HABER

Mumcu: "İktidarın cicim ayları bitti"

Mumcu: "İktidarın cicim ayları bitti"

TBMM Genel Kurulu'nda 2006 yılı bütçesi üzerindeki son görüşmeleri sürüyor.

Anavatan Partisi Grubu adına söz alan Genel Başkan Erkan Mumcu, 2006 yılı bütçesini değerlendirirken hükümeti eleştirdi. Mumcu, Bütçe görüşmelerine ilişkin, "Bir umut penceresi açabilecek mi diye bakılan müzakerelerdir. Bu müzakerelerden beklenen şey bir umut penceresinin açılabilmesidir. Burada iktidar muhalefet diye görebilir ama vatandaş o ekrandan baktığında burayı TBMM olarak görür. Biz siyasi partilere mensup olabiliriz ama temel varlığımız Milletvekilliğidir. Unutmamak lazım ki iktidar ve muhalefet arasında görüş ayrılıklarının olması rejimin doğası gereğidir. Her rejimde iktidar vardır. İktidarı olmayan rejim yoktur. Ama demokrasiyi diğer rejimlerden üstün tutan şey o rejimde muhalefetin olmasıdır" dedi.

İktidarın meşruiyetinin sadece seçilme biçimiyle olmadığını, iktidarı kullanma biçiminin iktidarın meşruiyetini tayin etme bakımından son derece önemli olduğunu ifade eden Mumcu, iktidarın "Şu muhalefet olması ülkeyi ne güzel yönetiriz" tavrı içinde olduğunu belirterek, "İktidarı bölüşülmez bir hak olarak göremezsiniz, sizden önce de iktidarlar vardı sizden sonra da olacak, bizler milletin hizmetini görmek için varız. Müzakerelerde sürekli bir enkaz devraldık. Bunu ilk kez siz yapmıyorsunuz. Doğrudur her gelen giderek kötü olan bir şeyi alıyor. Bunu bilerek geliyorsunuz. Sonuç itibariyle millet çözüm istiyor" şeklinde konuştu.

Anadolu'da işsizliğin önemli bir sorun olduğunun örneklerle altını çizen Mumcu, "Kiminle konuşursanız etrafında derinleşen bir yalnızlık ve yoksulluk hakim. Herkesin ya çocuğu işsiz ya kardeşi işsiz. Boşanma davaları had safhada. Verem vakaları artmış ve yoksulluk her zaman olduğundan daha kesif. Vatandaş sesini çıkaramıyor. İşler iyi gidiyor korosu öyle bir ses çıkarıyor ki insanlar bir suskunluk sarmalının içinde bekliyor. Hiç kimse Türkiye'de daha fazlasını isteyemiyor. Bütün bunlar olup biterken, tencere dibin kara seninki benden kara müzakerelerini dinlediğinde vatandaş daha derin mutsuzluğa kapılıyor. Oysa bizim görevimiz vatandaşı bu derin mutsuzluktan çıkarmak" ifadelerine yer verdi.

Hariri'nin vergide yapılan yüzde 33 indirimle 400 trilyon lira kazanç sağlayacağını belirten Mumcu, "Vergi yükü büyüyor. Dolaylı vergilerin payı yüzde 73'e çıkmış. Ondan sonra vatandaş nasıl fakirleşiyor diyorsunuz? Vatandaş öyle korkutulmuş ki bugünkü durumdan daha büyük bir sıkıntıya düşeceği korkusu. Bu istikrar kimin istikrarı? Bu kriz kimin krizi? Bir ülkede eğitimli iş gücünün dörtte biri işsiz. Dörtte bir üniversite mezunu sokakta işsiz dolaşırken, hangi krizden bahsediyorsunuz? Vatandaş fakirleşirken siz vatandaşı krizle korkutun. Kriz kimin krizi, aman bu saadet zinciri kopmasın" açıklamasını yaptı.

