Son dakika: Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. 2023 seçimlerinin bir final değil yeni bir başlangıç olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan " 2023 seçimleri de büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin kilit taşı olacaktır." dedi. Atatürk Havalimanı, SADAT ve CHP İstanbul İl Başakanı Canan Kaftancıoğlu'nun aldığı cezayla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'na çok sert sözlerle yüklendi. 29 Mayıs'ı Atatürk Havalimanı'nda kutlyacaklarını duyuran Erdoğan "İnşallah 29 Mayıs'ı da -Bay Kemal, istersen sen de gel- Atatürk Havalimanı'nda kutlayacağız. Sen 700 kişiyi falan topla, götür, orada engeller kurmaya çalış. Ama biz orada İstanbul'un fethini kutlayacağız." dedi. Erdoğan ayrıca İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği için Türkiye'ye gelmelerine de sert sözlerle tepki gösterdi. "Hem PKK/YPG terör örgütüne destek verip hem de bizden NATO üyeliği için destek istemek en hafif tabiriyle tutarsızlıktır" diyen Erdoğan, "Bu güvenlik teşkilatını güvenlikten yoksun hale getirmeye biz 'evet' diyemeyiz" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle;
"Türkiye'nin kapsamlı ve iddialı vizyona, hedefe, programa, projeye sahip tek partisi AK Parti, tek siyasi birliği Cumhur İttifakı'dır. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yolumuza devam edecek, ülkemize hizmetlerimizi sunmaya devam edeceğiz. Bu yıl hayata geçirdiğimiz dev projelerden biri de Rize-Artvin Havalalimanı... Azerbaycan lideri İlham Aliyev'e ve Cumhur İttifakımızı oluşturan genel başkanlara tek tek teşekkür ediyorum.
Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız demokrasi ve kalkınma atılımlarının gayesi 2023'ü inşallah Cumhuriyet'in zirvesi değil, daha büyük atılımlar için yeni bir başlangıç haline dönüştürmektir. 2023 bir final değil, büyük ve güçlü Türkiye hedefi için yeni bir milat, yeni bir başlangıç olacaktır.
İktidara geldiğimiz 2002 Kasım seçimleri istikrar ve güven arayan Türkiye'nin ilk ayak sesiydi. 2007 Temmuz seçimleri demokrasi ve özgürlük haykırışıydı. 2011 Haziran seçimleri ülkemize çağ atlatma müjdemizin ete kemiğe bürünmüş haliydi. Darbecilere ve onları maşa olarak kullananlara cevabımızı 2018 Haziran seçimleriyle verdik. 2023 seçimleri de büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin kilit taşı olacaktır.
Tabii bu tablo bizim kadar ülkemiz ve bölgemiz üzerine hesapları olanların da dikkatini çekmektedir. Bu güçler kendilerine içeride iş insanı, medya mensubu, siyasetçi kılıklı aktörler bulabilmektedir. Bölgede en çok sorun yaşadığımız ülkelerden biri Türkiye'de iktidarı değiştirmek için beraber çalıştıkları çevreler olduğunu söylemişti. Bunlar eskiden ülkemizde başka çevrelerle de çalışıyordu. Biz bunların çalıştığı darbecilerin, terör örgütlerinin, sinsi tiplerin tepesine binip hareket alanlarını sınırladıkça alternatifleri azaldı.
Bunların milletin irfanını, ferasetini, inancını kimi zaman tek parti zulmüyle kimi zaman dipçik zoruyla kimi zaman algı operasyonlarıyla yenebileceklerini sanan zavallılardır. 2023'te bunların yüzlerindeki maskeleri düşürerek defterlerini dürecek ve hepsini de siyaset arşivinin tozlu raflarına havale edeceğiz.
CHP ve şurekası öyle zırva iddialarla karşımıza çıkıyorlar ki muhatap alıp cevap vermeyi zûl addediyoruz. Buna rağmen bazı hususları açıklamamız gerekiyor. CHP İstanbul İl Başkanını mahkumiyet kararlarının bazılarının Yargıtay tarafından onanmasının ardından bize yönelik bir hakaret, iftira dalgası başlattılar. Yargı kararları eleştirilebilir ama bu eleştirinin yargı mensuplarının ve ülkeyi yönetenlerin kişilik haklarına saldıracak ölçüye varması hukukun konusudur.
