HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Kabızlık tedavisi

Prof. Dr. Korhan Taviloğlu Kabızlık tedavisi ile ilgili açıklamalarda bulundu

Kabızlık tedavisi

Kabızlık için Biofeedback tedavisi nedir?

Kabızlık ile mücadelede diyet düzenlemeleri dışında en etkin yöntemlerin başında biofeedback tedavisi gelir.

Kronik kabızlık, pelvik taban dissinerjisi (anismus) ve gaz ile dışkı kaçırma gibi durumlarda hastaya makat kaslarını doğru şekilde kasmasını öğretmek için biofeedback cihazları kullanılır. Tedavinin üç aşaması vardır: dış makat kasının (eksternal anal sfinkter) egzersizi, makattaki katı ve sıvı dışkı ile gaz hislerinin ayırımının öğretilmesi, dışkı geldiğinde iç ve dış makat kasları arasındaki uygun koordinasyonun öğretilmesidir. Bir seans ortalama iki saat kadar sürer ve seanslara 4-8 haftalık aralıklarla ve yaklaşık bir yıl süre ile devam edilir. Bu tür cihazlar aynı şekilde, idrar kaçırma (üriner inkontinens) ve nörojenik mesane adı verilen sık idrar gitme sorunlarında da yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Schouten ve Gordon çalışmalarında, 1987 – 2005 yılları arasında yayınlanan, kabızlık tedavisinde biofeedback uygulanan toplam 699 olguluk 24 ayrı çalışmayı incelediklerinde, kabızlık nedeniyle gerçekleştirilen proktokolektomi veya total kolektomi ameliyatlarında ortalama başarı oranının % 62 (% 8-100) olarak elde edildiğini belirlemişlerdir. Ameliyatların uzun dönem sonuçları incelendiğinde, daha az risk almak adına, kronik kabızlık hastalarında öncelikle, biofeedback tedavisi denenmekte ve yanıt alınamazsa, uygun olgularda ameliyat kararı alınmaktadır.

Makat kaslarının uyarılma (anal stimülasyon) tedavisi nedir?

Makat içine serçe parmağı inceliğinde bir plastik prob (anal prob) yerleştirilir ve düşük akımlarla makat analı içine elektriksel uyarılar verilerek, makat kasları ve dışkılama işlemi güçlendirilmeye çalışılır. Çalışma süresi ortalama 10-15 dakika civarındadır ve en az üç ay ünde iki kez ve tercihen bir yıla dek kadar çalışmanın yapılması önerilir. Kalp pili varlığında, kalpte ritim sorunu (aritmi) varlığında, sara (epilepsi) hastası olanlar, hamilelerde, makatta iltihabi durumu olanlara uygulanmamalıdır.

Kabızlık ameliyatı nedir?

Kabızlık için hiçbir tedavi yöntemi ile yanıt alınamazsa ve bağırsak sinirlerinde ciddi bir ileti sorunu olduğu kararına varılırsa uygun olgularda ameliyat önerilir. Kabızlık ameliyatları Genel Cerrahlar tarafından gerçekleştirilir ve bağırsak cerrahisi (kolorektal cerrahi, koloproktoloji) üzerinde uzmanlaşmış cerrahlara ise kolorektal cerrah adı verilir.

1. STARR ameliyatı: ‘tıkayıcı tipte dışkılama’ veya ‘obstrüktif tipte defekasyon’ tedavisinde çok etkin olan bir yöntemdir. Tekniğin esası sarkmış olan bağırsağı veya rektum bölümünü stapler adı verilen dikiş makinesi gibi bir alet ile makattan girerek kesme veya kısaltma işlemidir.

STARR ameliyatına uygun olan hastalar

En az 6 aydan beri Roma III kriterlerine uygun olan şekilde kronik kabızlık sorunu olması
Dışkılama zorluğu veya tıkayıcı tipte dışkılama olması
Yaş: 18-75 arasında
Defekografide, rektosel veya rektal intussusepsiyon belirlenmesi

STARR ameliyatına uygun olmayan hastalar

Gebelik durumu
Kalın bağırsak filmi veya kolonoskopide farklı bir sorun bulunması
Bağırsak fonksiyonlarını etkileyen bir tedavi alıyor olmak
İşlem öncesinde Macrogol (polyethylene glycol) almış olmak
Geçirilmiş makat ameliyatı olması (göreceli)
Kan tetkiklerinde bir sorun olması (göreceli)
Yaygın (sistemik) bir vücut hastalığı olması (göreceli)

Olası komplikasyonlar

Kanama

Bağırsak fistülü gelişimi (sızıntı, kolon fistülü)
İdrar birikmesi (retansiyon)
Dışkı kaçırma (fekal inkontinens)
Makat fistülü
Ağrılı cinsel temas (disparoni)
Rektovajinal fistül

Biviano ve ark. çalışmasında, STARR ameliyatı sonrası üç yıllık takipte hastaların % 24’ünde aralıklı makattan kanama, % 17’sinde makat ağrısı, % 25’inde gaz kaçırma olduğunu belirlemişlerdir. STARR ameliyatı sonrasındaki genel hasta memnuniyetinin % 85 düzeyinde olduğu saptanmıştır.

2. Subtotal kolektomi (total abdominal kolektomi): Kabızlık nedeniyle, kalın bağırsağın karın içindeki bölümünün tamamının alınması, ancak kalın bağırsağın makat öncesinde son kısmı olan rektum’un yerinde bırakılması işlemidir. Ancak, bu ameliyat, kalın bağırsağın emilim yüzeyini yok edeceğinden günde 6-8 kez ishale neden olacağı bilinmeli ve önceden iyi şekilde araştırıldıktan sonra hasta ile cerrah arasında karar verilerek gerçekleştirilmelidir. İyi seçilen olgularda kabızlık cerrahisi ile iyi sonuçlar alınabilmektedir. Bu amaçla günümüzde laparoskopik cerrahi (kansız ameliyat) veya robotik cerrahi, artık yoğun bir şekilde açık ameliyata tercih edilmektedir. Schouten ve Gordon çalışmalarında, 1981 – 2004 yılları arasında yayınlanan toplam 750 olguluk 29 ayrı çalışmayı incelediklerinde, kabızlık nedeniyle gerçekleştirilen subtotal kolektomi ameliyatlarında ortalama % 83 (% 50-100) başarı elde edildiğini belirlemişlerdir.

3. Proktokolektomi (total kolektomi): Özellikle, Hirschsprung hastalığında kalın bağırsağın tamamında sinirlerin eksik olmasına bağlı, son bölüm olan rektum dahil olmak üzere tüm kalın bağırsağın alınmasıdır. Bu ameliyat sonrasında ince bağırsaktan bir rezervuar veya poş yapılır ve ileo-anal anastomoz adı verilen ince bağırsağın son kısmı ile makat arasında bağlantı sağlanır. Bu anastomoz veya bağlantının güvenliği açısından 3-6 ay süre ile koruyucu ileostomi (ince bağırsağın son kısmı olan ileum’un karın derisine ağızlaştırılması) adı verilen işlem de eklenir. Bu ameliyatın belirgin komplikasyonları olmasına karşın, genel başarı oranı % 85’dir.

SORU VE GÖRÜŞLERİNİZ İÇİN: drkorhantaviloglu@mynet.com

Prof. Dr. Korhan Taviloğlu videoları için tıklayın

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler