Ağızda tükürük, gözde yaş vs. Vajinada da aynı bu mantıkla, vajinal salgı bezleri vardır ve doğal bir akıntı yapar. Menopozda bu akıntı hormonal sebeplerle azaldığında kadınlar özellikle ilişki sırasındaki kuruluk ve acıdan dolayı bu salgının ne kadar faydalı bir salgı olduğunu anlarlar.
Bu bahsedilen sıvı; şeffaf, kokusuz pişmemiş yumurta akı gibi bir salgıdır ve fizyolojiktir olması gerekir. Tedavi edilecek patolojik bir durum değildir!
Anormal olan akıntı; bu sıvının sarı, yeşil, kokulu, köpüklü, kaşıntılı, süt kesiği gibi ya da grimsi, ilişkide kötü koku yayan bir tarzda olmasıdır. Bu tipte bir akıntı patolojiktir ve tabii ki doktora gidip tedavi olunmalıdır.
NEDEN FİZYOLOJİK BİR AKINTI PATOLOJİK HAL ALIR? NEREDE YANLIŞ YAPIYORUZ?
Patolojik akıntının sık tekrarlamaması için tüm çevrelerce ortak kabul gören bazı öneriler var:
- Vücut bir bütündür. Yapılan her yanlış tüm vücudunuzu ve dolayısıyla genital organlarımızı da etkiler. Bu şu demektir ki, sağlıklı bir yaşam şekli akıntı olmaması için de çok önemli! Sağlıklı yaşamdan bahsederken bundan; sağlıklı beslenme, bol sıvı alımı, sağlıklı uyku, doğru temizlik alışkanlıkları ve spordan/egzersizden bahsedilir.
PATOLOJİK AKINTI SIK TEKRARLAMASIN İSTİYORSAK
- Her tür şekerli ve unlu yiyecekten, floramızı bozan paketlenmiş ürünlerden uzak durmalıyız. Şekerli gıdaları yediğimizde bilelim ki hepimiz mantarımızı besliyoruz ve mantar mikrobunu pasif/uykudaki halinden aktif ve akıntı, kaşıntı yapar hale getiriyoruz!
- Flora sağlığımızı korumak için ayran, ev yoğurdu, kefir ev sirkesi, ev turşusu gibi yiyeceklerden uygun sıklıkta ve miktarda tüketilmelidir.
- Günlük sıvı alımımızı 12 bardağın üstünde tutmalıyız ki bütün patolojik sıvıları sulandırarak rahatlıkla boşaltabilelim..
- Özellikle hızlı yürüyüş, metabolizmayı hızlandırıp her tür toksini atmamızı sağlayarak tüm vücut sağlığını koruduğu gibi genital bölge sağlığını da korur. O nedenle günlük yarım saat hızlı yürüyüş yapalım.
- Pek çok kadında gördüğümüz çok yanlış bir alışkanlık; günlük pet/pamuk/peçete/bez ve hatta tamponu “Akıntı çamaşırıma
bulaşmasın temiz kalayım!” mantığıyla iç çamaşırının içine koymak!
Bu; temiz olma düşüncesiyle yapılan, ama tam tersine temiz olmama durumuna yol açan çok yanlış bir alışkanlık. Zira tüm mikroplar havasız ortamda kapalı nemli alanda ürer; hele ki dışa ağızlaştırılan -demek ki dışarıya açık olması gereken!-organlarda.
(Dilerseniz dışarıya açık bir kanal olan ağzınızı maskeyle kapatarak tüm günü maskeyle geçirmeyi bir deneyin. Bakın akşama doğru mutlaka ağzınızın içinden kötü kokular geldiğini; yani artık “tükrüğünüzde koku yapan mikropların üremeye başladığını” fark edeceksiniz)
- İç çamaşırınız pamuklu olsun ve gerekirse gün içinde sık sık değiştirin.
- Günlük pet vs. kullanmadığınız gibi iç çamaşırınızın dışına da yine genital bölgeyi havasız ve baskıda tutacak sıkı pantolon /tight / korse/ bluejean gibi kıyafetler yerine elbise ve etek türü kıyafetler tercih edin. Pantolon giyecekseniz bol ve ince kumaşlar seçin.
- Yine temizlik amaçlı yapılan ama yanlış olan bir uygulama da hanımların ilişki sonrası/adet sonrası/ banyoda genital bölgelerini ve vajinal kanalı sabunla yıkamasıdır.
Bu bölgede; yine o dışa ağızlaşan bütün kanallarda olduğu gibi faydalı, bizi dış mikroplardan koruyan flora dediğimiz canlı bir tabaka var ve sabunla yıkandığında artık o koruyucu kalkan ortadan kalkıyor.
Dış etkenlere maalesef açık hale geliyoruz. Günlük temizliğimizde genital bölgemizi dışardan ve sadece suyla yıkamalıyız, Belki haftada bir, sabun kullanmak gerekirse, PH seviyesi genital bölgeye uygun özel genital bölge sıvı sabunlarını kullanmalıyız.
- Netice olarak sık duş alalım, bol su içelim, sağlıklı beslenip bir kat iç çamaşırı ve mümkünse havayla temasımızı kesmeyen kıyafetlerle günümüzü geçirelim ki bu sık ve can sıkıcı probleme çok daha seyrek maruz kalalım.
Op. Dr. Ayşe Serçin Külsoy
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
www.camliktipmerkezi.com
Facebook: @camliktip
Instagram: @camliktip