"CİCİM AYLARI BİTTİ" Hükümetin bahsettiği büyümenin gerçek bir büyüme olmadığının altını çizen Anavatan Partisi Lideri, "Bir istikrar büyüsü bir hipnoz vatandaşa sürekli olarak inandırılmaya çalışılıyor" diye konuştu.

3 yılda borç stokunun Cumhuriyet tarihindeki toplam borcun yarısı kadar arttığını kaydeden Mumcu, "Siz niye geldiniz ne yapmaya geldiniz. Düzeltmeye geldiniz iktidarınızın cicim ayları cicim yılları bitti beyler. 100 günlük 500 günlük vizyonları vardı eski siyasilerin. Hiç kimse 100 günden 500 günden fazla vade almadı... Vatandaş size 3 yıl verdi. İktidarınızın 4. Yılındasınız hala eskiyi gösteriyorsunuz. Yani ölümü gösterip sıtmaya razı ediyorsunuz." dedi.
Mumcu, IMF'in başarılı bir programı bulunmadığını belirterek, şöyle konuştu:

"IMF'in övdüklerinden sonu hayırlı olan daha bir tane ülke yoktur. IMF'in programlarının olduğu ve başarılı olduğu bir ülke söyleyin. Bulgaristan diyeceğim, AB'ye geçtiğinden IMF'ten çıktı. IMF övüyormuş. IMF 2000 krizinden 1 hafta önce de övüyordu. Niye biz dünyanın en yüksek döviz rezervini tutan ülkelerinden biriyiz? Niye fazla döviz rezervi tutmanızı istiyorlar? Sıcak para çıkarken orda para hazır olsun diye. Ondan sonra cari açık finanse edildikçe sorun olmazmış. Finanse edilmezse ne olacak. Türkiye'nin sürüklendiği yeri görün. Dünyada ekonomisini belli bir düzeye getirebilen ülkelerin tamamı IMF ile ilişkilerini belli bir seviyeye getirerek yapmıştır. Bizim de yapmamız gereken budur. Süratle Stand By programından çıkarak kendi programımızı uygulamalıyız. Burada IMF düşmanlığı yapıyor değilim. Kendi hatamız. Biran önce Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu yapısal reformları gerçekleştirmek. İşte esas mesele bu. 'Alternatifimiz yok diyorsunuz', alternatifimiz bu. Kibir vatandaşın da Allah'ın da sevmediği bu alternatifi olmayan kimse yok. Bir tek Allah'ın alternatifi yok. Benim senin herkesin alternatifi var. Önemli olan Türkiye'nin alternatifi var mı yok mu? Siz Türkiye'nin alternatifi misiniz değil misiniz? Türkiye'de erken seçim bir yenilenme umuduyla yapılır."