Hakikatle, akılla, mantıkla ilgisi olmayan bir SADAT tantanası çıkardılar. Daha önce de bu şirketle ilgili kimi siyasetçilerin beyanlarına dayalı olarak medyada yalan haberler çıkmıştı. 2018'de halen CHP ittifakı içinde yer alan bir siyasi partinin genel başkanı hanımefendinin söylediği bir haberin yalan olduğu ortaya çıkmıştı. Şimdi de CHP'nin başındaki zat SADAT'ın önüne gidip benzer zırvaları tekrarlamıştır. Bu çıkışının suflesinin nereden geldiğini, niçin şimdi yapıldığını da çok iyi biliyoruz. Cevaben diyorum ki başaramayacaksınız.
SADAT'ın yöneticileriyle, kendileriyle yakından, uzaktan hiçbir alakam olmadığı halde bunu adeta bizim şu anda kullandığımız adeta darbeci bir oluşum olduğunu söyleyecek kadar bu başkan terbiyesizleşiyor. Bay Kemal, ne dersen de, sen sabahtan akşama yalanla yatıyorsun, yalanla kalkıyorsun. Hiçbir zaman senin dürüstlüğüne şahit olmadık. Bu yalanların da yine tutmayacak. Darbecilere yaptıramadığınız, terör örgütlerine gördüremediğiniz çelmelerle neticeye ulaştıramadığınız işi bay Kemal gibi bir karikatür tip vasıtasıyla hiç elde edemezsiniz.
Karşımızdaki habis zihniyet boş durmuyor. SADAT tartışması bitmeden Atatürk Havalimanı'nda inşa edeceğimiz millet bahçesine binbir yalan, iftirayla saldırmaya başladılar.
Cumhuriyet döneminde, 12 Eylül'den 28 Şubat'a kadar tüm darbecilerin demokrasimize yaptıkları ihaneti gizlemek için kullandıkları araç hep Atatürk maskesi olmuştur.
Atatürk ismi üzerinden fırtınalar kopartanların hiçbiri bu hakikati dile getirmez. Çünkü bunların derdi Atatürk'ün ismine sahip çıkmak değil, kendi kirli gündemlerini inşa etmektir. Gerçekten hassasiyetleri olsa, havalimanından önce kendilerine 'Mustafa Kemal'in itleri' diyenlerden hesap sorarlardı.
Böyle bir samimiyetleri olsaydı PKK güdümündeki partiyi siyasi ortakları yapanlardan hesap sorarlardı.
Böyle bir hassasiyetleri olsaydı kendi ülkelerini yabancılara şikayet eden genel başkanlarından, şehrine ihanet eden belediye başkanlarından hesap sorarlardı.
Türkiye'nin havayolu ulaşımındaki ve ticaretindeki hedeflerini karşılamada yetersiz kalan Atatürk Havalimanı'nın faaliyetlerine devamı sürdürülemez hale gelmişti. Biz de yeni bir havalimanı inşa ederek bu sorunun çözümü yoluna gittik.
Milletin cebinden tek kuruş çıkmadan inşa edilmekle kalmamış, milletin cebine para aktaran bir kaynak haline gelmiştir.
Bu zat geçmişte Atatürk Havalimanı'nda yapılacak millet bahçesini öyle sahiplenmişti ki bu projeyi telefonunu dinleyerek kendisinden çaldığımızı iddia etmişti. Bay Kemal, bizim o kadar boş vaktimiz yok. İşimiz gücümüz yok, bay Kemal'i dinleyeceğiz. Sen git işine bak.
Buranın yabancılara satılacağı yalanıyla milleti galeyana getirmeye çalışıyor. Diğer taraftan, burada konutlar yapılacakmış, yalana bak. Bunlar için Alman'ı İngiliz'i', Fransız'ı, Yunan'ı değil, sadece Arap'ı, Orta Afrikalı'sı yabancıdır.
Bay Kemal, sen mağarada yaşayanlarla siyasi ortaklık yapıyorsun, onlarla yoluna devam et.
