Sezon öncesi testler, o an için Formula 1 takımlardan hangisinin daha ileride olduğu hakkında bazı ön bilgiler verse de, takımların rekabet seviyelerinin ölçülebilmesi açısından güvenilir datalar veremez. Verilerin çoğu, aracın doğru bir şekilde ayarlanmasına ve yakıt durumuna bağlı. Bazen çok iyi zamanlar elde edilmesine rağmen, bu durum aracın yakıt tankındaki benzin seviyesinden de kaynaklanıyor olabilir. Bu durum elbette, pilota neler yapabileceği konusunda bazı fikirler de verebiliyor.
Diğer bir deyişle takımlar, ilk yarışta karşılaşılabilecek yanlış bir duruma karşı en kötü ihtimalleri göz önüne alarak, adetâ kasıtlı olarak yanlış ayarlarla testlere katılıyorlar.
Şu an itibariyle gözüken durum şunu arz ediyor ki, Renault ve Honda sezonun başlamasıyla birlikte zafer için birbirleriyle yarışacaklar. Her iki takım da, bir takım problemleri olsa da hem çok hızlı, hem de araçlar bakımından gayet güvenli. Renault'nun R26'sı, geçen senenin R25'inden daha iyi bir otomobil. Honda da aynı şekilde çok ciddî maddî kaynaklara sahip. Belki de en önemlisi, kazanma hırsına sahip olmaları. Zira, Honda geçen sene gözden çok düşmüştü. Bu da, takım üzerinde büyük bir atılım yapılması açısından teşvik edici bir rol oynadı.
Aynı hesaba göre Ferrari de iyi bir görünüm arz etmeliydi ancak, beklenen derecede büyük bir ivme gösteremedi. Yarışlardaki başarı açısından hangi markanın daha dayanıklı olduğu yönünde daha fazla delilin gözlendiği şu günlerde, Bridgestone lastikler, görüldüğü kadariyle normal bir yarış kondisyonunda Michelin kadar başarı gösteremiyor. Ferrari pilotlarında ise, eski zamanlardaki gibi şevk ve gayret belirtileri pek fazla gözükmüyor. Diğer pilotlar ise, mesrela Toyota pilotu Ralf Schumacher, az da olsa daha fazla gayretli görünüyor. Ralf, Ferrari 248F1'i yarış kazanacak potansiyele sahip bir araç görmediğini de ifade ediyor.
Toyota'nın mevcut potansiyeli ise biraz esrarlı. Zira takım, artık kıştan çıkılırken normal ilerleme hızından pek fazla uzaklaşmış gözükmüyor. Sanki bir lastik dezavantajı varmış hissi hakim. Ayrıca takım, şu ana ladar geçen zaman zarfında doğru bir aerodinamik pakete sahip olamadığını da açıkça beyan etti. Toyota bu sene başarılı olabilir ancak, bu başarının ne derecede gerçekleşeceği meçhul.
McLaren üzerinde de büyük bir soru işareti ve MP4-21 hakkında yapılan erken açıklamalar da ayrı bir yargılama konusu. Son günlerde hızlı zamanlara imza atılmış olmasına rağmen bunun, başka bir sebepten çok, aracın benzin durumu ve motor takviyelerinden kaynaklandığı kuvvetle muhtemel. Normal kondisyonlarda seyir halindeyken, araçlar aynı seviyelerde görünmüyor. Bütün bunlara rağmen McLaren asla küçümsenemez ve ilk testlerden bu yana zaten birtakım ilerlemeler kaydedilmiş durumda.
Williams'ın güçlü bir motora sahip olduğu görülüyor ancak, takım Bridgestone'a geçiş yaptıktan sonra lastiklerin etkinliği konusunda bazı soru işaretleri hakim. Şasi çok kötü gözükmüyor ama lastiklerden aşağı kalır tarafı olmadığı da kesin.
BMW, bilhassa PR departmanı tarafından bakıldığında gayet iyi durumda. Takım lansmanını yaparken ihtiraslarını alt etmeyi becerebildiği için, şimdi daha bir ümit verici gözüküyor.
Red Bull, sahip olduğu Mark Smith şasisi üzerine Ferrari motoru kombinasyonuyla daha iyi şeylere imza atabilirdi ancak, erken baş gösteren aşırı ısı problemleri bu süreci yavaşlattı. Şu anki aracın gösterdiği etkinlik, planlananların oluşmadığına ve yeni bir dizaynın elzem olduğuna işaret ediyor. Takım, problemlerin üstünü örtme konusunda iyi iş çıkardı.
Scuderia Toro Rosso, limitli devir sahibi V10 motora sahip olacak olması ve Red Bull RB1'ye benzeyen bir araç kullanması sebebiyle Minardi'den biraz daha fazla rekabetçi bir yapıya sahip. Şayet takım sahip olduğu bu kombinasyondan verimli bir şekilde istifade edemezse, en azından geleneksel rakipleri karşısında hayal kırıklığı yaşayabilir.
MF1 Racing, Super Aguri F1'in gride kabul edilmesinden dolayı çok talihli ki, sezona pistteki yeri sondan bir önceki saf olduğu halde start verecek. Takım için bu yıl, daha çok öğrenme maksatlı geçeceği için takımın beklentilerini de net bir şekilde hesaplamak mümkün değil.
Jenson Button, V8 aracıyla Barcelona'da 1m13.935s ile kışın en iyi zamanına imza attı. Button, 2005'in Nisan ayında ise 1m13.552s zamana imza atmıştı. Bu da demek oluyor ki, V10'dan V8'e geçiş tur zamanlarında fazla bir değişikliğe sebep olmamış.
2006 sezonunun başlamasına çok az bir zaman kala Formula1 takımlarındaki durum yukarıdaki gibi özetlenebilir. Tabi testler Formula1'in can damarını oluşturuyor ancak her zaman en iyi test bir yarış mesafesidir.