Koronavirüs salgınında zirveyi geride bırakan birçok ülke, salgının yayılmasını önlemek için uygulanan kısıtlamaları gevşetmeye başlıyor.
Bu, salgın öncesi yaşantımıza döneceğimiz anlamına gelmese de, haftalardır devam eden kısıtlamalar ve izolasyondandan sonra hem genel olarak halk içinde hem de işletmeler açısından rahatlama sağlayacak.
Covid-19 farklı bölgeleri farklı etkiledi; kısıtlamalardan çıkış stratejileri de bu nedenle kentten kente değişebiliyor.
Ancak birçok ülkenin karşı karşıya olduğu ortak sorunlar var. Kısıtlamaların gevşetilmeye başlandığı şu günlerde bu sorunların can alıcı yönleri neler?
Bilim insanları, kıstılamaların erken gevşetilmesinin salgında ikinci dalgaya yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Birçok ülkede kısıtlamalar uygulandıktan iki-üç hafta sonra, ölüm ve yeni vaka sayılarında platoya ulaşıldığı, hızlı artış eğrisinin düzleştiği görülüyor.
Ancak Singapur ve Japonya örneklerinde olduğu gibi, kısıtlamaların gevşetilmesinin ardından yeni vakaların artışa geçtiği ikinci dalga ortaya çıkabiliyor.
Bu nedenle, birçok ülkenin kısıtlamalardan çıkış planları, ikinci dalganın önlenmesi hedefini temel alması gerekiyor.
İtalya, 7 hafta süren sokağa çıkma yasaklarının ardından bu hafta kısıtlamaları gevşetmeye başladı, ancak sadece restoran ve barlarda dışarıya servise izin veriliyor. Parklar açılmış olsa da sosyal mesafe kuralları uygulanmaya devam ediyor.
İtalya'nın koronavirüs danışma kurulnda yer alan Domenico Arcuri, "Aceleci karar almamalıyız. Virüs eskisi kadar güçlü olmasa da hala aramızda" demişti geçen hafta.
Asya ülkelerinde uygulanan yaygın test, Covid-19 hastalarının temas ettiği kişilerin takibe alınması başarılı sonuç verdiği için diğer ülkelerde de ikinci dalgayı önlemek amacıyla uygulamaya konuyor.
Kısıtlamaların gevşetilmesindeki en önemli etkenlerden biri, salgının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini giderme çabası oluyor.
Sadece küçük işletmeler değil dev şirketler de büyük kayıplara uğradı.
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Nisan ayı tahminlerine göre dünya ekonomisi 2020'de yüzde 3 küçülecek.
Salgın başlamadan önceki dönemde, dünya ekonomisinin yüzde 6 büyümesi bekleniyordu.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) dünya çapında 430 milyon işletmenin "faaliyetlerinde ciddi kesinti riski" nedeniyle 1,6 milyar işçinin geleceğinin belirsiz olduğunu söylüyor.
Hükümetler bu nedenle işçiler ve şirketler için destek paketleri açıklıyor.
Bu paketlerin büyüklüğü ülkeden ülkeye değişiyor. Dünyanın gelişmiş 20 ekonomisini içeren G-20 ülkelerine bakıldığında, Meksika'da paketin kapsamı gibi gayri safi yurt içi hasılanın sadece yüzde 0,7'si iken, Japonya'da bu oran yüzde 21'i buluyor.
Hükümetler ayrıca kısıtlamaların gevşetilmesi sonrasında ekonominin günlük işleyişine dair kuralları da belirliyor. Örneğin Almanya, kuaförlerden fabrikalara kadar farklı işletmelerin işleyiş kurallarını teker teker açıkladı. Bunların ne kadar işe yarayacağını tahmin etmek elbette zor.
IMF araştırmalarından sorumlu Gita Gopinath, küresel ekonominin en iyimser tahminle 9 trilyon dolar kayba uğradığını söylüyor.
