Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarına İmralı'dan gönderdiği mektupla katılan Abdullah Öcalan, kendi ifadesiyle, hükümetin ağır alma, tek taraflı yürütme ve uzatma tutumuna rağmen iki tarafın da barış arayışından belli bir kararlılıkla çıktığını söyledi.
Diyarbakır'daki kutlamalar sırasında mektubun Kürtçesini Pervin Buldan, Türkçesini de Sırrı Süreyya Önder okudu.
Halkı selamlayarak mektubuna başlayan Abdullah Öcalan, ''Yüreğinde barışa bir yer açan sesimize kulak veren herkesi, tüm Türkiye'yi bir olmaya çağırıyorum'' dedi.
Gencecik fidanları, canları, aşkları kül eden savaş ateşini geçtiğimiz yıl düzenlenen Nevruz kutlamalarında söndürerek barış için meşale yaktıklarını kaydeden PKK lideri, şöyle devam etti:
''Sevgili Türkiye halkı tarih bize göstermiştir ki kararlı bir barış sergilenmezse tarih yine bildiğini okur. Çok kayıplı dönüşümlerle cevaplarını üretirler. Önümüzdeki en yakıcı şekilde cevap bekleyen şey tekrarlanan darbelerle mi, demokrasilerle mi yola devam edeceğiz soru budur. Bütün ara yollar ve geçici biçimler artık miadını doldurmuştur.''
Öcalan, diyalog süreçlerinin önemli olduğunu ama bağlayıcılık içermediklerini, dolayısıyla kalıcı bir barış için yeterli güvence oluşturmadıklarını vurguladı, 'Gelinen noktada müzakere sistematiği için yasal bir çerçevenin kaçınılmaz olduğunun' altını çizdi.
Barış sürecini şu ana kadar bir diyalog süreci olarak yürütüldüğünü kaydeden Öcalan, her iki tarafın birbirlerinin iyi niyetini ve yeterliliğini test ettiğini söyledi ve ''Bu testten hükümetin ağır alma, tek taraflı yürütme ve uzatma tutumuna rağmen iki taraf da barış arayışından belli bir kararlılıkla çıkmıştır" dedi.
Öcalan, türlü biçimlere bürünen komlolarla başa çıkma sorumluluğu taşıdıklarını kaydederken, barışın başta Rojava olmak üzere tüm bölgede ancak demokratik anayasal çözümlerle pekişeceğini vurguladı.
Kadınlar ve gençlerin bu süreçteki rollerinin altını çizen PKK lideri, konuşmasının sonunda, bütün inançların, halkların, kültürlerin ve emeğin kendisini özgür hissedeceği 'en devrimci duygularıyla' selamlarını gönderdi ve 'kendini insanlığa karşı sorumlu sayan herkesi büyük barışın yapı taşı olmaya' çağırdı.