HABER

Org. Özkök: "Terörizm küreselleşiyor"

ANKARA (İHA) - Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, bugün terörist örgütlerin dünyanın her yerinde terör saldırısı gerçekleştirme imkan ve kabiliyetine ulaştığına işaret ederek, bunun da terörizmin küreselleştiği anlamına geldiğini belirtti.

Türkiye tarafından NATO'ya önerilen üç mükemmeliyet merkezinden birisi olan Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi'nin (TMMM) 2 yıldır süren kuruluş çalışmalarının bitmesinin ardından, bugün gerçekleştirilen bir törenle açılışı gerçekleştirildi. Açılış törenine, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, NATO Askeri Komite Başkanı Orgeneral Ray Henault, NATO Plan Prensipler Başkanı John Colston, İç İşleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, kuvvet komutanları, TMMM Komutanı Albay Turgay Bakkal ile TMMM'de temsilcileri bulunan ABD, İngiltere, Romanya ve Bulgaristan'ın üst düzel askeri temsilcileri katıldı.

Türkiye, İngiltere, Bulgaristan ve Romanya'nın milli marşlarının çalınmasının ardından bir konuşma yapan Orgeneral Hilmi Özkök, bugün dünya güvenlik alanında paradigma değişimi yaşandığına işaret ederek, soğuk savaş paradigmasının yapı olarak asimetrik olan yeni risk ve tehditlere çözüm bulunmasında yetersiz kalmaya başladığını ifade etti. Bu yeni risk ve tehditlerin daima kestirilemez bir şekilde ortaya çıktığını ve bunların coğrafi veya etnik sınırlarının bulunmadığını kaydeden Orgeneral Özkök, oldukça dinamik ve esnek bir yapıya sahip bu risk ve tehditlerin, terörizm örneğinde olduğu gibi pek çok durumda küresel olmasa da ülke aşırı bağlantılara sahip bulunduğunu vurguladı.

Yeni koşulların, dünyanın güvenlik ve istikrarını olumsuz yönde etkilediğini kaydeden Orgeneral Özkök, özellikle risk ve tehditlerin, özellikleri ve çeşitlilikleri bakımından hızla yayıldığını ifade etti. Orgeneral Özkök, şöyle konuştu:

"Dahası, öncelikle uluslararası terörizmden kaynaklanan asimetrik tehditler bugünün teknolojisinden giderek artan bir şekilde faydalanmaktadır. Bu tehditler aynı zamanda uluslararası düzeyde de organize olmaktadırlar. Özellikle fakirlik, toplumsal karmaşa ve otorite boşluğu, terörizm ve kökten dinciliğin kolay serpildiği en elverişli ortamları teşkil etmektedirler. Bu kaotik ortamda güvenlik güçlerinin bugün mevcut olan risk ve tehditlerle etkin bir şekilde mücadele etmesi oldukça zordur.

Bundan başka toplumlarımız güvenlik güçlerinden daha iyi kalitede hizmet beklemektedir. Bu sebeple önleyici tedbir alınmasına yönelik düşünme ve buna göre hareket etme yeteneği ve güvenlik güçlerinin sürdürülebilir başarısı daha büyük bir önem kazanmıştır. Bu sebeplerden, bu güvenlik güçlerinin geleceğe önümüzdeki en az 15 yılı kapsayacak bir vizyonla bakması ve yeni risk ve tehditlerle etkin mücadele etmeyi sağlayacak yetenek ve düşünce sistemine sahip olması çok önemlidir."

Bu bağlamda terörle mücadelenin de uzun vadeli bir konu olduğuna dikkat çeken Orgeneral Özkök, özellikle toplumun teröre karşı direnişinin, başarının temel koşullarından biri olduğunu ifade etti. Verilen ağır kayıpların, toplumun direncinde ve homojenliğinde derin yaralara sebep olabildiğine işaret eden Orgeneral Özkök, bu yaraların kısa zamanda elde edilecek başarıların da önüne geçebileceği uyarısında bulundu. Orgeneral Özkök, halkla daha iyi bir diyalog kurarak, halkı yeni riskler ve tehditler konusunda etkin bir biçimde bilinçlendirerek, halkın desteğinin devamlılığını sağlamaları gerektiğini vurguladı.

