RDW, kırmızı kan hücreleri arasındaki boyut farklılıklarının değeridir. Ayrıca eritrosit dağılım genişliği olarak da adlandırılır. Sağlıklı bir vücutta bulunan alyuvarların boyutları birbirlerine oldukça yakındır. Boyutlar arasındaki farkın büyük olması ise anormal bir durum olarak kabul edilir. RWD değerlerinin elde edilebilmesi için tam kan testi yapılması gerekir ve normal değerden düşük veya yüksek sonuçlar sağlık açısından tehlikeli bir durumunun varlığına işaret eder. RDW değeri normal seviyeden yüksek çıkan bir kişinin alyuvarlarının arasında bulunan boyut farkı fazladır. Aynı durum RDW düşüklüğü için de geçerlidir. Aralarında bulunan fark ister az ister fazla olsun, alyuvarlar arası boyut farkı sağlık açısından tehlike içermektedir.
Tam kan sayımı yapılmasıyla RDW oranlarına ulaşılır ve bu sayede alyuvarların büyüklükleri arasındaki fark saptanır. Alyuvarlar kemik iliğinde üretilir. Bu yüzden vücut için oldukça hayati öneme sahiptir. Sağlıklı bir kişinin kanındaki alyuvar hücrelerinin boyutları arasındaki fark yok denecek kadar azdır. Alyuvarların arasında önemli derecede boyut farklılığının olması bir hastalığın habercisidir. Demir eksikliği, anemi, B12 eksikliği ve karaciğer rahatsızlıkları RDW testiyle teşhis edilir. Sağlıklı bir insanda olması gereken RDW değeri %11,5-%14,5 arasındadır.
Tam kan sayımı sonucu tek başına RDW yüksekliği gözlenmesi kandaki kırmızı kan hücrelerinin boyutlarının birbirinden oldukça farklı olduğunu anlamak için yeterlidir. Yapılan tam kan sayımına göre RDW aralığının %14,5’ten büyük olması halinde RDW yüksekliği tanısı koyulur. %14,5’ten yüksek bir değer alyuvarların boyutlarında kritik farklılıklar olduğunu ortaya koyar. Bu durum ise kanser dahil olmak üzere pek çok hastalığın habercisidir.
Temel olarak RDW yüksekliği nedenleri kansızlıkla ilişkilidir. Buna bağlı olarak RDW yüksekliğinin sahip olduğu belirtiler şu şekildedir:
Kemik iliği hastalıkları, B12 ile folat eksikliği, hemolitik anemi, karaciğer rahatsızlıkları, folik asit yoksunluğu ve miyelodisplastik sendrom RDW yüksekliği belirtileri arasında sayılır. Zaman içerisinde lösemiye dönüşen kemik iliği hastalıklarına yakalanıldığında RDW değerinin oldukça yüksek olduğu gözlenir. Ayrıca kemoterapi gören hastaların da kan sayımında RDW değeri yüksek çıkmaktadır.
Hamilelikte RDW yüksekliği özellikle doğuma yaklaşılan son aylarda görülür. Hamilelik sürecinde kemik iliğinde yoğun aktivasyon yaşanmasına bağlı olarak RDW seviyesi yükselir.
Tam kan sayımı sonucunda RDW değeri %10,2’den azsa RDW düşüklüğü mevcuttur. RDW seviyesinin yüksekliğinde olduğu gibi düşüklüğünde de yaygın neden anemidir. Kırmızı kan hücrelerinin yetersiz olduğu durumlarda makrositer anemi meydana gelir ve de bu durum RDW düşüklüğü olarak kendisini kan tahlilinde gösterir. Makrositer anemiye bağlı olarak kırmızı kan hücrelerinin boyutu oldukça büyüktür.
RDW düşüklüğünün altında yatan bir diğer neden de mikrositer anemi olarak adlandırılan kırmızı kan hücrelerinin ormalden aşırı küçük boyutta olması durumudur.
RDW seviyesinin düşük olmasına yol açan diğer unsurlar ise şu şekilde olabilir:
RDW düşüklüğü yaşayan kişilerde nefes darlığı, yorgunluk, bitkinlik, ten renginde solukluk, ishal, kalp çarpıntısı, iştahsızlık ve mide bulantısı görülen belirtiler arasındadır.
RDW ve genel olarak kan hastalıklarının tedavisi uzun süreli bir yolculuktur. Tedavinin sabırla ve istikrarlı bir şekilde devam ettirilmesi oldukça önemlidir.