Devranoğlu yaptığı açıklamada, göz merceğinin saydamlığını yitirmesinin katarakt olarak tanımlandığını ve ''katarakt'' denildiğinde ilk akla gelenlerin yaşlılar olduğunu, ancak kataraktın doğuştan bebeklerde ya da travma sonucu gençlerde de görülebileceğini dile getirdi.
Güneş ışınlarının gözde en önde bulunan cam tabakadan retina tabakasına kadar zarar verdiğini belirten Devranoğlu, ''Aşırı derecede korunmasız olarak güneşe maruz kalmak katarakt oluşumunu etkiliyor. Bunun için özellikle güneş ışınlarının direkt etkili olduğu saatlerde dışarda kalmamalı ve mutlaka koruyucu güneş gözlüğü takılmalı. Burada, sadece siyah camdan bahsetmiyorum. Özellikle ultraviyole gibi zararlı ışınları engelleyici kaliteli gözlüklerin kullanılması bu gibi zararlı etkilerden korunmamızı sağlayacaktır. Bunun yanında şapka takmak veya şemsiye kullanmak da faydalı olacaktır' diye konuştu.
Devranoğlu, konuyla ilgili bir araştırma olmamakla birlikte kataraktın güneş ışınlarının daha fazla olduğu bölgelerde daha yoğun olarak görüldüğünün tahmin edildiğini ifade ederek, ''Katarakta en çok maruz kalan meslek grupları ise çiftçiler ve fırıncılar. Devamlı ısıya ve güneş ışınlarıyla temasta olan kişilerde katarakt diğer kişilere göre daha fazla görülüyor'' dedi.
Güneş ışınlarının etkisiyle oluşabilecek bir diğer hastalığın da göz kuruluğu olduğununa işaret eden Devranoğlu, ''Sıcak ortamlarda özellikle buharlaşma çok fazla olduğundan gözünde kuruluk sorunu olanların şikayetleri artıyor. Bu nedenle bu kişiler suni göz yaşı gibi damlaları daha sıklıkla kullanabilir'' şeklinde konuştu.
Devranoğlu, kataraktın tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Yaşlılarda en çok sorulan sorulardan biri de ameliyattan sonra gözlük takılıp takılmayacağı. Bu sorunun cevabı ameliyatta takılacak olan merceğin cinsine bağlı. Eğer ameliyat sırasında göze yakın veya uzak görmeyi sağlayan, son dönemlerde sık kullanmaya başladığımız 'multifokal' dediğimiz mercek takılmışsa yüzde 100 demek mümkün değil, ama kişi yüzde 90 ihtimalle ameliyattan sonra gözlüksüz rutin günlük işlerini yapabilir. Çok ince detaylar için belki gözlük kullanabilir. Ameliyat sırasında 'monofokal' dediğimiz standart mercek kullanılmış ise hasta, ameliyattan sonra uzak gözlüğü kullanmayacak veya çok düşük derecede kullanacak. Ancak yakın gözlüğü mutlaka kullanacak. Bunu şöyle de diyebiliriz; kişi ameliyattan sonra uzağı ne kadar iyi görüyorsa, yakını o kadar kötü görecektir, yakını ne kadar iyi görüyorsa uzağı o kadar kötü görecektir. Dolayısıyla ona göre bir gözlük kullanacak. Ancak 'multifokal' merceklere uygun hastalar, ki bu mercekler her hastaya takılamıyor, ameliyattan sonra gözlüksüz günlük işlerini yapabilecek hale gelebiliyorlar.''