Dünyadaki tüm işgücünün evden çalışması mümkün olmadığından, kısıtlamaların kaldırılması yönündeki baskılar artıyor.
Bangladeş'te bu konudaki lobi çalışmalarının etkili olduğu ve çıkış planlarının uygulamaya konduğu görülüyor.
Genel kısıtlamalar Mayıs ortasında kadar uzatılmış olsa da ülke ekonomisinde önemli bir yer tutan yüzlerce tekstil fabrikası Nisan ayı sonunda yeniden açıldı.
Ancak Avrupa ve Latin Amerika'dan sipariş iptalleri nedeniyle 4500 fabrikanın zor durumda olduğu, 2 milyonu aşkın tekstil işçisinin işlerini kaybedebileceği uyarısı yapılıyor.
Ayrıca dünya genelinde fabrikalarda sosyal mesafe kuralını uygulama veya işçilere koruyucu ekipman sağlamada sorunlar yaşancağına dair endişeler var.
Belçika'da bu kurallara uyulmasını sağlamak amacıyla, Anwerp limanında başlatılan deneme çalışmaları kapsamında, işçilere 2 metre mesafesini ihlal durumunda öterek uyarıda bulunan bileklikler takıldı.
Bir işçinin hastalanması halinde bileklikteki veriler kullanılarak diğer temasların da tespit edilmesi mümkün olacak.
ABD'de de benzer denemeler yapılıyor.
Ancak kısıtlamalar sadece fabrikaları ve hizmet sektörünü değil tarımı da etkiledi. Burada da hissedilen işçi açıkları tedarik zincirini olumsuz etkiliyor.
Hindistan'da çay üreticileri, özel üretim için kullanılan ilk hasadın toplanamadığını, ikinci hasadın da heba olabileceğini söylüyor. Dünya genelinde başka ürünlerde de benzer kayıplar yaşandı.
Ekonomisi tarıma dayanan ülkeler, daha fazla hasadın yok olmasını önleyecek tarzda kısıtlamaları gevşetme yolları ararken, tarım işçilerinin olağan dönemlerdeki gibi ülkeler arası akışının sağlanması isteniyor. Ancak bunun birden olmayacağı vurgulanıyor.
Okullar nasıl açılacak?
Birçok ülkenin salgına karşı aldığı önlemlerin başında okulların kapatılması geliyor. Nisan ayı sonunda, Birleşmiş Milletler üyesi 193 ülkenin 170'inde okullar kapalı durumdaydı.
1,3 milyar öğrencinin bundan etkilendiği tahmin ediliyor.
Bazı ülkelerde öğrencilerin ve öğretmenlerin güvenliğini sağlayacak önlemlerle okullar kademeli olarak yeniden açılmaya başlandı. Sınıftaki öğrenci sayısının azaltılması, belli sınıfların eğitime başlaması gibi adımlar atılıyor.
Çin'in Hanzhou kentindeki bir ilkokulda, öğrencilerin sosyal mesafe kuralına uymasını sağlayacak uyarılarda bulunan bir şapka takması gerekiyor.
Vietnam'da öğrencilerin ateşi ölçülürken, Norveç'te farklı sınıflar için farklı okula başlama ve çıkış saatleri belirlenmiş durumda.
Danimarka'da ise çocukların en fazla 6 kişilik gruplar halinde oynayabileceği kuralı getirildi.
Hastalığıon bulaşmasında çocukların da yetişkinler kadar etkili olduğunu gösteren araştırmaların ardından bazı bilim insanları okulların yeniden açılması konusunda kaygılarını dile getirdi.
Ancak eğitimciler, çocukların eğitimi ve ruh sağlığı için okul hayatının önemine dikkat çekiyor.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) direktörü Henrietta Fore, "Artan eşitsizlik, sağlık sorunları, şiddet, çocuk emeği sömürüsü ve çocuk evlilikleri, okul yaşamından mahrum olan çocuklar açısından uzun vadeli tehlikelerden sadece bazıları" diyor.
