TRABLUS (AA) - CİHAD NASR - Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame'nin ülkedeki taraflara yeniden diyalog çağrılarına karşılık, Tobruk'taki Temsilciler Meclisi'nin (TM) desteklediği General Halife Hafter'in açıklamaları ülkenin tamamında hakimiyet kurma yönündeki iddiaları güçlendiriyor.
Selame, Eylül ayının başında tarafları diyaloğa davet amacıyla yeni bir girişim başlattı. Diyalogdan çok ülkenin tamamına hakim olmak isteğine dair açıklamalar yapan Hafter'in bu adımları destekleyici askeri operasyonların yanında psikolojik savaş yürüttüğü belirtildi.
Geçtiğimiz cuma günü Hafter'e bağlı bazı subaylar Bingazi'de bir akşam yemeği düzenledi. Burada kendine bağlı askeri birliklerden gelen subaylara yaptığı konuşmada Hafter, "Ülke'de ordunun kontrolü dışında geriye 30 bin kilometre kare gibi çok küçük bir alan kaldı." ifadesini kullandı. Bu ifadelerle Hafter, 1 milyon 760 bin kilometre kareden oluşan Libya topraklarının 1 milyon 730 binlik kısmının kendi kontrolü altında olduğunu duyurdu.
Ancak Libya'daki gelişmeleri izleyen uzmanlar tarafından söz konusu rakamın oldukça abartılı olduğu, ülke topraklarının dörtte birine tekabül eden Doğu'da Sirte, Batı'da Tunus sınırında yer alan Zuvvara arasındaki başkent Trablus gibi kentlerde nüfusun yarısının yaşamasına rağmen bu yerlerde Hafter'in hiçbir kontrolünün olmadığı aktarıldı.
Öte yandan güney batıda bulunan Ubari ve Gat bölgeleri de Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) bağlı olduğu biliniyor.
Hafter ayrıca, Sabrata'da terör örgütü DEAŞ'a karşı mücadele eden Enes ed-Debbaşi Taburu da olmak üzere iki büyük silahlı grubun kendisine bağlı olduğunu yayarken, Debbaşi Taburu, başından beri uluslararası toplumun tanıdığı, Trablus'taki UMH'ya bağlı olduklarını bir kez daha duyurarak Hafter'i yalanladı.
Hafter, birliklerinin Trablus'a yaklaştığına işaretle, "Ordu Tunus sınırındaki Zuvvara'dan başkente 30 kilometre uzaklıkta ve Zaviye kentine kadar olan bölgeyi kontrolü altında tutuyor. Önümüzdeki bir kaç gün içinde de Zaviye kontrol altına alınacak." ifadeleriyle yakın zamanda bölgede yeni bir çatışmanın yaşanacağını ilan etmiş oldu.
Bir süredir ülkenin batısındaki subaylarla orduya katılmaları konusunda iletişim halinde olduklarını öne süren Hafter, "Bizlere katıldılar ve geçen günler içinde Zuvvara'dan Zaviye'ye kadar olan bölgeyi kurtardılar." bilgisini paylaştı.
- "Trablus'a bir kurşun dahi atmadan gireceğiz"
UMH'ye bağlı güçlerin varlığına rağmen, Trablus'a beklenen askeri hareketin nasıl olacağına ilişkin, TM üyesi olan ve adının açıklanmasını istemeyen Hafter'in subaylarından biri AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Trablus'a bir kurşun dahi atmadan gireceğiz. Hafter bize, Trablus'taki askeri güçlerin hareket vakti geldiğinde bize katılacaklarını söyledi. Ancak hareket vakti henüz gelmedi ama yakında Trablus'a gireceğiz." dedi.Konuya ilişkin TM üyesi subay ayrıca şunlara değindi:"Hafter'e bağlı güçler Bingazi'de çok güzel ve iyi işler yaptı. Özellikle Trablus halkının bakacağı ve örnek olacağı bir kent oldu. Bingazi yıllar önce terör, insan kaçırma ve cinayetlerin kol gezdiği bir kent iken şimdi hukukun hakim olduğu güvenli bir yer haline dönüştü. Trablus halkı bizim kente girmemizi bekliyor. Kent halkı, adam kaçırma, cinayet ve tecavüz gibi bir çok sıkıntılı olayın yaşanmasından dolayı Hafter'in Trablus'a girmesinin zorunlu olduğuna kanaat getirmiş durumda. Ayrıca kentte ekonomik durum çok kötü."