Askeri düzeyde uluslararası işbirliğinin terörle mücadelede gerekli ancak yeterli olmadığını düşündüklerini belirten Orgeneral Özkök, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Teröre karşı ordunun esas rolü terörün yayılmasını engellemek, caydırmak ve terörün nedenlerini ortadan kaldıracak sivil teşebbüsler için zemin oluşturmaktır. Ülkelerin bugün terörle mücadelede karşılaştığı başlıca sorun doğru yolun ve güvenliğin üç katmanı olan ferdi, ulusal ve uluslararası seviyeler arasında uygun bir dengenin nasıl bulunacağıdır. Terörizm demokrasinin düşmanı olduğundan, demokrasiyi korumak ve geliştirmek amacıyla ulusal seviyede gerekli ve koruyucu tedbirleri almak önem arz etmektedir. Yine bu seviyede demokratik değerler ve halkın terörizme karşı daha katı tedbirler alınması yönündeki talebi arasındaki denge çok önemlidir. Uluslararası düzeyde ülkeler terörizmin ortak tanımı üzerinde mutabakata varmalıdırlar. Şayet herhangi bir sebepten ötürü bir ülkede terörist olarak adlandırılan bir kişi diğer ülkelerde farklı şekilde tanınıp kabul görüyorsa, o zaman bu mücadelenin başarılı olma şansı yoktur.

Terörü kendi amaçlarına ulaşmak için bir yöntem olarak kullanan kişi ya da gruplar terörist olarak adlandırılmalıdır. Şayet terörizmin ortak tanımı konusunda tam bir ortak fikir birliğine erişemezsek bu mücadelede galip gelemeyiz. Bugün terörist örgütler dünyanın her yerinde terör saldırısı gerçekleştirme imkan ve kabiliyetine ulaşmışlardır. Bu da terörizmin küreselleştiği anlamına gelmektedir. Bu perspektiften bakıldığında küresel barış ve güvenliğin ya her yerde olduğunu ya da hiçbir yerde olmadığını görürüz. Gerçekten de 11 Eylül dünya tarihinde bir dönüm noktasıdır.

Aslında terörizm 11 Eylül'den önce bile daima insanlık için bir tehditti. Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi yalnızca Türkiye'de 30 bin insan terörist saldırılar sebebiyle ölmüş veya yaralanmıştır ki bu sayı dünya tarihindeki en büyük rakamlardan biridir. Bugünlerde bile PKK yalnızca güvenlik güçlerine değil sivillere de zarar veren el yapımı patlayıcıları Türkiye'nin güneydoğusundaki dağlık bölgelere yerleştirmektedir. Biz uluslararası toplumu terörizmin kötülüklerine karşı birlikte hareket etmemiz gerektiği konusunda daima uyarmıştık. Ne yazık ki pek çok ülke bizim işbirliği çağrılarımıza kulak asmamıştı. Ancak bu saldırılar dünyada teröre karşı ortak bir tepki oluşturmuştur ve en güçlü ülkelerin bile kolayca terör hedefi olabileceğini göstermiştir. Bu saldırılardan sonra dünya, terörün ülkelerin gündemlerinde ilk sırada yer aldığı yeni bir çağa girmiştir. 11 Eylül saldırılarının ortaya çıkardığı bir diğer sonuç ise bazı ülkelerin ilk defa olarak teröre karşı ne kadar savunmasız olduklarını anlamaları olmuştur. Amerikan Hükümeti bu kanlı saldırılar konusunda çok detaylı bir araştırma hazırlamış ve bir rapor sunmuştur. Bu rapora göre, terör örgütleri büyük çaplı eylem planlama, organize etme ve değerlendirme yeteneklerini geliştirmişlerdir, yeni eleman toplama, fikirlerini aşılama ve yeni personel eğitme olanaklarını genişletmişlerdir, ileri muhabere ve istihbarat imkan ve kabiliyetlerine sahiptirler, kayda değer finans kaynaklarına sahiptirler, personelini uzak bölgelere gönderebilmektedirler. Belki de bu rapordan elde edilecek en önemli sonuç güvenlik güçlerinin hayal güçlerinin eksikliğidir.

Teknolojik üstünlüğün modern dünya ve insanlığın yararına olması gerekirken, yaratıcılık şu anda halen teröristlerin yararına gibi görünmektedir çünkü hayal güçlerini kısıtlayacak hiçbir değerleri yoktur. Teröristlerin kafalarındaki kötü planları gerçekleştirmelerinin binlerce yolunun olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle terörün bilimsel olarak ele alınması gerekmektedir. Bu bağlamda uluslararası platformdaki pozitif teşebbüs ve taahhütlerine paralel olarak Türkiye, terörü daha bilimsel bir yolla araştırmaya karar vermiş ve Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi (TMMM) oluşturmayı teklif etmiştir. Bu merkez aynı zamanda NATO'nun transformasyon çabalarına ve teröre karşı uluslararası savaşa da katkı sağlayacaktır. Ekim 2003'den bu yana personelim İttifakın yararına güçlü bir Mükemmeliyet Merkezi kurmak için sebatla çalışmaktadır. Merkezin vizyonu NATO'nun terörle mücadele alanındaki transformasyonu için kabul görmüş bir uzman haline gelmek ve uluslararası kabul edilmiş bir merkez haline gelmek üzere, ilgili ülkelerin aynı amaç doğrultusunda biraraya gelmelerini sağlayarak dünya barışı için ciddi bir tehdit oluşturan her türlü terör eyleminin elimine edilmesine katkı sağlamak. Türkiye'nin NATO'nun konseptine ve doktrin gelişimine katkılarının yanı sıra Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi tüm ülkelerin yararına olacak şekilde stratejik ve harekat düzeyinde eğitim ve öğretim sağlayacaktır. NATO tarafından onaylanmasının akabinde, SACT'a danışman olarak çalışacak ve terörle ilgili çalışmaları koordine edecek önemli bir merkez haline geleceğine inanıyorum.

