Mide yemek borusunda sfinkter vardır. Sfinktere halk arasında kapak denir. O kapak denilen kısım daha lastikli ve basınçlıdır. Özel kas ve sinirler bulunmaktadır. Bu kas ve sinirlerde gevşeklik olur. Sfinkter 2 santimetreden daha yukarı kaçıyorsa bazen bu fıtık olur. 2 santimetreden az ise gevşek olur. Mide içeriği yukarıya kaçarsa, oluşan şikayetlerin hepsine birden reflü denir. Reflü birçok hastalıkla karışabilir. Karşımıza 400 değişik şikayetle bile çıkabilir.
Yemek borusuyla mide bileşkesinin, özel kas ve sinirlerden oluşan kıskacındaki gevşeklik bunun nedenlerinden biri olabilir. Diyafram ya da bir takım kas ve sinirlerden oluşan demetlerin gevşekliği, anatomik olabilir, genetik olabilir, karın içi basıncı arttıran kabızlık olabilir, bir takım salon sporları yapan hastalarda da daha fazla görülebilir.
Reflü, yeme içme ve yaşam alışkanlıklarıyla da çok alakalıdır. Mide boşalımını güçleştiren durumlardan; yüksek yağlı ve yüksek karbonhidratlı beslenme, diyetteki bozukluklar, yemeğin hemen üzerine yapılan spor hareketleri, tek başına sigara içimi, alkol, bitter çikolata, kötü yağlı bir poğaça gibi bazı duyarlılıklar reflüye sebep olabilir.
Diyabet hastalığında, yemek borusu mide kıskacının hareketlerini etkileyen bir takım romatolojik hastalıklarda, bağ dokusunu tutan hastalıklarda, bir takım damar hastalıklarında da görülebilir.
Reflü belirtileri bilindik yanma, ekşime, kaynama, acı su gelmesi gibi şikayetlerle ortaya çıkabilir. Fakat reflüde, ağrı, spazm, baskı, sıkışmayla kendini gösterebilir, kalp odaklarına giden ortak sinirler uyarılabilir, ağrı göğse ve sol kola yayılabilir. Ağrılar sırta vurabilir, sırt ve boyun ağrıları yapabilir. Ama reflünün yaptığı en önemli sorunlardan bir tanesi kulak burun boğaz şikayetlerine yol açabilir.
Boğazda yanma, batma, takılma, yutma güçlüğü, sertlik, seste çatallanma gibi birçok şikayete neden olabilir. Bütün bu şikayetler varsa, bunlar biraz tekrarlamaya başladıysa, ilgili doktora mutlaka gitmeliyiz.
Uzun süreli faranjit, boğazda sertlik, baskı, ağrı, takılma hissi, balgam, yutkunma hissi, sinüzit atakları, ses tonunda değişme, çatallı konuşma gibi bir sürü şikayetler olabilir.
Boğazınızda bu tip reflü belirtileri olduğunda kulak burun boğaz uzmanına gidilmelidir, çünkü gerçekten aynı zamanda gizli bir astım veya alerji olabilir. Reflü de bunu tetikleyebilir. Ancak hangisinin yüzdesi ne kadar bu önemlidir. Reflü dominantsa onun tedavisine ağırlık verilmelidir.
Reflünün teşhisinde tavsiyem, doktora gitmeden önce birkaç haftalık şikayetlerinizi çok iyi not almanızdır. Karnınızdaki hangi bölgenin ağrıdığı, yanma ve ekşimenin neden olduğunu kendinizi dinleyerek bulmanız gerekmektedir.
Reflü belirtileri ve tedavi için atılacak adımlar kişiye özeldir. Kişi 45 yaşın üzerindeyse, kilo kaybı, yutma güçlüğü, ağrı, gece bulguları, ateş gibi alarm bulguları varsa, mutlaka endoskopi ve ileri görüntüleme yöntemleri kullanılmalıdır. Hasta gençse, şikayetleri birkaç haftalık ise, gerektiğinde ilaç tarzında hastaya bir takım önerilerde bulunabiliriz. Ancak teşhis etmede en önemli şey hastanın bize anlattıklarıdır.
Endoskopi, yaklaşık 10'da 8 hastada negatiftir. Reflüye bağlı yaralar yoktur. Biz buna endoskopi negatif reflü hastalığı adı veriyoruz. Herhangi bir erozyon, yara, kızarıklık, ülser gibi bir durum yoktur.