Libya'nın devrik lideri Muammer Kaddafi rejiminden eski bir yetkili Libya'da ülkeyi yönetmenin sırlarına ilişkin, "Libya'ya hakim olmak için iki şeye ihtiyaç vardır. Biri petrol, diğeri Başkent Trablus. Bunları elinde bulundurmayanıngücü ne olursa olsun buraya hakimiyet kurmakta başarılı olamaz. Hafter bu konuyu fark etti ve petrole hakim oldu ancak Trablus'a giriş henüz önünde duruyor." dedi.
Adını vermek istemeyen eski yetkili, Trablus'a askeri güç olarak girişinin oldukça zor olduğunu ve Hafter'in de bunun farkında olduğunu belirtti. Zorlukların başında, Halkın kentteki silahlı milis gruplardan kurtulmak adına Hafter'e bağlı birliklerin girişini arzulamasına rağmen yaşadıkları şehrin savaş alanına dönüşmesini istememeleri olduğunu ifade etti.
"Trablus'ta Hafter'in karşısında Kaddafi'nin eski adamlarının yanında başkenti elinde tutan silahlı milis güçleri var. Bu güçler arasında bir nevi koalisyon" olduğunu söyleyen eski yetkili, "Kaddafi döneminde orduda görev almış eski subaylar önemli noktalara getirildi. Muhammed bin Nayil ve Mebruk Sehban gibi çok sayıda komutan Hafter'in komuta merkezini doldurmuş durumda. Kaddafi'nin adamları, Hafter'le anlaştıktan sonra bunlardan birçoğu yurtdışından ülkeye geri döndü." değerlendirmesinde bulundu.
Hafter'in Trablus'taki silahlı milis gruplarıyla olan ilişkilerine de değinen eski yetkili, "Aralarında gizli bir ilişki var. Hafter'in resmi sözcüsü Ahmed Mismari'nin onlar hakkındaki ifadelerine bakacak olursanız bunu anlarsınız. Mismari, bu milisleri vatanperver olarak nitelendirmiş. Bir hafta sonra da Hafter'in kendisi bunların vatanperver güçler olduğu yorumunu yapmıştı." bilgisini paylaştı.
Selame, geçen ay önerdiği eylem planının birinci aşamasının Suheyrat Anlaşması'nda değişiklik yapılmasını, ikinci aşamasının önceki müzakerelere katılmayan siyasi grupları bir araya getiren ulusal konferans düzenlenmesini, üçüncü aşamasının ise anayasa için bir referandum yapılması ve parlamento ile cumhurbaşkanının da anayasaya uygun şekilde seçilmesini öngördüğünü ifade etmişti.
- Libya'daki siyasi istikrarsızlıkLibya'da 17 Şubat 2011'deki halk devrimin ardından yaşanan siyasi istikrarsızlık ve karşıt gruplar arasındaki çatışmalar sonucu biri Tobruk'ta Temsilciler Meclisi (TM),diğeri Trablus'ta Milli Genel Kongre (MGK) olmak üzere 2 meclis ve rakip yönetim ortaya çıkmıştı. Birleşmiş Milletler'in girişimiyle 17 Aralık 2015'te Fas'ın Suheyrat kentinde varılan "Libya Siyasi Anlaşması" uyarınca Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi kurulmuştu. BM Güvenlik Konseyi 2259 sayılı kararla Başkanlık Konseyi'ni Libya'nın tek meşru temsilcisi olarak tanımış ancak konseyin sunduğu hükümet listeleri General Halife Hafter'in baskıları nedeniyle Tobruk'taki TM'de onaylanmadığı için süreç tıkanmıştı.
Libya Siyasi Anlaşması uyarınca kendini fesheden MGK'ya bağlı Halife el-Guveyl başbakanlığındaki Ulusal Kurtuluş Hükümeti de ülkedeki krizin çözülemediğini öne sürerek, Ekim 2016'da yeniden faaliyete başladığını duyurmuştu.