Türkiye'nin bu projeyi gerçekleştirmek için önemli oranda insan ve finansal kaynak kullandığını söylemeliyim. Bu kapsamda Türkiye bu binalar ve iç-dış donanımları için 10 milyon Euro'dan fazla para tahsis etmiştir. Ayrıca Türkiye 75 kişilik destek birimine ek olarak merkezin personel tahsisinin yüzde 60'ını temin etmektedir. Aslında bu merkez 2004 yılı Haziran ayından beri çekirdek kadrosuyla faaliyettedir. Geçen yıl süresince, bu çekirdek kadro merkezin tam yapılanmasında sağlam bir temel teşkil etmiştir. Bu kadro Mart ayında Mükemmeliyet Merkezi'nin başlangıç kursunu düzenlemiş ve 2005 Mayıs ayında bir başka konferans daha tertip etmiştir. Türkiye, Terörle Mücadele-Mükemmeliyet Merkezi'nin müttefiklerimizin katılımı olmadan gerçekleştirilemeyeceğinin farkındadır. Merkezin önünde dalgalanan dört ülkenin bayrağı bu uluslararası işbirliğinin ilk göstergesidir. Bu nedenle, İngiltere, Bulgaristan ve Romanya'dan oluşan Sponsor Ülkelere Terörle Mücadele-Mükemmeliyet Merkezi'ne yaptıkları katkılardan ve Amerika Birleşik Devletleri'ne de merkezin kurulmasına göstermiş olduğu ilgiden dolayı en içten teşekkürlerimi sunuyorum ve bir kez daha diğer müttefiklerimizi de uluslararası dayanışma adına bu merkezde aktif olarak yer almaya davet ediyorum."

Daha sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, NATO Askeri Komite Başkanı Orgeneral Ray Henault, NATO Plan Prensipler Başkanı John Colston kurdele keserek merkezin açılışını gerçekleştirdi. Özkök, Henault ve Colston, merkezin hatıra defterini imzaladıktan sonra merkezde incelemelerde bulundu.

Törenin ardından basın mensuplarına bir açıklama yapan NATO Askeri Komite Başkanı Orgeneral Ray Henault ise, Türkiye'de bu merkezin kurulmuş olmasının, hem NATO'nun müttefik eğitimlerinde hem de bölge içinde işbirliğine katkıda bulunmak açısından Türkiye'nin lider konuma gelmesine işaret olarak değerlendirilebileceğini söyledi. NATO bünyesindeki bayrak sayısının artmasını ümit ettiklerini belirten Henault, "Çünkü bu sadece bölgedeki müttefik ülkeleri değil, terörizmle mücadele tüm ülkeleri ilgilendiren bir meseledir" dedi. Henault, bunun için Genelkurmay Başkanı Özkök, Milli Savunma Bakanlığı'nı NATO adına tebrik ettiğini söyledi. NATO'nun bir transformasyon süreci yaşadığını kaydeden Henault, bu sürecin ittifakın tüm tarafları ve diğer ülkelerin mevcut tehditlerin farkına varmaları bakımından da önemli olduğunu ifade etti. NATO'nun terörle mücadeledeki rolünü nasıl değerlendirdiği yönündeki bir soruyu cevaplandıran Henault, Türkiye'nin terörizmle ilgili çok büyük tecrübeler yaşamış bir ülke olduğunu kaydetti. Türkiye'nin bazen bu tecrübelerini günlük bazda yaşadığını da dile getiren Henault, bundan dolayı Türkiye'nin bu tecrübelerinin NATO'nun diğer müttefik ülkelerine de ışık tutacağının kaydetti. Henault, Türkiye'nin bu tecrübelerle Ankara'daki bu merkezden lider konumunda olarak mücadelesini sürdüreceğini söyledi. NATO'da terörizmin tanımında hala bir uzlaşma sağlanamamasının nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine ise Henault, terörizm tehdidini ulusların nasıl gördüğüne bağlı olarak farklı tanımlar getirilebildiğini söyledi. Bu terörizm tanımını farklılıkları ya da hangi ülkenin terörizmi nasıl yaşadığı ve nasıl tanımlarsa tanımlasın NATO olarak terörizmin her türünü lanetlediklerini söyledi.

En Çok Aranan Haberler