Serkan Demirtaş
Ankara
Kıbrıslı Türk ve Rum liderler, on yıllardır süren ve sayısız girişimlere karşın çözülemeyen sorunun yeni bir plan çerçevesinde çözülebilmesi için bugün yeni bir süreç başlattı.
Aylar süren ön müzakereler sonucunda kabul edilen ve müzakere çerçevesini çizen ortak açıklama sayesinde, bu kez tarafların sonuca daha yakın olduğu kaydediliyor.
Türkiye de bu yönde umudunu dile getiriyor ancak uyarmayı da ihmal etmiyor: "Bu sefer de Rum kesimi hayır derse, herkes kendi yoluna gider.”
Türkiye'nin yeni müzakere süreciyle ilgili görüşlerini Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Pazar günü katıldığı bir televizyon programında açıkladı.
Nikos Anastasiadis ve Derviş Eroğlu'nun görüşme sonrasında açıklanacak ortak açıklamanın tatmin edici olduğunu belirten Davutoğlu, Ankara'nın beklentisinin görüşmelerin kısa süre içerisinde tamamlanması ve iki toplumun referandumuna sunulması olduğunu da belirtti.
Davutoğlu, "Bu sefer ucu açık bir referandum değil; bir kez daha ret çıkacak olursa bu sonuçsuzluk anlamına gelmez. Bu problem onlarca yıl, yüzlerce yıl sürecek değil. Bu sefer bir tarafın hayır demesi üzerinden bir şey olmaması lazım. Bu sefer öyle veya böyle Kıbrıs'ta kalıcı ve nihai bir çözümün olması lazım,” diye konuşurken, soru üzerine Kıbrıs'ın 2004'teki gibi çözüm planına hayır demesi durumunda "her iki tarafın kendi yolunda yürüyeceğini” de kayda geçirmiş oldu.
Ancak Ankara açısından şu andaki öncelik yeni müzakere sürecinin başarılı olması ve yeni kurulacak Kıbrıs Devleti sayesinde hem Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir atılım sağlanması hem de Doğu Akdeniz'in zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarının herkese yarar sağlayacak ve bölgeye daha büyük bir barış ortamı sağlayacak şekilde kullanılmasını sağlamak.
Siyasi iradenin yanı sıra mevcut uluslararası konjonktürün de Kıbrıs'ta tarihi bir çözüm için uygun olduğunu düşünen Ankara, zorlu müzakere sürecine yoğunlaşacağının da sinyallerini veriyor.
Tek egemenlik, çift kurucu devlet dengesiBu kapsamda, uzun pazarlıklar sonunda tarafların kabul ettiği ortak açıklama taslağı Ankara'yı hem tatmin ediyor hem de görüşmelerin bir sona bağlayabilecek bir metin olarak görülüyor.
Bakan Davutoğlu'nun da "Bu metin ortak bir açıklamanın ötesine geçen bir metin, müzakereler çerçevesini ortaya koyan bir metin” olarak tanımladığı açıklamanın en önemli dengesini, Rumların ısrar ettiği "tek egemenlik” ile Türk kesiminin önemsediği "bu egemenliğin kurucu devletlerin egemenliklerinden oluşacağı” ile "siyasi eşitlik” ilkelerine yer verilmesi sağlıyor.
Taslak metnin 3. maddesinde çözümün iki kesimli, iki toplumlu ve siyasi eşitlik ilkesine dayalı olacağı belirtilirken, BM ve AB üyesi olacak olan birleşik Kıbrıs'ın uluslararası tek bir tüzel kişilik olacağı ve tek bir egemenlik olarak tanınacağının altı çiziliyor.
Yeni birleşik Kıbrıs'ın Türk ve Rum kurucu devletlerinden oluşacak bir federal hükümet tarafından yönetileceğini kaydeden ortak açıklama, kurucu devletlerin kendi bölgelerinde federal anayasayı ihlal etmemek kaydıyla her türlü tasarrufu alabileceklerini de garantiye alıyor.
Annan Planı'nın tamamlanıp referanduma sunulmasının yaklaşık 3 ay sürdüğünü, Kıbrıslı Türk ve Rum temsilcilerin uzun yıllardır yaptıkları müzakerelerde tartışılmadık hiçbir konu kalmadığını anımsatan Davutoğlu, tarafların iyi niyet ve siyasi iradeyle masaya oturması durumunda kısa sürede bir çözüm planının oluşturulabileceği değerlendirmesini yaptı.
Ankara-Atina çapraz görüşmeleri yakındaBu arada, Kıbrıs'ta müzakere sürecinin başlayacak olmasının hemen ardından "çapraz görüşmeler” olarak bilinen temasların da gerçekleşeceği kaydedildi.
Rum-Yunan ikilisi tarafından önerilen ve Türk tarafınca da kabul edilen çapraz görüşmeler kapsamında Kıbrıs Rum kesimi temsilcisi ile Kıbrıs Türk kesimi temsilcisi eşzamanlı olarak Ankara ve Atina'da temaslarda bulunacaklar ve şimdiye kadar hiç yapılmamış bir diplomatik egzersiz yaşama geçirilmiş olacak.
Türk Dışişleri Bakanı Davutoğlu'na göre, bu girişim taraflar arasında önyargıların kırılması açısından önemli bir psikolojik eşiğin de aşılması anlamına gelecek.