HABER

"Mortgage Finans" paneli

ANKARA (İHA) - Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Doğan Cansızlar, mortgage sisteminin ancak ekonomik istikrar ortamında başarılı olabileceğini, aksi halde sistemin çalışmasının mümkün olmadığını belirterek, kayıt dışı gelirleri aklama yeri olarak görülen konut sektörünün bu sistemle kayıt altına alınabileceğin ide söyledi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin ise, mortgage sisteminin, ancak ikincil piyasalarda tedavül edilebildiği zaman yararlı bir sistem olacağını vurguladı.

Çankaya Üniversitesi tarafından düzenlenen ve gazeteci Hulki Cevizoğlu tarafından yönetilen 'Martgage Finans' konulu panele, SPK Başkanı Doğan Cansızlar, BDDK Başkanı Tevfik Bilgin ve Çankaya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özdemir Akmut konuşmacı olarak katıldı.

Cansızlar, mali sektörün de artık konut edindirme sistemi içinde yer alacağını belirtti. Bunun yararlarını da anlatan Cansızlar, konut sektörünün, kayıt dışı gelirleri aklama yeri olarak görüldüğünü ve mortgege sisteminde değerler belgelere tam olarak yansıtılacağı için, bu sektördeki kayıt dışılığın ve para aklamanın kendiliğinden ortadan kalkacağını söyledi.

Konut değerlemelerinin de konutların gerçek değerlerini ortaya koyacağını ve buna bağlı olarak da vergi gelirlerinin artacağını belirten Cansızlar, 250 adet alt sektörü besleyen konut inşaatı sektörünün, mortgage ile kayıt altına alınacak olmasının çok önemli olduğuna dikkat çekti. Cansızlar, ayrıca mortgage ile ilgili yasa tasarısının şu anda Plan Bütçe Komisyonu'nda görüşüldüğünü, gelecek hafta da alt komisyonlardaki görüşmelerin biteceğinin öngörüldüğünü söyledi. Cansızlar, "Tahminim bu tasarının Nisan veya Mayıs'ta tamamen yasalaşması yönündedir" dedi. Cansızlar mortgage sisteminin bir finansman sistemi olduğuna de işaret ederek, ancak ekonomik istikrar ortamında başarılı olabileceğini, aksi halde sistemin çalışmasının mümkün olmadığını vurguladı. Cansızlar, "Mortgage mali sistemde gelecek 20 yıla damgasını vuracak bir reform niteliğindedir" dedi. Daha sonra Hulki Cevizoğlu'nun, bankacılık sektörünün mortgage sistemine hazır olup olmadığı yönündeki sorusunu cevaplandıran BDDK Başkanı Bilgin ise, 2001 krizinin atlatılmasının ardından bankacılık sektörünün önemli ilerlemeler kaydettiğini söyledi. Bilgin, "2003'te bankacılık sisteminin aktifleri 220 milyar YTL'den, bugün 397 milyar YTL'ye, yani 280 milyar dolara gelmiştir" diye konuştu. Bankaların halktan topladığı pasiflerini mevduatına yatırıp, bunları özellikle 2004 ve 2005 yıllarında vatandaşa kredi vermek için kullandıklarını ve bilançolarının büyümesinde de bunun etkisinin büyük olduğunu kaydetti.

Bilgin, Türkiye gayri safi milli hasılasının (GSMH) yüzde 84'ünün bankacılık sisteminin toplam aktiflerine eşit olduğunu ifade eden Bilgin, bankacılık sektörünün gözetimi ve denetiminin çok önemli olduğunu belirtti. Bilgin, "Bankacılık sektöründe sıkı gözetim, denetim ceplerimizi, ödediğimiz vergilerimizi ve geleceğimizi doğrudan etkilemektedir" şeklinde konuştu. Konut kredilerinin geldiği son nokta hakkında da bilgi veren Bilgin, "2004 Aralık sonunda sistemdeki toplam bireysel krediler, ki bunun içine kredi kartları ve tüketici kredileri dahil değil, 26 milyar YTL imiş. 2005 Aralık ayı sonunda bu yüzde 72'lik bir artışla 46 milyar YTL olmuş. Ama konut kredileri 2.6 milyar YTL değerinde iken, 12.4 milyar YTL'ye gelmiş. Artış oranı yüzde 371. Oldukça büyük bir artış var ve bu gidişle kredi kartlarını da geçmek üzere. Tabii ki daha da büyüyecek. Mortgage konusunda basında çıkan haberler de bunda çok etkili olmuştur" dedi.

