Gabriel Gatehouse
BBC muhabiri
Suriye’nin komşusu Ürdün’de, isyancıların ‘Batılılar’ tarafından eğitildiğine dair iddiaları güçlendirecek kanıtlar ortaya çıkıyor.
Fakat bir yandan da Ürdünlü İslamcıların bölgede güç kazandığına dair endişeler her geçen gün artıyor.
Batılı hükümetler ve Orta Doğu’daki müttefikleri, Suriye’deki çatışmalarda radikal İslamcı grupların öne çıkmasından kaygılı.
ABD, Pazar günü, daha laik bir yapıya sahip Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) “ölümcül olmayan yardımları” artıracağı sözünü vermişti.
ABD askeri personelinin Ürdün’de bazı ÖSO gruplarını eğittiğine dair haberler de çıkmış, ancak resmi kaynaklar bu haberleri yalanlamıştı.
Ürdün’de, üst düzey bir ÖSO komutanıyla buluşuyoruz. Komutan, BBC’ye adının gizli kalması koşuluyla konuşuyor.
“Dersler hafif ve orta menzilli silahlar ile havan topları ve roket güdümlü el bombalarına (RPG) yoğunlaşıyor” diyen komutan, eğitimin Ürdün’ün başkenti Amman’ın dışında bir askeri tesiste yapıldığını ifade ediyor.
BBC’ye konuşan diğer ÖSO üyelerinin de doğruladığı bu bilgiye göre, isyancılar, küçük gruplar halinde iki haftalık eğitimlerden geçiyor.
Ürdün hükümeti, ÖSO savaşçılarının kendi topraklarında eğitildiği iddialarını reddediyor.
Washington ise yorum yapmaktan kaçınırken, ÖSO’ya yalnızca “ölümcül olmayan” yardımda bulunduklarını söylüyor.
Fakat kayıt dışı görüşmelerdeki ifadelerinde, her iki ülkeden de yetkililer, kampların varlığını ve Amerikan askerlerinin isyancıları eğittiğini kabul ediyor.
Ay başında Washington Post gazetesi, Suriye’nin güneyinde giderek daha çok bölgenin kontrolünü ele geçiren isyancıların eğitimlerinin hızlandırılacağına dair planlar olduğunu duyurmuştu.
Batılı istihbarat kaynakları, eğitimlerin ABD merkezli özel güvenlik şirketleri tarafından yapılması tavsiyesinde bulunmuştu.
Suriyeli isyancıları eğitenlerin hangi milliyetten olduğu sorulduğunda, ÖSO komutanı şu yanıtı verdi:
“İsyancıların çoğunun eğitimi var. Eğitmenlerin ise Amerikan aksanına sahip olduklarını fark etmek zor değildi. Bir tercüman aracılığıyla konuştu ama konuşma tarzından Amerikalı olduğu anlaşılıyordu.”
Komutan, kendi idaresi altındaki isyancıların eğitimin seviyesinden ve kalitesinden tatmin olmadıklarını söylüyor.
“Çoğu savaşçı mutsuzdu, çünkü eğitim çok basit bir seviyedeydi. Devrime katıldıklarında, zaten hafif ve orta menzilli silahların kullanımı konusunda becerileri vardı.”
Ürdün’ü, Suriye’deki çıkarları için üsleri olarak gören tek grup ÖSO değil. Amerika ile çıkarları örtüşmeyen bazı gruplar da Ürdün’de konuşlanıyor.
Ma’an kentine, Amman’ın güneyinden Ürdün çöllerini aşarak iki saat süren bir yolculukla varılıyor.
Kentin ücra bir yerleşkesinde Ürdünlü bir Selefi ile görüşüyoruz. Adı Ebu Sayyaf. Tam adı ise Muhammed El Çelebi.
El Çelebi, 2004 yılında Amerikan askerlerinin bulunduğu bir üsse saldıran El Kaide bağlantılı grupla bağlantılı olmakla suçlanıp idama mahkûm edilmiş.
Cezası daha sonra hafifletilen El Çelebi, artık serbest. Şimdi, Suriye’de İslamcı El Nusra Cephesi ile aynı safta savaşmaları için genç Ürdünlüleri yetiştiriyor.
“Adamlarımızdan [Ürdünlü Selefilerden] 500’ü Suriye’de savaşıyor” diyor El Çelebi, 30’undan fazlasının da öldüğünü söylüyor.
“Gençlerimize, Suriye’deki savunmasız halka yardım etmenin tüm dünyadaki Müslümanların görevi olduğunu söylüyorum” diye ekliyor.
Aybaşında, El Nusra liderleri El Kaide’ye bağlılıklarını ilan etti. El Çelebi, Selefi hareketinin de aynı amaç doğrultusunda hareket ettiğini söylüyor.
“Amacımız Allah’ın Şeriat Kanunlarını uygulayacak bir hükümet kurmak. Bunu uygulamayan rejimler kâfirdir ve devrilmelidir.”
Şimdilik, daha laik bir çizgi benimseyen ÖSO ve İslamcı El Nusra Cephesi’nin gayesi bir: Devlet Başkanı Beşar Esad’ın devrilmesi. Fakat iki grup ideolojik olarak birbirinden ayrılıyor. Bu ayrımın çatışmaları daha çok derinleştireceği endişesinde olanlar var.
El Çelebi, “Şam’daki rejimin devrilmesinin Suriye’deki çatışmalara son vermesini umuyoruz” diyor ve ekliyor:
“Ama benim kişisel inancım, rejim devrildikten sonra başka mücadelelerin başlayacağı yönünde. Mücadele, yeryüzünde Şeriat Kanunları hükmedene kadar devam edecek.”
“Yeryüzünde mi?” diye soruyorum.
“Suriye’de” diye düzeltiyor.
Çatışmaların başladığı tarihten bu yana Suriye’nin güneyinden Ürdün’e geçen mültecilerin sayısı 500 bine yaklaştı. Ürdün’ün alt yapısı bu göç akınıyla baş etmekte zorlanıyor.
Amman’ı asıl endişelendiren, Suriye ile sınır bölgesinde, Ürdünlü Selefilerin de yardımıyla İslamcıların kontrolü ele geçirmesi.
Amman’da Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin müdürü Mahmud İrdaysat, “Suriye’deki radikal gruplar, bize gelecekte daha büyük sorunlar getirir. Görmek istediğimiz son şey bu” diyor.
Fakat El Nusra’nın yıldızını söndürmek için çok geç olabilir.
Görüştüğümüz ÖSO komutanı, laik grupların güçlerini, mali durumları daha iyi olan ve daha iyi donanıma sahip olan İslamcılara kaptırdığını söylüyor ve ekliyor:
“Mali kaynak sıkıntımız birçoklarının El Nusra’ya kaymasına neden oldu. Bizim bölgemizde yalnızca 10 veya 15 tane El Nusra savaşçısı vardı. Hepsinin ismini bilirdim. Şimdi ise sayıları binleri buluyor.”