Müzikle tedavinin binlerce yıllık geçmişi vardır. Pek çok eski çağ kültüründe hastalıkların tedavisinde müzikten yararlanılmıştır.
Büyücüler, ilkel topluluklarda bedene ve ruha giren hastalıkları iyileştirmek için tef çalıp şarkı söyler ve dans ederlerdi. Uygur Türklerinde şamanlar bir hastaya çağırıldıklarında davul ve kopuz çalmakla işe başlar ve sonuç alıncaya kadar da müziği ve dansı sürdürürlerdi.
M.Ö. 400’lü yıllarda Eflatun, şarkıları iyileştirici etkileri olan bir çare olarak kabul etmekte ve şarkı olmadan uygulanacak reçetelerin etkisiz kalacağını bildirmektedir. Hatta ünlü anatomi ve fizik bilgini Galien müziği akrep ve böcek sokmalarına karşı panzehir olarak kullanmıştır.
Müzik Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de tedavide kullanılmıştır. Şam’daki Nurettin Şifahanesi’ nde, hüzne karşı güzel sesli hanendeler ve usta sazendeler tarafından günde üç sefer fasıllar yapılmıştır. Sultan II. Beyazıt zamanında, başka ülkelerde akıl hastaları hapsedilir ya da zincire vurulurken, Tunca nehri kenarında yaptırılan Darülşifa’ da sinir hastaları müzikle tedavi edilmiş ve çok da iyi sonuçlar alınmıştır.
Günümüzde müzikle tedavi
Müzik günümüzde bir tedavi aracı olarak yeniden gündemdedir ve hatta bir çok umut kesilmiş hastada adeta mucizeler yaratmaktadır.
Müzik sayesinde pek çok felçli hasta yürümeye, konuşma yeteneğini kaybetmiş Alzheimer’ liler konuşmaya başlamıştır. Ameliyattan önce ve ameliyat sırasında müzik dinletilen hastaların %50’ sinin daha az narkoza ihtiyaç duydukları saptanmıştır. Mozart’ın müziklerinin epilepsi tedavisinde etkili olduğu ve epilepsi ataklarını azalttığı belirlenmiştir.
Müzik dinletilen hastalarda, ameliyat sonrası komplikasyonların azaldığı veya hiç görülmediği ve buna bağlı olarak hastanede yatma süresinin de önemli ölçüde kısaldığı da saptanmıştır. Ameliyathanelerde müzik kullanımı yalnızca hastaları etkilemediği, cerrahların da rahatlamasını sağladığı bilinmektedir. Müzik dinletildiğinde, ameliyat ekibinin nabız ve tansiyonları en beklenmedik durumlarda bile yükselmemektedir.
Müzik günümüzde, depresyon, panik atak, Parkinson, Alzheimer, epilepsi, stres, otizm, madde bağımlılığı… gibi pek çok psikiyatrik ve nörolojik hastalıkta, akut ve kronik her çeşit ağrıda (doğum ve kansere bağlı ağrılar…), beyin travmalarında ve bir çok organik rahatsızlığın tedavisinde başarı ile uygulanmaktadır.
MÜZİKLE ASTIM VE ALLERJİ TEDAVİSİ
Son yıllarda müziğin astım ve alerjik hastalıklar üzerine olan etkileri de incelenmektedir. Japonya’da Kimata tarafından yapınla bir araştırmada, egzemalı hastalarda Mozart dinletildikten sonra, alerjik deri testlerindeki reaksiyonların ve kanda allerjiyi gösteren IgE antikorlarının azaldığı saptanmıştır. Beethoven’ in dinletildiği hasta grubunda ise herhangi bir değişiklik belirlenmemiştir.
Müziğin astımlı hastalara etkisi de çeşitli araştırmalarla incelenmiştir. Bu araştırmalarda, müzik dinlemenin astım belirtilerini azalttığı ve hastaların kendilerini daha iyi hissettikleri ortaya konmuştur. 30 astımlı çocuk üzerinde yapılan bir başka araştırmada ise, klarnet ve obua gibi nefesli bir saz çalan astımlıların, müzik aleti çalmayanlara göre hastalıklarının ilerlemesinin durduğu ve solunum fonksiyonlarında daha fazla iyileşme gösterdikleri saptanmıştır.
TÜRK MÜZİĞİNİN ETKİLERİ
Türk müziğinde belirli makamların çeşitli hastalıklara iyi geldiği eskiden beri biliniyor. Mesela, spastik ve otistik hastalara rast, ateşli hastalıklara isfahan, karaciğer ve kalp iltihaplarına hüseyni, bel ağrısı ve hipertansiyona nihavent makamlarının iyi geldiği ileri sürülüyor.
Avusturya’ da Mieding Klinik’te her yıl yaklaşık 1000 hasta Türk musikisi de dahil müzikle şifa buluyorlar. Komadaki hastalara her gün 20-30 dakika müzik dinletilerek yapılan çalışmalarda, pek çok hastada hem klinik olarak düzelmeler ve hem de EEG’ de olumlu sonuçlar elde edildiği bildiriliyor.
SKYTÜRK’ TE MÜZİKLE TEDAVİ
Hafta içi her gün saat 24’de başlayan Psiko-Yorum programında çarşamba günleri Psikiyatr Dr. Adnan Çoban’ın kurmuş olduğu TÜTEM (Türk Tedavi Musikisi) grubunun etkinliklerini de izleyebilirsiniz. Ben de bu gruba zaman zaman udumla eşlik ediyorum.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi