ANKARA/BERLIN (ANKA) – Sosyolog Pınar Selek, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, “Mısır Çarşısı Davası” ile ilgili kendisi hakkında verilen beraat kararını bozan Yargıtay 9. Ceza Dairesi kararına yapılan itirazı reddetmesini değerlendirdi. Selek, “Haberi aldığımda, yaşadığım, ailemin ve benim yaşadığımız olaylar gözümün önünde tek tek canlandı. Hepsi üstüme üstüme geldi sanki. Çok yorgun hissettim kendimi. Bir bilim kurgu filminin içine girmiş gibiyim. Hala inanamıyorum. Ve film hiç bitmiyor. 12 yıldır süren bir kabusu yaşıyorum. Ama adalet mücadelemiz sürecek. Ne yazık ki daha sürecek” diye konuştu.
Kamuoyunda “Mısır Çarşısı Davası” olarak bilinen İstanbul’da Mısır Çarşısı girişindeki bir büfede 1998 yılında meydana gelen patlama nedeniyle açılan ve 12 yıldır süren davada son kararı geçtiğimiz hafta Yargıtay Ceza Genel Kurulu vermişti. Kurul, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Pınar Selek hakkındaki 36 yıl ceza verilmesi yönündeki kararına ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan itirazı ret etmişti.
Kurulun verdiği kararı ve süreci ANKA’ya değerlendiren Selek, Aralık ayından beri PEN dünya yazarlar birliğinin burslusu olarak Berlin’de kitap çalışmalarını sürdüğünü belirtti ve “Ancak bir ayağım Strasbourg’da. Orada siyaset bilimi doktorası yapıyorum. Haberi alana kadar oldukça verimli zamanlar geçiriyordum. Haberi aldığımda, yaşadığım, ailemin ve benim yaşadığımız olaylar gözümün önünde tek tek canlandı. Hepsi üstüme üstüme geldi sanki. Çok yorgun hissettim kendimi. Bir bilim kurgu filminin içine girmiş gibiyim. Hala inanamıyorum. Kurtulmayı bekliyorum. Ama kurtulamıyorum. Ve film hiç bitmiyor. Bir kabus yaşıyorum. 12 yıldır süren bir kabusu yaşıyorum” şeklinde konuştu.
Selek, yaşanan olayın dışına çıkmaya çalıştığını da ifade etti ve yaşananları “peşini bırakmayan bir kabus” olarak yorumladı.
-“SANKİ KAFKA’NIN DAVA’SI GİBİ”-
Kendini, “anti militarist ve şiddet karşıtı” olarak tanımlayan Selek, şöyle konuştu:
“Ben, inandığım konuları savunma cesaretini hep taşıdım. Keşke yaptığım, söylediğim şeylerden dolayı yargılansam. Ama değil. Düşünsenize, bir katliam sanığıyım. Hatta neredeyse mahkumuyum bir katliamın. Benim gibi biri için bu konularda kendini savunmak zorunda kalmak... Büyük bir işkence. Üstelik biz, hukuka inanan bir aileyiz. Dedem iyi bir hukukçuydu. Babam da öyle. Şimdi kardeşim de onların patikasından ilerliyor. Ben, hep adalet için verilen hukuki mücadele içinde büyüdüm. Ama bu olay gerçekten çok farklı. Kafka’nın Dava’sı gibi. İşte o kitaptan yola çıkarak bir bilim kurgu filmi çekmişler, bizi de içine atmışlar. Gerçek değil sanki. Yorulduk hepimiz. Kendimizi asılsız suçlamalara karşı savunmaktan yorulduk.”
-“ADALET MÜCADELESİ NE YAZIK Kİ DAHA SÜRECEK”-
Kararın ardından yaşanacak hukuki mücadeleyi avukatlarına bıraktığını ifade eden Selek, şöyle devam etti:
“Onlar adalet için ellerinden geleni yapacaklardır. Ben kendi hayatıma devam edeceğim. Kitaplarımı bitireceğim, adalet, barış ve özgürlük için elimden geleni yapmaya, eskisi gibi, ayrımcılığa ve her türlü şiddete karşı mücadele etmeye devam edeceğim. 12 senedir Türkiye’de ve dünyada bana yapılan adaletsizliğe pek çok kişi ve kurum tepki gösterdi. Tanıklık metinleri yaptılar. Adalet mücadelesi sadece benimle ve ailemle sınırlı kalmadı. Şimdi ise herkes isyan halinde. Ama adalet mücadelemiz sürecek. Ne yazık ki daha sürecek.” (ANKA)