Yerli arkeolojik kazı sayısı 2002'de 57 iken, 2011'de 123'e ulaşmış. Ciddi bir artış var. Bu, Türkiye'nin toprağının altına, üstüne, tarihsel varlıklarına, zenginliklerine ne kadar önem ve değer verdiğimizi gösteriyor" dedi.
Bakan Günay, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Toplantı Salonu'nda "Türkiye'de Kültür ve Turizm Verileri 2002-2011" kitabının tanıtımını yaparak, bazı önemli verileri basın mensuplarıyla paylaştı.
Sunuma başlamadan önce gazetecilere ekrana yansıtılan görüntünün neresi olduğunu soran Günay, "Antalya Kekova" cevabını alınca, bu bölgenin önümüzdeki yıllarda UNESCO Kültür Mirası Listesine gireceğine inandığını söyledi.
-"Türkiye'nin en büyük zenginliklerinin başında arkeoloji geliyor"-
Türkiye'nin arkeoloji açısından en zengin, en çeşitli ülkelerden biri olduğunu belirten Bakan Günay, dünya arkeoloji tarihindeki bütün çeşitliliğin Türkiye'de bulmanın mümkün olduğunu kaydetti.
Günay, "Türkiye'de 2002 yılında arkeolojik kazı ve araştırmalara 1,9 milyon TL ödenek ayrılırken, bu rakam 2011'de 25 kattan fazla artarak 48,1 milyon TL'ye ulaştı. Yerli arkeolojik kazı sayısı 2002'de 57 iken, 2011'de 123'e ulaşmış. Ciddi bir artış var. Bu, Türkiye'nin toprağının altına, üstüne, tarihsel varlıklarına, zenginliklerine ne kadar önem ve değer verdiğimizi gösteriyor" dedi.
Arkeolojik kazı ve araştırmalara verilen ödeneğin ciddi bir artış gösterdiğini dile getiren Günay, grafiğin önünde de fotoğraf çektirdi. Günay, Anadolu topraklarına ait eserlerin takibine kararlılıkla devam ettiklerini bildirdi.
Çok ciddi gelişmelerden birisinin de müze ve ören yerleri ziyaretçi sayısında yaşandığını anlatan Günay, "Biz son yıllarda müze mağazaları ve müze gişelerinde ciddi gelişmeler sağladık ve gelirimiz de çok arttı" diye konuştu.
-"Müze ve ören yeri ziyaretçi sayısında tarihi artış"-
Müze ören yeri ziyaretçi sayısının 2002'de yaklaşık 7,5 milyon iken 2011'de 28,5 milyona yaklaştığını bildiren Günay, "Türkiye'ye gelen bütün turistler müzeye gelmiyor ama kendi insanımızı da son yıllarda Müzekart'la müzelere getirmeye başladık. Ziyaretçi sayımız da arttı. Bu yakın yıllara kadar ciddi bir gelişme, rakamlar katlanmış görünüyor. Buna paralel olarak gelirlerimiz de artıyor" dedi.
"Müze gelirleri grafiğinde de fotoğraf çektirebilirsiniz" denilmesi üzerine Bakan Günay, "Burada da ciddi bir artış var. 2002'de 26 milyon TL imiş, ben 70 milyon TL ile aldım. 2011'de 254 milyon TL. Bu Türkiye'nin iftiharıdır. Turist sayımız, hesaplanmayan kalemi de kattığımızda elde edilen turizm geliri, müze ve ören yeri ziyaretçi sayımız ile geliri Türkiye Cumhuriyeti'nin kültür ve turizm tarihinde bir rekordur. Bu alanda çalışan bütün arkadaşlarıma huzurunuzda teşekkür ederim" ifadelerini kullandı.
-"Özel tiyatrolara ve sinemaya desteğimiz sürüyor"-
Bakan Günay, "özel tiyatrolara yardım kaldırıldı" şeklinde basında yer alan haberlere de değinerek, "Katiyen aslı yok. Özel tiyatrolara yaptığımız yardım, özel tiyatroların sayısı da artarak devam ediyor. Onunla ilgili yeni bir yönetmeliğimiz var, daha objektif kıstaslara bağlamaya çalışıyoruz. Keyfi olmaktan çıkarıyoruz. Katiyen ne sinemaya ne de tiyatroya verdiğimiz desteğin kaldırılması gibi bir tartışma bile yoktur. Altını çizerek söylüyorum" dedi.
Opera ve bale temsillerinin de arttığını ifade eden Günay, seyirci sayısının da buna bağlı olarak çoğaldığını söyledi. Opera ve balenin yurt içi turne sayısının 2002'de 98 iken 2011'de 478'e yükseldiğine dikkati çeken Günay, "Bu da Anadolu'ya ne kadar kültür ve sanat ürünlerini götürmeye çalıştığımızı gösteriyor" diye konuştu.
Günay, sinema, konser resital ve diğer müzik etkinlikleri, kitap, dergi, Devlet Tiyatrolarının temsil ve seyirci sayılarına ilişkin verileri de paylaştı.
-"Türkiye turizmi istikrarlı bir çizgiye oturdu"-
Turist sayıları ve turizm gelirlerine de değinen Bakan Günay, Türkiye'nin gelen turist sayısı bakımından 2002'de dünyada 17. sırada, 2010'da 7. sırada yer aldığını, aynı şekilde turizm gelirinde de 12. sıradan 9. sıraya çıkıldığını bildirdi.