Şikayetler 6 ay sürüyorsa, şiddetliyse, sık tekrarlanıyorsa, kulak burun boğaz tipiyle karıştırılabiliyorsa, daha ileri reflü için teşhis etme yöntemlerimiz vardır. Bunların arasında endoskopiyi geçtikten sonra ultrason, kan tahlilleri, yemek borusu ve midenin boşalma sintigrafisi, manometre, ilaçlı film gibi yöntemler kullanılabilir. En önemlisi de ne zaman olduğudur. Yemek yerken mi, yatarken mi, gündüz mü, gece mi şikayetler eşlik ediyor diye ph metre analiz yöntemleri vardır.
Reflü hastalığı, 400 farklı şekilde bulgu verebilir. Midede dispepsi ya da hazımsızlık, gastrit ya da ülser alevlenmeleri, ağrı olduğunda diyafram, karaciğer, safra, safra yolu hastalıkları, pankreas hastalıkları, dalak kimi zaman bağırsak hastalıkları, yukarıya doğru çıktığında kas iskelet sistemi hastalıkları, kalp hastalıkları, boğazda faranjit, laranjit, sinüzit ve orta kulak ltihabına kadar ataklarla ikincil enfeksiyonlar yapabilir. Astım zannedilebilir veya gerçekten var olan solunum yolu hastalıklarında soluk borusuna kaçarak alevlenmelere ve enfeksiyonlara daha sık yol açabilir.
Bütün bu tablolarda migren atakları dahil olabileceğine dair bulgular vardır. Bu yüzden hastanın kendisini çok iyi ifade etmesi, aynı zamanda doktorun hastayı çok iyi dinlemesi, gerektiğinde kulak burun boğaz, göğüs hastalıkları, diş hekimleri uzmanlarıyla ortak çalışılması gerekmektedir.
Reflüde beslenme neredeyse her şey anlamına gelmektedir. Eğer siz midenizi geç boşaltıyorsanız, midenizde zor sindirim oluyorsa, midenizin asit dengesini bozuyorsanız, yemek borusu mide kıskacını gevşek bırakıyorsanız, daha fazla mide içeriği yukarıya kaçacaktır. Yüksek yağlı gıdalar, salçalar, soğan ve sarımsakların iyi pişmemesi, çiğ soğan, kötü yağlar, yüksek karbonhidratlı gıdalar, sütlü, ağır ya da hamur işi tatlılar, şerbetli tatlılar yanmanın önemli etkenlerinden olmaktadır. Yaz meyveleri çiğ alınır. Hem çiğ alındıklarından hem de asit ve karbonhidrat içerdiklerinden, gevşeme ve geç boşalma, hazımda gecikme dolayısıyla da reflü şikayetlerinin artmasına yol açacaktır. Dengeli ve ufak porsiyonlarda beslenmek gerekir. Yarım kilonun üzerinde mangalda pişmiş ağır yağlı kızartmalı bir et yediğinizde, bu da reflünüzü arttıracaktır.
Beslenmede önemli olan her zaman miktar kadar içerik ve nasıl yapıldığıdır. Kötü bir donmuş yağ ile yapılan bir et parçasından iki ısırık ya da kuru pastane ürünlerinde gün boyu süren reflü yapabilir. Portakal suyu çok sağlıklıdır fakat reflü yapabilir. Bunu yemekle birlikte az miktarda almak daha faydalıdır. Elma suyu içileceğine, elmayı ara öğün olarak tüketmek daha faydalı olacaktır. Yemeğin hemen üzerine bira, şarap veya derecesi yüksek alkol ürünlerinde de şikayetler artabilir.
Beslenme alışkanlıklarının yanında pişirme şekli de önemlidir. Düdüklü tencerelerin buhar modu kullanılmalıdır. Kızartma, mangal gibi pişirme şekillerinden kaçınmalıyız. Kullanacağımız faydalı bitkilerin bazılarını pişirmeden sonra son 10 dakikada tercih etmeliyiz. Böylelikle etkili maddeler kaybolmaz. Soslara çok dikkat etmeliyiz. Salata sağlıklıdır, dehşet reflü yapabilir. Çiğ yemek geç boşalma yapabilir. Dolayısıyla açık ya da koyu yeşilin hangisinin bize iyi geldiğini belirlemeli, miktarlarını küçülterek ve sıklaştırarak yemeği deneyebiliriz. Baharatların metabolizma hızlandırıcı faydasından tutun birçok faydası vardır. Ancak aç ve çiğ yediğimizde bunlar da reflü yapacaktır. Tek başında midede hazmı zorlaştıracaktır.
