Hediye Levent
Kamışlı
Roj mülteci kampında insanların yüzlerine sinmiş huzursuzluk ve keder hissedilebilecek kadar yoğun.
Çadırların arasında dolaşırken aklımdan "bir insan hele de her şeyini, belki de ailesinden birilerini geride bırakmış biri, böyle bir yerde 24 saati nasıl geçirir" sorusu geçiyor.
Roj kampı Kamışlı'ya yaklaşık 2 saat mesafede ve Cizre'ye komşu.
Kampa giden yolun bir kısmı toprak. Açık araziye kurulmuş kampta Irak'ın Musul kentine bağlı Zummar bölgesinden ve Haseke başta olmak üzere Suriye'nin çeşitli kentlerinden yaklaşık 1300 kişi barınıyor.
Kampa ulaştığımızda 40 derecenin üstündeki hava sıcaklığı kendini iyice hissettirir hale geliyor. Yan yana çadırların dizili olduğu kampta birkaç su deposu var.
Bazı çadırlar neredeyse bomboş. Toprak zemin üzerine atılmış birkaç sünger yatak ve bir kenara istiflenmiş tabak-tencereden başka eşya yok.
Boş çadırlarda kalanlar yaşadıkları yerden yanlarına bir şey alamadan kaçmak zorunda kalmışlar.
Çadırlardan birkaçında çocuklar su dolu leğenlerin içinde serinlemeye çalışıyor.
Suyun rengi neredeyse kahverengi, ancak çocuk her yerde çocuk, bir leğen suyu serinlemekten çok oyuna çevirmişler.
Bazı çadırlarda yerde örtüler, mutfak eşyası, nadiren vantilatör görülebiliyor.
Bu çadırlarda kalanların çatışmaların, saldırıların yaşadıkları yerlere yaklaşması ile birlikte yanlarına biraz eşya alarak kaçanlar olduğu söyleniyor.
Birkaçı ise en az bir yıldır mülteci ve Roj kampından önce başka kamplarda da kalmış ve etraftan biraz eşya edinmiş.
Hava sıcaklığı yetişkinler için bile dayanılacak gibi değil.
Zaten kampta herkes söze hikâyesini, yaşadığını anlatmak yerine "uluslararası yardım kuruluşlarından yardım istiyoruz" çağrısı ile başlıyor.
Aşırı sıcaklar nedeniyle ölümGeçtiğimiz haftalarda kampta bir bebeğin aşırı sıcaklardan dolayı öldüğünü anlatıyorlar.
Bebeklerin ve çocukların sıcağa dayanamadığından, vantilatörlerin yeterli olmadığından şikâyet ediyorlar ve klima istiyorlar.
Suriye-İsrail sınırındaki Golan'daki evini terk etmek zorunda kalan Jozef, çocuklar için süt, kendileri için psikolojik desteğe ihtiyaçları olduğunu anlatıyor uzun uzun.
Kampta doktor, ambulans ve ilaç olmaması da sıkıntılardan bir diğeri… Jozef bebeğinin kalbinde delik olduğunu söylüyor.
Toprak zemin üstüne naylon bir sergi yayılmış ve içinde birkaç süngerden başka bir şey olmayan bir başka çadırda koluna serum bağlanmış bir çocuk uyuyor.
Çocuğun sürekli tedavi görmesi gerektiğini söylüyor annesi.
IŞİD'in Musul-Zummar'a saldırması ile birlikte yaşadıkları yerden kaçtıklarını, ailenin yarısının Irak'ta kaldığını anlatıyorlar.
Kamp Suriye'nin kuzeyinde fiili olarak ilan edilen Demokratik Özerk Yönetim içinde ve Cezire Kantonu'na bağlı.
Sağlık hizmeti talebiKampa günlük yiyecek yardımı yapılıyor ancak kamp çalışanları 1300 kişinin barındığı kampa klima ve ambulans alınması, sürekli sağlık hizmeti ve sıcak yemek gibi hizmetler için uluslararası yardım kuruluşlarına başvurduklarını söylüyorlar.
Henüz yardım kuruluşlarından cevap alamadıklarını söyleyen kamp çalışanlarından birine "24 saat burada nasıl geçer?" diye soruyorum.
"Mülteciler her şeylerini bazen de ailelerinden birilerini geride bırakıyorlar. Hepsinin içinde boşluk var ve hep olacak. Oyalanacakları bir şeylerin olması gerekiyor ancak burada doktor bile yok" diye cevap veriyor.
Roj Kampı, orada yaşayan mültecilere başlarına gelenleri sormayı unutturacak kadar kötü durumda.
Biz kamptan ayrılırken yumurta, reçel gibi kahvaltılıklardan oluşan günlük yiyecek dağıtılıyor…