HABER

Sudan'da savaş kaçınılmaz mı?

Sudan ile Güney Sudan uzun süredir çatışıyor. Ancak iki tarafın gerçek anlamda bir savaşa girip girmeyeceği hala tartışılıyor.

James Copnall

BBC News

Sudan Başkanı Ömer el Beşir çok ateşli konuşmalar yapıyor olsa da Güney Sudan'a resmen savaş açmakta ihtiyatlı davranıyor.

Sudan ve Güney Sudan savaşıyor.

Ancak, bu iki ülke sanılandan çok daha uzun süredir savaşıyor.

Yakın zamanda Sudan lideri Ömer el-Beşir'in Güney Sudan'ı onu yöneten böceklerden kurtaracağı yönündeki saldırgan açıklamaları manşetlerdeydi.

Güney Sudan'ın geçen hafta Heglig petrol sahasını ele geçirmesi çatışmanın fiziksel kanıtı oldu.

Heglig'in ele geçirilmesinin çok büyük askeri ve ekonomik etkileri olacak.

Fakat bu gelişmelerin sınırda zaten süregelen çatışmanın ötesinde gerçek bir savaşa yol açıp açmayacağı henüz bilinmiyor.

Başkan Beşir iki farklı şekilde konuşuyor.

Bazen dikkatle hazırlanmış yazılı bir metni okuyor.

Bazense aklına geleni söylüyor. Böyle zamanlarda mizah yeteneğine başvuruyor ve destekçilerini dramatik sözler ve tanımlamalarla büyülüyor.

Beşir etnik ve kültürel çeşitliliğin kesinlikle söz konusu olmadığı İslamcı bir Sudan'dan bahsediyor hatta seçim görevlilerinin, BM Barış Gücü'nün ve diğer düşmanlarının başına talihsizlikler gelebileceğini ima etmekten çekinmiyor.

Bu tip konuşmalar kitleleri galeyana getirmekte çok etkili oluyor ancak çoğunlukla bir gerçek bir askeri hareketle sonuçlanmıyor.

bu nedenle de liderin askeri üniformalar giymiş kitleler önünde yaptığı bu tip konuşmaların taraftarlarını heyecanlandırmaktan başka bir işe yaramayacağı söylenebilir.

Güney Sudan Özgürlük Ordusu üyeleri Heglig'e doğru yol alıyor.

Toprak değişimi

Sudan ve Güney Sudan'ın resmi olmayan bir savaş içinde olduğu söylenebilir.

Geçen sene Mayıs ayında, Güney Sudan bağımsız olmadan önce, Sudan tankları tartışmalı Abyei bölgesine girdi.

Sudan'ın Abyei'yi istila etmesi en başta kınandı ancak zamanla bir gerçek olarak kabul edildi ve pazarlıklara konu oldu.

Güney Sudan ise Heglig'i ele geçirdi.

Daha şimdiden Heglig ile Abyei'nin el değiştirmesi tartışılıyor.

Fakat iki taraf arasındaki uzun süredir devam eden savaş durumuna verilebilecek tek örnek Abyei değil.

Güney Kordofan'da asiler Hartum'a karşı silahlandıklarında Cuba tarafından destek gördükleri iddia edildi.

Bir zamanlar Güney'in bağımsızlığını kazanan güçlerle birlikte savaşan Güney Sudan Özgürlük Ordusu üyesi asiler ülkenin bölünmesinden sonra sınırın kuzeyinde kaldılar.

ABD ve BM Juba'ya Güney Sudan Özgürlük Ordusu'nun kuzeyde kalmış kolunu desteklemeyi bırakmasını söylüyor.

Ancak Güney Sudan bu suçlamayı tamamen reddediyor.

Ancak Hartum'a karşı olan suçlamalar da hafife alınacak gibi değil.

Günay Sudan karşıtı asilerin büyük bir bölümü Sudan'ın başkentinde bulunuyor.

Araştırmalar hem Cuba hem de Hartum'un karşı tarafın asilerini desteklediğini ortaya koyuyor.

Hartum Güney Sudan Özgürlük Ordusu'nun sınırları içinde düzenlediği saldırıların Güney Sudan ile savaşta olduklarının kanıtı olduğunu söylüyor.

Cuba ise Hartum'un böl ve yönet taktiklerinin neden olduğu etnik şiddetin on yıllardır devam ettiği iddiasında.