Reflüde beslenmenin önemi olduğu kadar yaşam tarzının da büyük önemi vardır. Yaşam tarzı derken yeme alışkanlığından bahsederiz. Birçok insan kahvaltı etmeden evden çıkıyor, midesi öğle yemeğine kadar boş kalıyor. Ara atıştırmalara bakıldığında işlenmiş bisküvilerden tutun hazır gıdalar, kuru pastalar yeniyor. Halbuki birçok iş yerinde artık buzdolabımız bile vardır. Dolayısıyla probiyotik yoğurt oraya konabilir. Mutlaka ceviz, badem, fındık bulundurun. Mürdüm eriği, kuru kayısı, hurma olabilir. Yağsız bir beyaz peynir, tek parça bir havuç, yanına alınacak biberle ara öğünleri tamamlayabilirsiniz. Yulaf ezmesini probiyotik yoğurtlarla kullanabilirsiniz.
Yaşam tarzında 3 ara ve 3 ana öğün olmalıdır. Yoğunluktan dolayı bunu yapamayacağınız düşünebilirsiniz. Dolayısıyla 3 ana öğünü tutturmaya çalışın ama öğünü geciktirmeyin. Ara atıştırmalar da mutlaka olmalıdır.
Yemek üzerine yürüme alışkanlığı hazmı kolaylaştıracaktır. Ana öğünlerden sonra 15 - 20 dakika yürüyüşler yapabiliriz. Bu bizi çok rahatlatacaktır, sindirime hareket kazandıracaktır. Yemeklerin hemen üzerine ağır sporlar yapmamak gerekir.
Spor artık günlük yaşamın bir parçası olmalıdır. Reflü spor yapmaya hiç engel değildir. Ancak yemeğin hemen üzerine yapılan bir spor, karın içi basıncını arttıran durumlarda reflünün daha fazla olacağını unutmayın. Spor ve yemek arasında mutlaka 1,5 - 2 saat olmalıdır. Spordan sonra gelen öğünde daha hafif beslenmek gereklidir.
Spor yapmaya yakın zamanlarda asitli ve gazlı bir takım içecekler tüketilebilir. Bunlar ciddi anlamda sfinkterde gevşeme ve kısa asit atakları yapacaktır. Dolaysıyla en iyi tercih sudur. Ya da hoşaf içilebilir.
Sporun hemen öncesinde ya da sonrasında kullanılan alkollü içecekler de reflüye etki eder. Aşırı sıcak ve soğuk su içmekten de uzak durulmalıdır, aşırı soğuk spazm yapabilir.
Reflü tedavisindeki en büyük etken sizsiniz. Çünkü reflünün yeme, içme, yaşam ve beslenme alışkanlıklarında çok büyük yeri vardır. Dolayısıyla reflüde birinci adım sizin bunlara dikkat etmenizdir. Reflü tedavisinde amacımız merdivenleri inmektir. Reflü teşhisini koyduktan sonra önce hücum tedavisi ondan sonra da devam tedavisi yapılır. Sonra aralıklı tedavi, sonra da isteğe bağlı aralıklı tedavi yapılır.
Vücut kitle indeksinizde yüzde 10 azalma, reflüde yüzde 20 rahatlama anlamına gelir. Reflüyle yaşam tarzı değişecektir.
Standart bir tedavide asit baskılaması yapan çok güçlü ilaçlar vardır. Ayrıca orayı sıvı olarak da örtüp kaplayan çok güçlü ilaçlarımız vardır. Dolayısıyla bunlarla 4-8 haftalık bir tedavi, reflüde daha ilk günlerde çok aşırı rahatlamaya yeterlidir.
Rahatlama sağlandıktan sonra, hastanın yaşam biçimine göre aralıklı kürler verebiliriz. Bunlardan da kurtulunduğunda, yemekten dolayı oluşan reflüde isteğe bağlı tedavi devreye girer.