Nüfus yoğunluğu yüksek olan kentlerde yaşayanlar virüsün yayılması tehlikesine daha açıklar.
Bu nedenle kısıtlamalar gevşetilirken büyük kentlerde yaşamı düzenleyecek önlemler alınmaya çalışılıyor.
Birçok ülke, restoran, kafe, bar, tiyatro gibi çok sayıda insanı bir araya getiren mekanlarda kısıtlamaların gevşetilmesi konusundapek istekli değil.
Tayland'da müşteriler arasında güvenli mesafe kuralını uygulayamayacak restoranlarda maslar arasına koruyucu bariyerler konması yoluna gidildi. Başka ülkelerde de benzer yöntemlere başvuruluyor.
Toplu taşıma araçlarında da sosyal mesafe kuralının uygulanmasında sorunlar olacağı için bazı kentler farklı seçenekleri gündeme getiriyor.
Salgından ağır etkilenen İtalya'nın Milano kentinde, inşaat ve fabrika işçileri bu hafta işe geri dönerken yeni bisiklet yoları açıldı.
Milano belediyesi, işyerine bir km mesafede yaşayanların yürümesini veya bisiklet kullanmasını istiyor.
Bazı şehirlerde de kısıtlamalar sırasında motorlu araçların dolaşımını sınırlayan önlemlerin, yayalar ve bisiklet kullananlar lehine devam ettirilmesi söz konusu.
Buna en iyi örneklerden biri de Kolombiya'nın başkenti Bogota. Salgın öncesinde de 550 km'lik bisiklet yolu ile Latin Amerika'da en iyi konumda olan Bogota'da 45 km ek yapıldı.
Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo da Fransa'da kısıtlamaların 11 Mayıs'ta gevşetilmesiyle "yeniden araçların ve hava kirliliğinin işgaline izin vermeyeceklerini" söyledi.
Hidalgo ayrıca Paris'i "15 dakikalık kent" haline getirmeyi, herkesin ihtiyacı olan her şeye kendi mahallesinde ulaşmalarını sağlayacak bir kentleşme planladıklarını açıkladı.
Pandemi sonrası kent modeli olarak bu "hiperlokal" projelerin başka kentlerde de ilgi çektiği görülüyor.
Harvard Üniversitesi Tasarım Fakültesi öğretim üyesi ve halk sağlığı uzmanı Elvis Garcia, "Mega kentlerde belki de küçük çekirdek oluşumlar yaratmak gerekiyor" diyor.
Salgın dini faaliyetleri de etkiledi, birçok dinde kimi ibadetler ve belli tarihlerde gerçekleştirilen etkinlikler yapılamadı.
Hristiyanlar Paskalya'yı, Yahudiler ise Hamursuz Bayramını geleneksel bir şekilde kutlayamadı.
Güney Doğu Asya'da Budistlerin yeni yıl kutlamaları iptal edildi.
Temmuz ayında Mekke'de her yıl 2 milyona yakın kişinin katıldığı haccın da salgın nedeniyle askıya alınması söz konusu olabilir.
Bazı ülkeler ise dini faaliyetlerin mümkün olduğunca gerçekleşmesi yönünde adım atıyor.
İran'da salgından temizlendiği düşünülen şehirlerde camilerin üçte bir kadarının açılacağı duyuruldu.
Ancak Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani "Sosyal mesafe toplu ibadetten daha önemli" diye uyarıda bulundu.
Bazı dini gruplar ise etkili bir online ibadet gerçekleştirdi.
Uzmanlar, kısıtlamalar kalktıktan sonra hemen eskiye dönülmeyeceğini düşünüyor.
COVID-19 VE GERÇEKLER - Koronavirüs hakkında inanmamanız gereken hurafeler