"MORTGAGE, İKİNCİL PİYASADA TEDAVÜL EDİLEBİLDİĞİ ANDA MORTGAGE OLACAKTIR"

Şu andaki konut finansmanı ile mortgage arasındaki farkları da anlatan Bilgin, şu anda konut kredilerinin büyük bir şevkle verildiğini, bazı bankaların da verdikleri konut kredilerine mortgage dediğini söyledi. Bilgin, "Mortgage uzun vadeli bir kredi türü değildir. Yani kredi 20 yıllık oldu diye mortgage olmaz. Mortgage, ikincil piyasada tedavül edilebildiği anda mortgage olacaktır. Yani kredi karşılığı elinizde olan emlakın bir şekilde ikincil piyasada tedavül edilmesi lazım ki adı mortgage olsun. Geleneksel olarak konut kredisi veren bankaların yaptığı iş, konut alacak kişi ile kredi verecek kuruluşu yani bankayı karşı karşıya getirmek ve buradaki kaynak da sadece bankaların kaynağı ile sınırlı. Mortgage de ise konut kredisi alan bir taraf var. Kredi veren bir taraf var, bunlar bankalar olabilir, finansal kiralama şirketleri olabilir, özel finans kurumları olabilir ve tüketici finansman şirketleri olabilir. Üçüncü taraf da ihraççı, menkul kıymeti ihraç edecek taraf ve dördüncü taraf da yatırımcıdır" diye konuştu. Halkın reklamları yapılan 20 yıl ya da 10 vadeli kredi kullanmayı tercih etmediğini, daha çok ortalama 6 yıllık vadelerin tercih edildiğini bildiren Bilgin, "20 yıl vadede ilk beş yılda ana para ödeniyor. Geri kalan 15 yılda faiz ödeniyor. Ama halk artık bilinçlendi" dedi. Bilgin ayrıca, mortgage sisteminin bir kredi değil, hukuki düzenlemeler silsilesi olduğunu ifade ederek, söz konusu yasa taslağının çok iyi irdelenmesi ve dizayn edilerek çıkarılması gerektiğini vurguladı.

Prof. Dr. Akmut ise, mortgage ile ilgili yasa taslağının teknik olarak mükemmel olduğunu, ancak Türk toplumunda uygulanması nedeniyle felakete de yol açabileceğini söyledi. Mortgage sisteminde konut ihtiyacı olan düşük gelirli vatandaş hedef gibi görünse de, asıl amacın bankacılık sektörünün güçlendirilmesi ve sermaye piyasasına derinlik ve güç kazandırılması olduğunu söyledi. Konut kredilerinin binde 50'lere düşeceğinin konuşulduğunu ancak, Avrupa menşeli bankaların buna izin vermeyeceklerini kaydeden Akmut, düşük kredi faizlerinin ekonomide bir istikrar olması durumunda başarıya ulaşacağını söyledi. Mortgage sisteminde konut alan kişi taksitini ödeyemediği zaman ona bir ay süre verildiğini ve ardından da konutun başkasına satıldığını anlatan Akmut, aynı kişinin ikinci defa da bu sisteme girmesi ve ödeme yapamaması durumunda ne yapılacağı konusunun yasa tasarısında bulunmaması durumunu eleştirdi.

Akmut daha sonra, mortgage sisteminde asıl amacın Türk bankacılık sistemini güçlendirmek olduğunu belirterek, "Dimyat'a gidelim derken evdeki pirinçten olabiliriz. Çok daha büyük bir risk önümüzdedir. Eğer ödenmeyen kredi oranı artarsa 40 katı daha fazla bir risk kaynağı bankaların bilançolarına yerleşmiş olacak. Bankalar 2001 krizini aratacak bir başka krizle karşı karşıya kalabilir" diye konuştu.

En Çok Aranan Haberler