Ortaklığın sürdürdüğün o mağaradakilerin hali ortada. Tavsiye ediyoruz; onlardan kurtul, yoksa durumun iyi değil.
Aşağılık kompleksi ruhlarına öyle sinmiş ki geçmişi sömürü ve kanla dolu Batı'ya hayranlık beslerler. Bu zat tarihindeki ilk Arapça mesajını Türkiye'nin çıkarını savunmak için değil, Körfez sermayesini tehdit etmek için attı. Dünya Körfez sermayesini çekmek için didinir, bunlar Körfez sermayesini ülkemizden kaçırmak için çalışır.
İnşallah 29 Mayıs'ı da -Bay Kemal, istersen sen de gel- Atatürk Havalimanı'nda kutlayacağız. Sen 700 kişiyi falan topla, götür, orada engeller kurmaya çalış. Ama biz orada İstanbul'un fethini kutlayacağız.
Suriyeli sığınmacılar tartışması da bu kirli planın bir parçasıdır. Bizi asıl endişelendiren CHP'nin başındaki zatın aynı küçük siyaseti ülkede kin ve nefret tohumları atma pahasına sürdürmesidir. Biz de CHP'nin husumet, kin, nefret kokan, yabancı düşmanı söylemlerine karşı çıkıyor, sonuna kadar mazlumların yanında yer alacağımızı söylüyoruz.
NATO doğu sınırlarını güçlendirmek için çeşitli arayışlar içindedir. Bizim NATO'daki müttefiklerimizden tek beklentimiz Türkiye'nin de kendi sınırlarını koruma hususundaki meşru çabalarına aynı şekilde yaklaşmalarıydı. Müttefiklerimizden bizim hassasiyetlerimizi önce anlamalarını, saygı duymalarını bekliyoruz. Bizim terör örgütlerine karşı sınırlarımızı korumak gibi bir hassasiyetimiz var. Maalesef bu hassasiyetimize hemen hiçbir müttefikimiz beklediğimiz şekilde destek vermedi. Her ne kadar NATO ve AB içinde her türlü şımarıklığı sergileyen kimi ülkelere sınırsız hoşgörü gösterseler de müttefiklerimizin bizim yaklaşımımızı paylaşmadıkları açıktır. Biz ittifak içindeki sorumluluklarımızı yerine getirmeyi hep sürdürdük. Bugün de ittifakın faaliyetlerine fiilen en çok desteği veren ülkelerdeniz.
NATO'nun genişlemesi bizim için hassasiyetlerimize gösterilecek saygı oranında anlamlıdır. Hem PKK/YPG terör örgütüne destek verip hem de bizden NATO üyeliği için destek istemek en hafif tabiriyle tutarsızlıktır. Caddelerinde PKK'nın, YPG'nin teröristleri o ülkenin polislerinin kontrolü, desteği halinde yaptırılırken, Fransa'da, Almanya'da, Hollanda'da, İsveç'te, İsviçre'de yapılanları görmeyecek miyiz? 30 tane teröristi istedik, 'Vermeyiz' dediler. Siz teröristleri bize vermeyeceksiniz ama bizden kalkıp üyeliği isteyeceksiniz. Bu güvenlik teşkilatını güvenlikten yoksun hale getirmeye biz 'evet' diyemeyiz.
Pazartesi gelmek istiyorlarmış. Boşuna yorulmasınlar, gerek yok. İsveç'te hala yürüyüşler devam ediyor, Almanya'da devam ediyor, bütün paçavralarıyla ortadalar. Kendileriyle uzun uzadıya konuştuğumuz halde maalesef bunlara desteği sürdürüyorlar.
Gelin, Türkiye'nin bu meşru, haklı, insani, ahlaki harekatlarına destek verin, en azından ayağımıza çelme takmaya çalışmayın. Biz müttefiklerimizden farklı operasyonlarımızı hiçbir masumun saçının teline zarar vermeden yerine getiriyoruz.
Belirlediğimiz 13 yerleşim bölgesinde tüm altyapısıyla toplamda 1 milyon nüfusu barındıracak şehirler kuruyoruz."
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.