PKK ve PJAK'lı tutuklu ve hükümlülerin PKK'nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan'a yönelik kaldırılması, anadilin kamusal alanda kullanılabilmesi talepleriyle 49 gün önce başlattıkları açlık grevlerinde cezaevinde yakınları bulunanların İmralı'dan ya da Adalet Bakanlığı'ndan bekledikleri mesajlar gelmedi.
Eylemcilerin, "Öcalan'ın çağrısı dışında hiçbir biçimde eylemi bitirmeyeceğiz" açıklamalarının ardından dikkatlerin çevrildiği İmralı'da, Abdullah Öcalan ile ailesi arasında bir görüşme gerçekleşmedi.
Öcalan'la aileden görüşen son kişi olan ve son olarak 21 Eylül'de bir görüşme yapan kardeşi Mehmet Öcalan, görüşme taleplerine savcılık ve Adalet Bakanlığı'ndan yanıt gelmediği iddiasını tekrarlarken, Adalet Bakanlığı'nın da "Bize talepte bulunulmadı" savunması sürüyor.
Tıkanan süreçten endişe duyan mahkum yakınları ise bakanlığın tek kişilik odalara aldığı eylemci mahkumlara kritik eşikte zorla müdahalede bulunmasından endişe ediyor.
Mahkum yakınları 2000'de bir çok mahkuma zorla müdahale sırasında fazla glikoz verilmesinin sakatlıklara neden olduğuna işaret ediyor.
Kurban Bayramı öncesinde dikkatler, cezaevindeki mahkumların eylemi bırakması yönünde İmralı'dan bir çağrı yapılabilmesi için Öcalan'la kardeşinin yapacağı olası görüşmeye çevrilmişti.
Mehmet Öcalan'ın, bayramda görüş hakkı tanınması nedeniyle İmralı'ya gidebileceği konuşuluyordu. Ancak bayram tatili geride kalmasına rağmen Mehmet Öcalan İmralı'ya gitmedi.
Mehmet Öcalan, "Olay şudur; Bize herhangi bir çağrı gelmemiştir. Bugüne kadar böyle oldu. Devlet isterse görüştürür. 15 aydır neden avukatlar gönderilmiyor adaya. Haklar çiğneniyor. Telefon hakkı zaten 13 yıldır yok. Bu konuda bizim eleştirilmemiz anlamsız" dedi.
Adalet Bakanlığı ise bayram öncesinde aileden Öcalan'la görüşme yapabilmek için herhangi bir talep gelmediği iddiasını sürdürüyor.
Bakanlık kaynakları, Öcalan'ın avukatları ya da bağımsız bir avukat grubuyla görüştürülmesi konusunda herhangi bir çalışma olup olmadığı konusunda ise net bilgi vermiyor.
Bakanlık yetkilileri ile Bursa Başsavcılığı, yakın zamanda görüşme olup olmayacağı konusunda "Ne evet diyebiliriz ne hayır" yanıtını veriyor.
Sürecin tıkanması, mahkum ailelerinde büyük endişe yarattı.
Tutuklu ve hükümlülerin taleplerinin karşılanarak eylemin bitirilmesi ihtimali uzak görüldüğünden, umutlarını Öcalan'dan gelecek "bırakın" çağrısına bağlayan aileler, bu süreçte, bakanlığın eylemcilere yönelik "zorla müdahale" kararı almasından endişe duyuyor.
2000'deki ölüm oruçlarında zorla müdahale edilerek, bazı cezaevlerinde bilinçsizce verilen glikozun sakatlıklara neden olması nedeniyle, aileler, Türk Tabipler Birliği'nin de sürece dahil edilmesini talep ediyor.
Adalet Bakanlığı, eylemdeki 900'ü aşkın mahkumdan yaklaşık 300'ünün kendi isteğiyle eylemi bıraktığını iddia ediyor. Ancak cezaevlerinden bu iddiaları doğrulayacak herhangi bir bilgi gelmedi.
Buna karşılık, BDP'liler, çocukların eylemi bırakması için kendilerinin aracı olduğunu savunuyor.