Son olaylardan önce de Sudan ile Güney Sudan arasında sınırda direk çatışmalar olmuştu.

Sudan lideri savaşla birlikte artacak milliyetçi duyguların iktidarını sağlamlaştıracağına inanıyor.

Sudan'ın Güney Sudan topraklarını bombaladığı da biliniyor.

Böyle bakacak olursak Sudan ile Güney Sudan zaten çok uzun süredir resmileştirilmemiş bir savaş içinde.

Heglig'in el değiştirmesinin durumu çok daha tehlikeli hale getirdiği reddedilemez.

Güney Sudan askerleri bu hamle ile Sudan ekonomisine önemli bir zarar verdi.

Heglig'de çalışan bir petrol uzmanı Heglig rafinerisinin Sudan'ın günde ürettiği 120, 130 bin varil petrolün 80 binini sağladığını söylüyor.

Hartum bu kaybı göze alamaz.

Hartum'un kaybını kapatacak yeterli parası yok ve ülkede ana ürünlerin fiyatlarının hızla artmasından endişe ediliyor.

Bir çok Güney Sudan lideri ve Sudan'daki asi gruplar bu baskının Başkan Beşir'in görevini bırakmaya zorlayacağına inanıyor.

Bu bağlamda Sudan'ın petrol sahasını geri almasının ölüm kalım meselesi olduğu görülüyor.

Bu ya Güney Sudan'ın geri çekilmesiyle, ya uluslararası baskıyla ya da savaşla sağlanacak.

Askeri sınırlamalar

Ayrıca Başkan Beşir'in neden askeri hareket yanlısı olduğunu anlamak çok da zor değil.

O ve yandaşları ortak bir düşmana karşı savaşa gitmenin temsil ettiği bölünmüş milleti yeniden bir bütün haline getirebileceğine inanıyor.

Ancak bir yandan da Başkan'ın görevde olduğu 20 yıllık sürenin tamamında bir şekilde savaşta olan millet yavaş yavaş sabrını kaybediyor.

Güney Sudan'ın da problemleri var.

Ocak ayında geçiş bedeli nedeniyle çıkan bir tartışmanın ardından Sudan'ın Güney Sudan'ın petrolüne el koymasının ardından verilen petrol üretimini durdurma kararı halktan büyük destek almıştı.

Ancak bu kararın etkileri ülkede hissedilmeye başladı.

Petrol üretimi hükümetin gelirlerinin %98'ini oluşturuyordu.

Cuba'da bir petrol krizi başlıyor.

İnşaat ve kalkınma projeleri ise askıya alınmış durumda.

Burada da Başkan Salva Kiir bir savaş çıkması durumunda körüklenecek milliyetçilik sayesinde koltuğunu koruyabileceğini düşünüyor.

Sudan'da çatışmalar sürekli devam ediyor ancak iki tarafın orduları da uzun süreli bir savaşa hazır görünmüyor.

İki taraf da silahlanıyor

Heglig'in daha fazla çatışmaya neden olması kaçınılmaz.

Sudan petrol yataklarını geri alırsa askerlerinin orada duracağını söylemek güç.

Esas soru iki taraftan herhangi birinin gerçekten büyük çaplı bir savaş isteyip istemediği.

Şimdiye kadar yaşananlar sınır bölgelerindeki ufak çatışmalardan ibaretti.

Gerçek bir savaş henüz başlamadı.

Ancak iki ülkenin de askeri gücü oldukça sınırlı.

Sudan Darfur'da Güney Kordofan'da ve Mavi Nehir'de asilerle başetmeye çalışıyor ve Heglig'e sahip çıkmayı başaramadı.

Güney Sudan'ın ise neredeyse hiç ateş gücü yok.

Sudan'la kıyaslandığında özellikle hava kuvvetleri çok güçsüz.

Petrol gelirinin olmayışı da iki tarafında savaşın bedelini ödemekte zorlanacağı anlamına geliyor.

İki ordu da ama özellikle Güney Sudan ordusu yönetim problemlerine sahip.

Yani bazen yerel ordu liderleri başkente danışmadan kendi saldırılarını düzenliyor.

Gerçek, tam güçle yapılan bir savaş ülkeleri içinde bulunduklarından daha büyük acılara sürükleyecek.

Fakat hala ülkelerin savaşmak için yeterli kaynaklara ya da isteğe sahip olup olmadıkları belli değil.

En Çok Aranan Haberler