Türkiye'nin 2023 hedefinin önemli ölçümlemelerde ilk 10'a girmek olduğunu dile getiren Günay, şöyle devam etti:
"Yabancı ziyaretçi sayısında ciddi bir artışımız var. 2003'te 14 milyon aralığında 2007'de 23 milyon rakamlarıyla almıştık Türkiye'yi bu yıl da 31 milyon 456 bine ulaştık. Dünya 2009'dan bu yana bir kriz yaşıyor biliyorsunuz. Dünya eksiye düştü ama Türkiye artıda kalmayı başardı. Türkiye iyi yıllarda dünya ortalamasının üzerindeydi kötü yıllarda da dünya ortalamasının altına düşmedi, yukarıda bir çizgiyi izlemeye devam ediyor. Bu Türkiye turizminin istikrarını gösteriyor.
Turizm geliri de 2011'de 23 milyar dolara yükseldi. Hesaplamalarımızda modelin biraz eskidiği, bazı kalemlerin turizm hesaplamasına girmesi gerektiği ve yeni yöntemler kullanılması gerektiği ortaya çıktı. Bu noktada çalıştık. Türkiye ekonomisi içerisinde turizm çok önemli bir yer alıyor. Turizm hem ekonomi hem de istihdam açısından son derece önemli bir sektör. Bence 21. yüzyılda hem dünyada hem Türkiye'de en önemli sektörlerden birisi. Biz 80'lerin ortalarından bu yana turizm yapıyoruz. Turizmimiz istikrarlı bir çizgiye oturdu. Yüksek kaliteye doğru yöneliyoruz. Kitle otelleri yerine butik otellere yöneliyoruz. Anadolu içlerine turizmi çekmeye çalışıyoruz."
Geçtiğimiz yıllarda tanıtım çalışmalarıyla ilgili ciddi spekülasyonlar olduğunu anımsatan Günay, "Biz yeni bir yöntem uyguluyoruz, şeffaf yapıyoruz her şeyi. Turizmle ilgili bütün bileşenleri sürece katıyoruz. İlk dosyadan karar aşamasına kadar takip ediyorlar ve beraberce karar veriyoruz" dedi. Günay, son dönemlerde PR'a daha çok önem vermeye başladıklarını belirtti.
Günay, Türkiye'nin mavi bayraklı plajları ile dünya 4'üncüsü olduğu bilgisini paylaşarak, "2002'de 127 mavi bayrak ödüllü plajımız varken, 2011'de bu rakam 324 olmuş. Turist rehberi sayımız ve belgeli seyahat acantası sayımız da artıyor" dedi.
Otel sayısı ve yatak kapasitesinde de ciddi bir artış olduğunu dile getiren Günay, Türkiye'nin 2002"de 419 olan 4 ve 5 yıldızlı otel sayısının 2011'de yüzde 131.2 oranında artarak 969'a ulaştığını söyledi.
-"Turizm alt yapı destekleri çok önemli"-
Türkiye'nin sürdürülebilir turizm yapması için altyapı desteklerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Günay, "Sürdürülebilir turizm için doğanın, tarihin korunması temel şart. Bunun için turizm beldelerinin altyapıları çok önemli. Geçmiş yıllarda turizm tahsislerinden ciddi kaynaklar geldiği yıllarda biraz rehavet içinde davranılmış. Kaynak yeteri kadar sonuç alıcı alanlara gitmemiş. Son 4-5 yılda gelen bütün imkanları doğrudan doğruya alt yapıya yönlendirmeye çalışıyoruz. Altyapıya ayırdığımız kaynak bu yıl önemli bir oranda artmış durumda" diye konuştu.
-"Bizim yükümüz artıyor ama koordinasyon kolaylaşıyor"-
Kültür ve Turizm Bakanlıklarının geçmiş yıllarda ayrı olduğunu anımsatan Günay, şöyle devam etti:
"Bu konuda çekişme yapılır. Kültür ve turizm birbirinin gölgesinde mi kalıyor diye. Türkiye turizminin içerisine biz kültürü katmazsak sadece deniz kıyısı turizmi yaparız. İşin içerisine geleneksel el sanatlarımızı, yemeğimizi, yaşam tarzımızı, sokağımızı, ören yerlerimizi, müzelerimizi, kültür varlıklarımızı mutlaka katmamız gerekiyor. O zaman turizmimizi çeşitlendirir ve zenginleştiririz. Biraz zahmetli elbette, iki bakanlık olsa herkes kendi işini yapsa bu hepimiz için biraz daha rahat olur.
Bizim yükümüz artıyor ama koordinasyon kolaylaşıyor. İki bakanlığın ayrı olması halinde çeşitli koordinasyon zorlukları yaşanabilir. Ama şu anda yükümüz artmakla birlikte biz işi daha yakından takip ediyoruz. Türkiye turizmi de son yıllarda gelir artırmaya ve büyümeye devam ediyor. Biz işin içine Türkiye'nin kültürel zenginliklerini daha fazla katmaya çalışıyoruz."
Turizmde en iddialı ülkelerin kültürüyle öne çıktığını belirten Günay, "İtalya'ya giden insanların çoğunun aklına denize girmek gelmez" dedi.
AA