ANKARA (İHA) - SHP Genel Sekreteri Ahmet Güryüz Ketenci, "Mal beyanı tartışmasında iktidar ve ana muhalefet anlaşıp, yasa çıkartma kılıfıyla konuyu zamana yaymak istemektedirler. Cumhuriyet tarihimizde yolsuzluktan yargılanırken Başbakan olan ilk siyasetçi Recep Tayyip Erdoğan'dır. O'nun siyasette yolunu açan ilk siyasetçi de Baykal'dır. Bu nedenle Türkiye'de mal varlığı konusunda soru soracak en son kişi Erdoğan ve Baykal'dır" dedi.
SHP Genel Sekreteri ve İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci, parlamentoda bugün düzenlediği basın toplantısında, "Sayın Başbakan, mal varlığını açıklaması konusundaki kamuoyu beklentisini bir fırsat olarak değerlendirebilir, üzerindeki şaibe gölgesini kaldırabilir, hükümetin ve kendisinin yumuşak karnının akçalı işler olmadığını kanıtlayabilir" şeklinde konuştu.
Ancak Başbakan'ın bunu tercih etmek yerine CHP Genel Başkanı Baykal'a laf yetiştirdiğini kaydederek, Türkiye'nin siyasal gündemini yapay alanlara kaydırdığını belirten Ketenci, "Oysa Türkiye kuşatılmış konumdadır" diyerek, halkın geleceğinden kaygılı, yılgın ve umutsuz olduğunu, işsizliğin ülkeyi sarıp sarmaladığını belirtti. "Mal beyanı tartışmasında iktidar ve ana muhalefet anlaşıp, yasa çıkartma kılıfıyla konuyu zamana yaymak istemektedirler" diyen Ketenci, "Gerek Başbakan Erdoğan'ın açıklamaları gerekse CHP Genel Başkanı Baykal'ın açıklamalarının ortak yanı budur. Kişiler kim olurlarsa olsunlar mal beyanında bulunmaları için yasaya gerek yoktur. Mevcut yasa kalabilir. Yeni yasa yapma ve konuyu zamana yayma yerine kamuoyu önünde çıkıp herkes mal beyanını açıklamalıdır" değerlendirmesini yaptı.
SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın ve eşinin 3.5 yıldır internet sitesinden mal varlığını açıkladığını kaydeden Ketenci, daha sonra şöyle konuştu:
"Sayın Baykal, Sayın Başbakan'dan Belediye Başkanı olmadan önce mal varlığının ne olduğunu sormaktadır. Bu soruyu sormak yerine Sayın Baykal, Sayın Erdoğan ile ilgili olarak o zamanki İstanbul İl Başkanı Mehmet Bölük tarafından kendisine teslim edilen dosyaları açıklamalıydı. O dosyalarda BİT'ler, İGDAŞ, AKBİL, KİPTAŞ gibi kurumlarla ilgili olarak Sayın Erdoğan hakkında davalar ve dokümanlar vardı. Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, yani çete kurmak, ihaleye fesat karıştırmak, zimmet gibi suçlarını kapsayan 7 ayrı ağır ceza davasında toplam 33 yıl hapsi isteniyordu. Bu davalardan İGDAŞ davası Sayın Erdoğan'ın dokunulmazlığının kaldırılmasını beklemektedir. O dönemde Erdoğan'ın danışmanı, İGDAŞ Yönetim Kurulu Üyesi ve Başbakan'ın bugünkü Müsteşarı Ömer Dinçer hakkında Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan dava halen devam etmektedir. Bu davaların bir bölümü 'Rahşan affı'ndan düştü, bir bölümü zaman aşımına uğradı, bir bölümünde ise delil yetersizliğinden beraat kararı verildi. CHP Genel Merkezi ve Sayın Baykal bu davalarla ilgilenmedi. 3 Kasım seçimleri öncesi bu davalardaki iddiaları Erdoğan ile yapılan televizyon tartışmasına taşımadı. Tersine il Başkanı Mehmet Bölük'ü görevinden uzaklaştırdı. Bununla da yetinmedi, Anayasa değişikliğiyle Erdoğan'ın önce Siirt Milletvekili seçilmesini, sonra da Başbakan olmasını sağladı. Hatta Siirt'e kendi partisinin adayını bile desteklemedi. Cumhuriyet tarihimizde yolsuzluktan yargılanırken Başbakan olan ilk siyasetçi Recep Tayyip Erdoğan'dır. Onun siyasette yolunu açan ilk siyasetçi de Baykal'dır. Bu nedenle Türkiye'de mal varlığı konusunda soru soracak en son kişi Erdoğan ve Baykal'dır."