Mark Lowen
BBC muhabiri
Salondaki boş koltuklar denizi, sözlerden daha fazlasını anlatıyordu. Toplanmak için Atina Stadı seçildi; ama yokuş aşağı giden bir parti için kötü bir seçim olduğu ortadaydı.
Birkaç bin sadık partili sıralardaki yerini almış ama boşluklar partinin içinde bulunduğu belirsizliğin resmini çiziyordu.
Panhelenik Sosyalist Hareket PASOK Yunan siyasetini 30 yıl şekillendirdi. Askeri darbe yıllarını izleyen 1981'de iktidara geldi. 1980'lerin başında artık diktatörlük sona ermişti; izleyen yıllarda Yunanistan'da refah devleti, modern bir Avrupa ülkesi kuruldu.
O yıllar ile karşılaştırıldığında partinin bugünkü yüzde 6'lık seçmen gücü, yolsuzluklarla ilişkilendirilmesi ile de kısmen bağlantılı. Yolsuzluklar değil sadece, partiye karşı suçlama ve iddiaların merkezinde 2009'da aldığı bir karar da bulunuyor. O karar Yunanistan'a acı reçetenin verilmesiydi.
Kurultay'da parti teşkilatı hala bazı üyelerini heyecanlandırmayı biliyordu.
Üyelerden biri olan Panayiotis Alamanas "Parti yanlış anlaşıldı" diyor.
"Hangi hükümet olsa ücretleri ve emeklilik maaşlarını kesmek zorunda kalırdı. Herkes PASOK'u suçluyor; yapılan bütün hatalar için Yunanistan'ın son 40 yılında."
Başka bir üye bir itirafta bulunuyor "PASOK'u neden desteklediğimi insanlara açıklamakta zorlanıyorum. Sanki terbiyesiz bir kelime gibi; ama canlandıracağız." diyor.
Aslında bugünkü siyasi manzaraya bakıldığında PASOK'un koalisyon ortağı olduğu görülüyor ama bu aslında adeta partinin can damarı gibi.
"Canlandıracağız" diyen üyenin hissiyatını çok az kişi paylaşıyor. Siyasetin zirvesindeki günlerinde yüzde 50 oy desteği vardı; lideri o zaman Andreas Papandreu idi.
Sifis Valirakis "Bir dahiydi" diyor Papandreu için. Valirakis partinin kurucularından ve partiye hala bağlı: "PASOK aşk ilişkisi gibiydi. Özgürlük, demokrasi ve daha iyi bir gelecek için kurulan bir hayaldi."
Valirakis 70 yaşında, bin duraklıyor, gülümsemesi siliniyor: "Hayal kırıklığına uğradığımı hissediyorum çünkü hayal beklediğimiz gibi gerçekleşmedi. Elimizdeki ülke iflas etmiş durumda, yolsuzluk diz boyuu ve tasarlandığı şekilde işlemiyor."
"Suç PASOK'un mu?" diye soruyorum.
"Diğerleri ile birlikte, evet. Artık aşık olduğumuz parti değil." diyor.
PASOK Yunanistan'ı modern bir ülkeye dönüştürdü; zenginleştirdi ama sonra kötü idare etti. Ülke büyük borçları PASOK döneminde sırtına aldı ve merkez sağdaki Yeni Demokrasi Partisi iktidarın alternatifi oldu. İki parti de yolsuzluk ve kayırmacılıkla suçlandı.
Siyasi bir gözlemciye başvurduğumuzda "Herşeyin sorumlusu PASOK değildi ama doğal olarak iktidar partisi olduğu için şimdi cezalandırılıyor."
Parti geleceğin sorunlarının tohumlarını ekmekle suçlanıyor, kayırmacığılın temelini oluşturduğu bir kamu sektörü kurmakla suçlanıyor. Kamuda açılan kadrolara PASOK üyeleri yerleştirildi; Yeni Demokrasi Partisi döneminde bu sistem korundu.
Atanmışlardan oluşan bir düzen kuruldu; üniversitelere, belediyelere partililer yerleştirildi.
Kamu ihaleleri ve lisanslar siyasi aidiyete göre belirlendi. Meclis üyeleri kazançlı çıkanlar oldu.
Yolsuzluk yeşerdi. Andreas Papandreu 1991 yılında zimmetine para geçirmek suçlamasıyla yargılandı. Suçsuz bulundu.
Az önce görüşlerine başvurduğumuz siyaset yorumcusu Pavlos Trimas'tı. Tsimas PASOK'un ülkede yaptığı yatırımların elzem olduğunu ama yapılış biçimi olarak abartılı bir havada yapıldı.
Trimas şöyle devam ediyor: "PASOK işbaşına geldiğinde Yunanistan bir Avrupa ülkesi değildi. Kamu hizmeti adına fazla birşey yoktu. Ulusal sağlık sistemini ve parasız eğitim sistemini kurdu. Ücretlerde, emeklilik maaşlarında, kadrolarda kesinti yapacağını söylediği zaman, bu nedenle, büyük bir şaşkınlık yaşandı."
PASOk neden çöktü sorularına yanıt ararken bunu Yunanistan'ın gerilemesiyle birlikte düşünmek gerekiyor. Yunanistan ile birlikte güçlü Papandreu hanedanlığı da çöktü. Papandreu ailesinin büyükbabasının adı Yorgo'ydu, oğul Adreas ve Yorgo, torun.
Üçü de başbakan oldu. Akraba kayırmacılığı Yunanistan siyasetinin bu cephesinde böyle bir resim veriyordu.
Aile, Mora bölgesinin Kalentzi yöresinden geliyor. Bölgede hala saygı görüyorlar. Dağ köyünün 600 kişilik nüfusu Yorgo Papandreu köy meydanındaki Yorgo ve Andreas heykelleri birbirlerine bakıyor.
Papandreu'ların ail evi artık bir kahve. Kuzenlerden Valisilis Stavropulos ile buluyorum: "Papandreular siyasetin büyük bir ailesi" diyor gururla "Tabi belki demokrasi babadan oğula geçen bir şey olmamalıydı."
Maria Leventi, "Bize güzel bir yaşam sundular, hep sevildiler burada" diyor.
"Bu zenginlik bize getirilmeden önce yoksulduk" Bize kıyafet almak için para verdiler. Dört televizyon alabildik, bir ailenin dört arabası vardı." diye konuşurken gülümsüyor.
"Olduğundan daha zengin mi hissettirdi Yunanistan'ı kendisine?" diye sordum.
Maria yanıt olarak: "Evet, biraz" yanıtını verdi.
PASOK'un So
al Demokrasi'nin yerine şimdi ne geliyor. Cevap basit; bunu Patras'ta görmek mümkün.
Partinin güçlü bir yer olageldi Patras. Geçen sene PASOK burada kaybetti. PASOK'un oyları sol eğilimli Siriza'ya gitti.
Syriza Yunanistan için kabul edilen ve sert koşullar getiren kurtarma paketini reddediyordu. Parti liderinin hitap tarzının ateşliliği Andreas Papandreu'nunkine benzetiliyordu.
Kimileri parti değiştirdi bu süreçte. Bunlardan biri Aleksandros Liyaopulus ve ailesi Alekandros eskiden PASOK'u destekliyordu. Şimdi ekonomik sıkıntı çekiyorlar. Ailenin iki üyesi işlerini kaybetti, annelerinin emeklilik maaşı yüzde 60 oranında kesildi.
Aleksandros "Parti hayatımızı mahvetti, ulusal kimliğimizi yok etti, işimizi, sosyal hayatımızı mahvetti” diyor. Herşeyi yok etti" diyor.