Klinik İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. İlhan Tezcan, topuk kanı taramasına immün yetmezliğinin de alınması gerektiğini belirterek, "Bu taramayla daha hastalık oluşmadan hastalığın tanımlanması, hastanın yaşama tutunmasında yüzde 100’e yaklaşan bir başarı oranı sağlayacaktır" dedi.
Klinik İmmünoloji Derneği’nin ev sahipliğinde düzenlenen ve Antalya’nın Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde devam eden "5. Klinik İmmünoloji Kongresi" kapsamında açıklamalarda bulunan Klinik İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. İlhan Tezcan, topuk kanı taramasına immün yetmezliğinin de konulması noktasında 10 yıldır çalışmalarının devam ettiğini bildirdi.
İmmün yetmezliğinin henüz ulusal programa alınmadığını dile getiren Prof.Dr. Tezcan, "TÜBİTAK projesi kapsamında halk sağlığı kurumu ve bu projenin ortakları arasında yapılan bir anlaşmayla topuk kanı 20 bin bebekte bu metodolojiyle inceleniyor. Buradan çıkacak sonuçlara göre yeniden sağlık otoritesiyle görüşeceğiz. Ama şu anda topuk kanından 4 tane hastalık bakılıyor, ağır kombin immün yetmezlikler ulusal program içinde bulunmuyor" diye konuştu.
"Topuk kanı taramasına PİY’inde alınması gerekir"
Prof. Dr. Tezcan her hastalıkta olduğu gibi immün yetmezlikte de erken tanı ve tedavinin önemli olduğunun altını çizerek, daha hastalık oluşmadan bu hastalığın tanımlanması, hastanın yaşama tutunmasında yüzde 100’e yaklaşan bir başarı oranı sağladığını belirtti.
İmmün yetmezliğin, topuk kanı uygulamasına alınarak, Ulusal Sağlık Bakanlığı programına alınmasını istediklerine vurgu yapan Prof. Dr. Tezcan, "Bunun yanında tanı tedavi mükemmeliyet merkezlerinin belirli bölgelerde kurulması bu hastalıkla mücadele konusunda bize önemli yararlar sağlayacaktır" dedi.
"Erken tanıda harcamalar da düşüyor"
Erken teşhisle hastalığın tedavisine harcanan kamu maliyetinin de düşük olduğuna değinen Prof. Dr. Tezcan,"Erken tanı yapıldığı zaman kamunun ödemeleri neredeyse yüzde 10’dan, 1’e düşüyor. Dolayısıyla kaynak, Primer İmmün Yetmezlik (PİY) tarama programına yönlendirilirse kamu maliyesi de önemli ölçüde tasarruf etmiş olacak" ifadelerini kaydetti.
Türkiye’de immün yetmezliğin görülme sıklığı açısından net bir rakam olmadığını ifade eden Prof. Dr. Tezcan, "Tahmini değerlendirmeler var. Bu hastalığın erken tanınabilmesini sağlayan yöntem, ülke genelinde yeni doğan tarama programına alınmasıdır. Erken tanı bu hastalar için hayat kurtarıcıdır. ABD ve diğer pek çok ülkede PİY yeni doğan taramasına dahil edilmiştir. Enfeksiyonlarla karşılaşmadan tanı alabilen hastalarda kök hücre nakliyle sağ kalım yüzde 90’lara kadar ulaşabiliyor ve hatta erken tanı sayesinde ilk 3 ayda tespit edilmiş hastalık, eğer hasta henüz bir enfeksiyon yaşamadıysa yüzde 100 başarı ile gerçekleştirilebiliyor. Toplumumuzda tarama testleri yapabilirsek daha kesin oranlara ulaşabiliriz. Akraba evliliğinin çok olması ülkemizde bu hastalığın seyrek olmadığını bize gösteriyor" diye konuştu.
Belirtiler
İmmün yetmezliğin belirtilerinden bahseden Prof. Dr. İlhan Tezcan, "Belirtilerin birinci sırasında enfeksiyonlar geliyor. Annelerden şu sözü duyuyoruz ’çocuğum hep hasta, sık sık hastalanıyor, ateşleniyor, zatürre, orta kulak enfeksiyonları geçiriyor, sinüzitler geçiriyor, ishal oluyor.’ Yani birincisi enfeksiyon. İkincisi vücutta hücrelere karşı otoreaktif hücreler oluşuyor bu hastalıkta. Romatizmal hastalıklar çeşitli kan hastalıkları görüyoruz. Üçüncüsü alerjilerin altında primer immün yetmezlikler görülebiliyor. Çeşitli kanserle ve lenflerin altında ayrıca, çeşitli inflamatuar hastalıklar altında bu hastalık olabiliyor. Dolayısıyla bu hastalık çeşitli kılıklarda karşımıza çıkabiliyor" dedi.
"Farkındalığı arttırdık"
30 yıldır şahsi, 5 yıldır ise dernek çatısı altında bu hastalığın erken tanısı ve bilinirliğinin arttırılması için çalıştıklarını dile getiren Prof. Dr. Tezcan, "Bu hastalıklar daha çok bilinmeye başlandı. Hastalıkla ilgilenen hekim arkadaşlarımızın ilgisi ve deneyimi arttı ve farkındalığın sahada da arttığını gözlemleyebiliyoruz" ifadelerine yer verdi.