Sürekli asitle tahriş olan yemek borusunun alt ucunda ciddi yaralar, bu yaralardan kanamalar, mide fıtığına sahip olma, yutkunma güçlüğü oluşabilir. Enfeksiyonlara ve yırtılmalara rastlanabilir. Çünkü reflünün aşırı tahrişiyle beraber öğürme ve geğirme gibi şikayetler de artıyor. Ama en çok korktuğumuz kansere dönüşme özelliği olan bir hastalıktır. Reflü yıllar boyu yemek borusunun alt ucunda mide mukozasına benzer bir hücre değişikliği yapıyor. Yıllara varan süreçte kanser riski vardır. Fakat bunun olasılığının çok düşük olduğu, şikayetlerin azaltılmasıyla risklerin azaltılması mümkündür.
Sizin reflü şikayetlerinize göre, gerekirse sizi 6 aydan 3 yıla kadar varan aralıklarla izliyoruz. Endoskopiyle biyopsileri alıp her bulguyu erkenden yakalayabiliyoruz. Hücre değişikliği yıllara varan bir süreçte kansere gitmektedir.
Reflü rahatlıkla astım hastalığınızın artmasına, kulak burun boğaz yollarında her türlü şikayetlerinizin artmasına yol açacaktır. Kontrolsüz reflüde faranjit atakları, laranjit hastalıkları, ses tellerinde nodül ve bozukluklar, migrenin tetiklenmesi, kas ve sinir hastalıkları gibi birçok hastalığa sebep olacaktır.
Reflüde bireyin yaşam ve beslenme alışkanlıkları değiştirilir. Kişiye özel reflü planı yapılır. Buradaki en önemli plan da minimum ilaç, maksimum keyiftir. Buna varmak için yaşam tarzındaki değişiklikler ve bitkiler kullanılır. Mide dostu besin demek, asidi ortadan kaldıran, ülserle mücadele edip asit fazlalığının yukarıya kaçmasını engelleyen, mide kaplayıcı örtüyü güçlendiren besinlerdir. Kereviz, ananas, yaban mersini, enginar mutlaka tüketilmelidir. Bunların yanında haşlama modlarının tercih edilmesi gerekir. Patatesi haşlamalı ya da fırında yapmalısınız. Sindirime her türlü yararlı olan kişniş, kekik, anason, ada çayı, ıhlamur, rezene, zencefil, kakule çayları içilmelidir.
Mideye çok iyi gelen kudret narı bitkisi kullanılabilir. Doğru zamanda alınmışı, saf zeytinyağda bekletilmiş kudret narı bitkisi tüketilmelidir. Herkesin balına güvenmemek gerekir, dolayısıyla güvendiğiniz bir balı alıp siz balı kudret narıyla karıştırın. Sarı kantaronun çayı alınıp içilmelidir. Ebegümecinin çayı mutlaka içilmelidir.
Reflüde alkol alabilirsiniz. Aç karnına içtiğiniz çay ve kahve rahatsızlık verebilir. Yüksek dereceli alkoller direkt temasla birlikte mukozada hasar yapabilirler. Dolayısıyla reflü şikayeti ve yara varsa bunu mikroskobik düzeyde arttırabilirler. Mayalı içkiler sfinkteri gevşetebilirler. Ama şarap gibi daha düşük dereceli alkoller içilebilir. Fakat bu da üzümüne göre değişebilir. Siz daha sağlıklı bir yörenin üzümünden yapılan şarabı tercih etmelisiniz. Beyaz şarapta ise markayı bilmelisiniz.
Değişik markalar alınmalı, aç veya tok karnına nasıl etki gösterdikleri test edilmelidir. Reflüyle beraber alkol alınabilir ama bunu kendinize uygun ve doğru bir şekilde yapmalısınız.
Endoskopide reflü hastalığı teşhisinde yetersiz kalınabildiği, 10'da 8 hastada reflüye ait hiçbir yara olmadığını hatta kıskacında bile gevşeklik olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla gerçekten reflü şüphesinde olduğumuz hastalarda, detaylı veriye ihtiyacımız olduğu durumlarda ph metre denen testi yaparız. Ph metre aleti, burundan incecik bükülebilir ince ve boğaza sadece hafif bir takılma hissi yaratacak bir alettir ve yemek borusuna yerleştirilir. Bu alet 24 saat sizde kalır.
24 saat boyuna sizlere düğmelerle oynamalar yaptırırız. Yediğinizde, içtiğinizde, uzandığınızda tuşlara basarsınız. Böylelikle gece, gündüz, yatarken, spor yaparken reflünün ne durumda olduğu belirlenir, hastaya verilen bilgi kağıdını hasta doldurur ve hepsi karşımıza gelir. Bu sayede bireyin günlük ritminde neyle asidin arttığı ölçülür.
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.