka bölgelere göç etmek zorunda kalmıştır. Bu göçler, Rusların imha ve iskan politikaları sonucunda Kırım'da Türklerin nüfusunu yüzde 35'lere kadar geriletmiştir.'' diye konuştu.

Sümer, 1883-1905'in Kırım Türklerinin uyanış devri olduğuna işaret ederek, Kırımlı Türkçü Gaspıralı İsmail'in çıkarmaya başladığı Tercüman gazetesiyle Kırım Türklerinin gaflet uykusundan uyanmaya başladığını ve ''Dilde, fikirde, işte birlik'' parolası altında benliklerini bulmaya, eğitime sarılmaya, teşkilatlanmaya ve dernekler kurmaya başladıklarını anlattı.

- ''Kırım Türkleri 100 yıl önce manda himayeyi kabul etmemişlerdi''

Sümer, Kurultaycılar Devri olarak adlandırılan 1912-1913'ün milli inkılap ve istiklal devri olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

''Milli temele dayanan siyasi teşkilatlanmaya ehemmiyet verilmiştir. Kırım'daki faaliyetlere başta milli medeni, sonra mülki ve nihayet istiklal için mücadele edilmiştir. Çelebi Cihan ve Cafer Seydahmet'in önderliğini yaptıkları bu devrin gençliğinin bariz vasfı, idealist bir kadro ve teşkilat ile vatanın mukadderatı üzerinde aktif rol oynamaları ve Kırım Türklüğü’nün vatan ve millete ilişkin meseleleri kendi ellerine almış bulunmasıdır. Kırım tarihinin bu mümtaz gençliğinin en önemli siması Çelebi Cihan'dır.''

''Kırım Kırımlılarındır'' şiarıyla Kırım Halk Cumhuriyeti için verilen bağımsızlık mücadelesini anlatan Sümer, Kırım'ın Türk dünyasının modern ve tam demokratik ilk cumhuriyeti olduğunu söyledi.

Kırım'ın yüzlerce yıl felaket geçirdiğini ve bugün yine Rus işgalinde olduğunu belirten Sümer, ''Kırım Türkleri 100 yıl önce manda himayeyi kabul etmemişlerdi. Ne Ukrayna'nın ne Rusya'nın bir parçası olmayı yüzde 35'lik nüfuslarıyla dahi kabul etmeyerek milli devletlerini ilan etmişlerdi. Kırım Türklüğü dün nasıl kuzeyde İpek Yolu'nu kontrol ettiyse bugün de gaz, petrol, lojistik olarak çok kritik bir noktada var olma mücadelesinde." değerlendirmesinde bulundu.

- ''Kırım şu an işgal altında, Kırımlılar vatan arayışında

Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve kongre başkanı Prof. Dr. Yücel Öztürk de 2. Dünya Savaşı sonrası oluşan uluslararası sistemin doğulu halklar, Asya toplumları ve Müslümanları olumlu etkilediğini ve bu sistemin bir koruyucu şemsiyesi olduğunu anlattı.

Amerika Rusya gerilimlerinden bütün zayıf topluluklar ve sınır halklarının faydalandığını dile getiren Öztürk, ''Fakat bu 1990'larda bu sistemin çökmesi gerçekten çok dehşet verici bir tarihi süreci başlattı. Karşılıklı denge politikaları, çekinmeler hiç olmazsa sömürge halkların birtakım hukukuna riayet etme mecburiyetleri onlara da en azından alınabilecekleri bir iki teselli noktası bırakma çabaları tamamen arkada kaldı. 2005 yılından itibaren Ortadoğu, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika vahşi bir işgal düzeninin ağır etkisi altına girdi. Kırım, bundan en çok etkilenen ülkelerden biri oldu. Kırım şu anda işgal altında. Kırımlılar vatan arayışında.'' ifadelerini konuştu.

Öztürk, bu devletler arasında uzun vadeli ittifakların gündeme getirilmesi ve bunları oluşturacak altyapıları kuracak liderlerin çıkarılması gerektiğini belirterek, ''Türkiye, Kırım, Ukrayna, Polonya ve diğer bütün Balkan ülkelerinin kaderi, o büyük güçlere ve emperyalizme karşı birdir. Bu devletler, bu büyük ittifakı oluşturmadıkları sürece makus talihlerini yenemeyeceklerdir. Bu sempozyumun bahsettiğim konularda bize belli kriterler kazandırmasını diliyorum.'' dedi.

''Kırım Türklerinin milli mücadelesi'' temasında gerçekleştirilen sempozyumda, ''Altınordu ve Kırım Hanlığı'', ''Milli Devlet Milli Kurultay'', ''Kırım Türklerinin Vatan Mücadelesi'' konuları ele alınacak.

En Çok Aranan Haberler