HABER

Mısırlı kadınların devrim hayali yerle bir

Mısırlı kadınlar bir zamanlar ülkenin kaderini değiştirmeye yardım ettikleri Tahrir Meydanı'nda yaşadıkları tacizin ve siyaset arenasının dışına itilmelerinin hayalkırıklığını yaşıyor.

Paul Danahar

BBC Orta Doğu Bürosu editörü, Kahire

Nesrin gençti, cesurdu ve yaratılmasına yardım ettiği yeni Mısır için umutla doluydu.

Takvimler 6 Şubat 2011'i gösterirken, yüzlerce kadın gibi o da Tahrir Meydanı'nda yatıp kalkıyor, Mübarek güçlerine karşı bedenini siper ederek meydanı korumaya çalışıyordu.

Nesrin bana o gün ayaklanmadan sonra Mısır'da kadınlar için hayatın değişeceğini söylemişti. Meydanda kendini güvende hissettiğini anlatmış, "Taciz olmuyor" demişti.

Bu yüzden de rejimi devirmek için "bir gün, bir hafta, bir ay, bir yıl" meydanda kalmaya hazırdı. Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in gitmesi için o kadar beklemesi gerekmedi.

Rejim zaten dağılıyordu. Ama pekçok kişinin paylaştığı, kadınlar için birşeylerin değişeceği umutları da hüsranla sonuçlanacaktı.

Bunu izleyen haftalarda, aylarda Mısırlı kadınlar korkunç bir şiddete maruz kaldı. Emniyet güçlerinden dayak yediler, cinsel tacize uğradılar.

Devlet onlara küçük düşürücü "bekaret testleri" uyguladı. Ve şimdi de, Nesrin'in bir zamanlar kendini tamamen güvende hissettiği Tahrir Meydanı'nda erkeklerden oluşan çeteler genç kadınlara adeta sürüler halinde saldırıyor: Onları soyuyor, saldırıyor ve sonra da sokağa atıyorlar.

Taciz meydanı

Uluslararası Af Örgütü'nden Hasibe Hacı Sahravi "Tahrir Meydanı geçen yılki protestolarda kadınların erkeklerle omuz omuza durarak özgürlüklerini talep ettikleri bir yerdi. Şimdiyse kadınların cinsel tacize uğradıkları bir yer haline geldi" diyordu geçen hafta.

Kadınlar devrim sonrasında yalnızca kamuya açık alanlardan değil, siyasetten de uzaklaştırıldı.

Devrimden sonra kurulan ve şimdi feshedilen mecliste, Mübarek dönemindekinden de az kadın vardı.

Mona Eltahavi, Mısır'ın en tanınmış gazetecilerinden ve günce yazarlarından biri. Geçen yılki genel seçimlerden hemen önce katıldığı demokrasi yanlısı bir gösteride tutuklandıktan sonra iki kolu kırılmış ve cinsel tacize uğramıştı.

Bana geçenlerde kadınların zamanla konumlarını düzelteceklerine hala inandığını söyledi.

Eltahavi "Müslüman Kardeşler ve Selefilerin mecliste %70 gibi bir çoğunluğu olmasına bakarak şu anda siyasette kadın haklarına inanmayan insanların olduğunu söyleyebiliriz." diyor.

"Ama bu mücadele etmemiz gerektiği mesajını netleştirdi. Sözde seküler rejimler iktidardayken her liderin eşi feminist amaçlara destek verdiğini söyler, bu da feminizme zarar verirdi. Çünkü diktatörün eşiyle özdeşleşmiş olurdu. Şimdi ise feminizmi yeniden sokağa taşıyoruz."

Ama diktatörlerin verdiği birkaç özgürlüğün de şimdi kaybolması riski var.

Doğu Avrupa örneği

Kahire'deki Amerikan Üniversitesi'nin Rektörü Lisa Anderson ise atılan geri adımların iktidara kimin geldiğinden çok, otokratik bir devlette devrim yapılmasının sonucu olabileceği görüşünde.

Anderson "Kamu sektörünün dev boyutlarda olduğu otokrat rejimler kadınlar için daima 'iyidir' çünkü kamuda iş bulabilirler." diyor ve ekliyor:

"1989 sonrası Doğu Avrupa'ya bakarsanız, kadınlarda işsizlik müthiş arttı, mecliste temsil oranları azaldı. Çünkü serbest piyasa kadınlar için iyi değil; kamu sektörü daha sıcak bakıyor onlara. Yani özel sektör güçlendikçe, en azından kısa vadede durumları kötüye gidiyor."

Mısır'da kadın haklarıyla ilgili kaygılar dile getirilirken söz hep dönüp dolaşıp Müslüman Kardeşler'e geliyor.

Örgütün kadın aktivistlerinden Sandos Asim, Müslüman Kardeşler'in İngilizce Twitter hesabının yöneticisi.

Devrime ilk gününden itibaren katılan Asim korkuların yersiz olduğu görüşünde.

"Mısır'ı son 60 senedir yöneten ve yozlaştıran İslamcılar değil, seküler hükümetlerdi." diyor Asim, "Ben kadınları güçlendiren bir İslam görüyorum. Bazı İslamcıların kadınlar konusunda aşırı görüşlere sahip olduğunu kabul ediyorum. Biz bunun yanlış olduğunu düşünüyoruz."

Aynı erkekler

Tahrir Meydanı'nda kadınlara yapılan saldırıların sorumlusu siyasetten çok, Mısır toplumu.

Ayaklanma başladıktan üç gün sonra başkent sokaklarında asayiş bozuldu ve bir daha da düzelmedi.

Devrim yaşanırken Tahrir Meydanı'nda geçirilen 18 gün pekçok kişinin hafızasında efsaneye dönüştü. Şimdi meydanla ilgili anılarına, bugünkü şiddetin gölgesinin düşmesini istemiyorlar.

Ama kadınlara saldıranlardan bazıları, bir zamanlar meydanda onlarla omuz omuza durmuş erkekler olabilir. Hırsızlar ve tecavüzcüler de diktatörlerden kurtulmak isteyebilirler.

Mısırlıların, o günlerde Tahrir Meydanı'nda toplananlardan çok ufak bir kısmının belki de devrimin değerlerini değil, yalnızca hedefini paylaştığı gerçeğini kabul etmeleri lazım.

En Çok Aranan Haberler