"ATATÜRK'ÜN DEVRİMİNİ TAMAMLAYALIM"
Türkiye için etkili bir demokrasiye ihtiyaç olduğunun da altını çizen Mumcu, "Osmanlı'dan tevarüs ettiğimiz siyasal egemenlik hegemonya modeli yani siyasal toplumsal elitler hiyerarşisi Cumhuriyet'e karşı direnmektedir. Özellikle Atatürk'ün aramızdan ayrılmasından sonra derinleşen geri kalmışlık hikayemizin en temel ayrım hikayesi budur. Padişah, ordu, yüksek yargı ve YÖK bürokrasisi, mülkiye, yüksek devlet bürokratları, maliye devlete borç verenler, toprak mülkiyeti sahipleri, esnaf ve tebaa. 500 yıllık siyasal egemenlik sistematiğinde bu yapıda ne değişti. En alttakileri en tepeye çıkarmak yani egemenliğin kaynağı egemenliğin yegane sahibi olarak tebaayı vatandaş kılıp halk kılıp en üste çıkarmak. Yani şurada yazılı olan şey 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.' Ancak eski statükonun yerini değiştirmek istemeyenlerin çarıklı şalvarlı poturluların onların söz söylemesine izin vermeyenler sürekli bu sistemi yaralayan işetmeyen tuzaklar kurdular ve fili müdahaleler kadar götürdsn, hangi krizden bahsediyorsunuz? Vatandaş fakirleşirken süler. 'Demokrasi aşımız ekmeğimiz' diyorum, çünkü verimlilik olmadan zenginlik olmaz. Zenginliğin olmazsa olmaz şartı demokrasidir. Yerleşik düzen bekçiliğini yaparak kendinizi sorumluluktan kurtaramazsınız. Gerçek bir demokratik devrime ihtiyaç var. Atatürk'ün devrimini tamamlamaktır daha doğrusu hayata geçirilmesindeki engelleri ortadan kaldırmak. Yasamayla yürütmenin arasını açalım. Kendi içinden hükümet çıkaran parlamentolar hükümeti denetleyemiyorlar. Cumhurbaşkanı'nı eşinin kılığının kıyafetinin nasıl olacağından bu ülkeyi çıkaralım temsilde adalet tartışmalarından bunu kurtaralım. Devlet Başkanlığı seçimine gidelim. Devlet Başkanı hükümetini kursun etkili bir denetim getirelim. Etkili bir denetim getiremezse bu Meclis bundan sonra da içinden çıkardığı hükümetleri denetleyemeyecek. Bir enkaz edebiyatı ve geçmişin karalanmasından başka bir şey söyleyemeyecek" diye konuştu.

MALİYE BAKANI HAKKINDA GENSORU Mumcu, Türkiye-AB ilişkilerini değerlendirirken, "Türkiye AB'yi girmeyecek, AB Türkiye'yi içine alacak şekilde genişleyecektir. Sorun Türkiye'nin AB'ye girip girmemesi değil, AB'nin genişlemesi" ifadelerine yer verdi. Bu çerçevede Türkiye'nin bu dönemde değişmiş olan yeni dış politika dengelerini gözeterek gerekli adımları atması gerektiğini belirtti.

Mumcu, reformların tek başına yapılamayacağını bir bütün olarak değişimin ele alınması gerektiğini belirterek, özellikle kamu reformunda dikey uygulamadan yatay bir uygulamaya geçilmesi gerekliliğinin altını çizdi.

Aynı şekilde vergide reformun gerçekleşmeden yeni bir kaynak anlayışına ulaşılamayacağını ifade ederek, "Derhal tek oranlı bir Gelir Vergisi Sistemi"ne geçilmesi gerektiğini kaydetti.

KDV'nin kayıtdışını besleyen bir sistem haline dönüştüğünün altını çizen Mumcu, milyar dolarlara varan kaçakların oluştuğuna işaret etti. Mumcu, yaklaşık 1 saat süren konuşmasının son bölümünde, Mavi Akım ile ilgili Maliye Bakanı hakkında gensoru önergesi getireceklerine ve Bakan'dan "TBMM'ye yalan beyanda bulunmanın hesabını soracaklarını" ifade etti.

Mumcu, konuşmasında Başbakan'a yönelik, "Siz gizli yapılması gereken şeyleri açık yapıyorsunuz. İftar sofralarına giderken kameralarla gidiyorsunuz. Eğer siz eskiden yaptığınız gibi yoksul sofralarına gidiyor, devlet işlerini aşikar görüyor olsaydınız, bunları burada konuşmuyor olacaktık. Haram sofrası sizin de iştahınızı kabarttı. O sofraya oturdunuz. Birilerinin işaretini yaparak damarından girdik hesabını soracağız. Kimse ima korkaklığının arkası saklanmasın. Şimdi bağırarak çağırarak sesleri bastırıyorsunuz, ama vicdanınızın sesini bastıramayacaksınız" dedi.

Bu arada Erkan Mumcu'nun konuşmasının tamamlanmasıyla birlikte, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Genel Kurul'a girdi ve AK Partili Milletvekilleri'nin alkışlarıyla Bakanlar Kurulu sırasındaki yerine oturdu.

En Çok Aranan Haberler