ANKARA (ANKA) - Resmi nikah olmaksızın kendi iradesi ile evlenmeyi kabul eden kadının daha sonradan “kızlığı bozulduğu” iddiasıyla manevi tazminat isteminde bulunması kabul edilmedi.
Yerel Mahkeme ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesi arasında görüş ayrılığına düşen ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun gündemine kadar gelen “kızlık zarı” davasına konu olay Şanlıurfa’da yaşandı. Davacı kadın, davalı ile düğün yaparak gayriresmi olarak evlendiklerini, aradan geçen sürede davalının resmi nikah yapmadığını ve başka biri ile evli olup çocuğu bulunduğunu öğrendiğini, kendisinin evden kovulduğunu, evlilik vaadi ile kandırılıp kızlığının bozulduğunu ileri sürüp, maddi ve manevi tazminat istemiyle dava açtı. Davacı ayrıca, çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen, olmazsa bedellerinin de ödenmesini talep etti. Davayı görüşen Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, eşya ve ziynet eşyası bedeli istemini reddederken, manevi tazminat talebini ise kabul etti.
-EVLENDİĞİNDE MÜMEYYİZDİR-
Yerel mahkemenin kararına itiraz edilence dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin gündemine geldi. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, manevi tazminat isteme durumlarına açıklık getirdi. Daire, “Bir kişinin fiziki, sosyal ve duygusal kişilik değerlerine iradesi dışı saldırma sonucu meydana gelen eksilme ve kayıplar manevi zararı oluşturur. Bu tür kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse, manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir” dediği kararında, yasalarda manevi tazminat verilebilecek olguların sınırlandırıldığına dikkat çekti. Manevi tazminat istenebilecek durumları “Bunlar kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi, isme saldırı, nişan bozulması, evlenmenin feshi, babalığın benimsenmemesi, bedensel zarar ve öldürmedir” ifadeleri ile açıklık getiren 4. Hukuk Daire, yerel mahkemenin manevi tazminat talebini kabul ettiği kararı yerinde bulmadı. Daire kararında, davacı kadının, gayriresmi evliliğin gerçekleştiği yılda reşit olduğunun ve resmi nikah olmaksızın kendi iradesiyle evlenmeyi kabul ettiğinin anlaşıldığı belirtildi.
Evliliğin gerçekleştiği tarihte davacı kadının reşit ve mümeyyiz (İyiyi, kötüyü, doğru ve yanlışı ayıran) olduğunu dikkat çeken Daire’nin kararında, davalının başka biriyle evli olduğunu ve bu evlilikten çocukları olduğunu da bildiğinin de altı çizildi. Daire kararında, davacı kadının ‘buna rağmen evlilik vaadi ile kandırıp kızlığı bozulduğu iddiası ile manevi tazminat isteminde bulunamayacağına’ karar verdi.
-TAZMİNATI KABUL ETMEDİ-
Daire, yerel mahkemece manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiğini, istemin kabul edilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak mahkeme kararını bozdu. Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 4. Hukuk Dairesi’nin bozma gerekçesine uymayarak direnme kararı alınca dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun gündemine geldi. Kurul yerel mahkemenin direnme kararını bozarak Daire’nin verdiği kararı yerinde buldu.(ANKA)