Bugünlerde yeni doğmuş bir bebekten ihtiyar dede ve ninelere kadar bir çok insanın öksürdüğünü duyabilirsiniz.
Öksürük mevsimine girdik.
Öksürük tek başına bir hastalık değildir, basit bir soğuk algınlığı ya da bir üst solunum yolları enfeksiyondan astım, kronik bronşit, zatürree, tüberküloz, akciğer kanserine kadar çok ciddi hastalıkların bir belirtisi olabilir, ama her öksüren kişinin mutlaka hasta olması da gerekmez.
Peki, öksürüğün hiç nasıl ortaya çıktığını, bir hastalık belirtisi olmaktan ve bizi rahatsız etmekten başka bir işe yarayıp yaramadığını hiç düşündünüz mü?
**SOLUNUM YOLLARININ KORUYUCU BİR REFLEKSİ
**
Öksürük, esasında akciğerleri mekanik, kimyasal ve termal etkenlere karşı koruyan karmaşık refleks bir olaydır ve bu yönüyle solunum sisteminin savunma mekanizmalarından biridir. Amacı, yabancı maddelerin havayollarına girmesini önlemek ve bunların ve havayollarındaki salgıların dışarı atılmalarını sağlamaktır.
Öksürük refleksi istemli olabileceği gibi bazen isteğimiz dışında da ortaya çıkabilir.
Öksürüğün ortaya çıkmasına neden olan duyarlı bölgelere öksürük reseptörleri denir. Bunların en çok bulundukları yerler gırtlak, ana nefes borusu ve büyük bronşlardır, ama burun, sinüsler, yutak, kulak zarı, dış kulak yolu, kalp zarı ve hatta midede bile öksürük reseptörleri bulunur.
Tüm sağlıklı insanlar, havayollarını tahriş edecek kirli, dumanlı veya soğuk hava solunduklarında ya da solunum yollarına yabancı olan bir madde kaçtığı zaman hemen öksürmeye başlarlar.
Meselâ, çok dumanlı bir ortamda öksürmeye başlarız. Bir şey yer veya içerken, solunum yollarımıza kaçan küçücük bir tanecik veya bir su damlacığı da herkesi öksürtür. Bunlar yararlı bir öksürüklerdir, bu sayede o havası kirli veya soğuk olan ortamdan uzaklaşmamız veya yabancı maddenin akciğerlerden atılması sağlanmış olur.
Zatürree, bronşit, astım… gibi hastalıklarda solunum yollarında biriken fazla miktardaki salgılar da öksürük refleksi sayesinde balgam şeklinde vücuttan uzaklaştırılır. Öksürük bu durumlarda çok faydalıdır; astımı ve bronşit olanların öksürüklerinin ilaçlarla kesilmesi doğru değildir.
Öksürük, çok nadir rastlanan bir durum olsa da, bozulan kalp ritminin tekrar eski düzenine dönmesini sağlayarak, hayat kurtarıcı bir özellik bile taşıyabilir.
**ÖKSÜRÜK NASIL OLUŞUR?
**
Beynimizde, solunum merkezi yakınlarında bir öksürük merkezi vardır. Öksürük reseptörlerinden sinirler aracılığıyla gelen uyarılar sayesinde bu merkez aktive olur ve bunun sonucunda da gene sinirler aracılığıyla öksürüğü oluşturacak yapılara gerekli uyarılar gönderilir.
Öksürüğün üç dönemi vardır.
Birinci dönemde derin bir nefes alınır.
İkinci dönemde gırtlak kapanır ve bu kapalı gırtlağa karşı solunum kasları kasılır. 200 milisaniye süren bu dönemde akciğer içindeki basınçlar hızla artar.
Üçüncü dönem, ise gırtlak birden açılarak akciğerler ve dış atmosfer arasındaki büyük basınç farkı nedeniyle sıkışmış olan hava şiddetle dışarı atılır. Bu hızlı akımlar sayesinde solunum yollarında biriken salgılar, yabancı maddeler…dışarı atılmış olur. Bu sırada havayollarındaki salgıların, bronş duvarlarının ve komşu dokuların titreşimi ile malum ‘öksürük sesi’ duyulur.
**PATOLOJİK ÖKSÜRÜK
**
Öksürük her zaman bir savunma refleksi değildir, bazen de patolojik bir refleks olarak da karşımıza çıkabilir. Meselâ, astım, tüberküloz veya kanser gibi önemli bir hastalığın belirtisi olabilir. Organizmaya ağır fonksiyonel ve yapısal zararlar verebilir. Solunum yoluyla bulaşan enfeksiyonların yayılmasını kolaylaştırır. Şiddetli öksürük hastayı yorgun ve bitkin düşürebilir.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi