Yıldız, ''Nükleer enerji santrallerinin durumuyla alakalı kararlılığımız tabii ki devam ediyor'' dedi.
AK Parti 14. İstişare ve Değerlendirme toplantısında, bazı bakanlar gazetecilerin güncel konulara ilişkin sorularını yanıtladı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız nükleer santral ihalesinin iptaline yönelik sorular üzerine TETAŞ Yönetim Kurulu'nun kararını anımsatarak, şu değerlendirmeyi yaptı:
''Kendisine şartnamenin verdiği yetkiyi kullanarak, ihaleyi iptal etti. İhalenin iptal edilmiş olması, sürecin iptal edildiği anlamına gelmiyor. Nükleer enerji santrallerinin durumuyla alakalı kararlılığımız tabii ki devam ediyor. Yine kanun ve mevzuatın verdiği yetkiyle beraber bu, bir şekilde gerçekleştirilmek zorunda. Kyoto'ya taraf olan Türkiye'nin, büyümekte olan Türkiye;nin, özellikle 'baz yüklerle' alakalı mutlaka nükleer santrali yapması lazım. İrade koyan bir hükümetin, nükleer santrallerle alakalı bir konuda geri kalması söz konusu değil. Böyle bir şey düşünülemez. 'Bundan sonraki süreçte ne olacak' diye sorarsanız belki de yine kanunun verdiği yetkiyle beraber, şirket tek başına, şirket kamuyla beraber veya ihaleli veya ihalesiz ama kanuni çerçeve içinde kalarak mevzuat içinde kalarak, süreyi daha da kısaltarak bir model uygulamamız lazım. Bu yönde çalışmalarımız devam ediyor.''
''Yeni bir ihale süreci olacak mı?'' sorusuna ise Bakan Taner Yıldız, ''Bunun adını yeni bir ihale süreci diye koymayabiliriz. Yeni bir süreç diyebiliriz. İhaleli olabilir, ihalesiz olabilir'' karşılığını verdi.
''The Economist Dergisi'nin iddiası var. Bir bakan ile bir gazeteci röportaj yaparken bakanın telefonun bataryasını çıkarmasını istediği iddia ediliyor. Bu bakanın siz olma ihtimali var mı?'' sorusuna da Taner, ''Yani 25'te bir ihtimal var, böyle bir şey yazdığına göre. Ama ben değilim'' dedi.
Kendisinin bir kaygısının olup olmadığı sorusuna da Yıldız, ''Bizim her şeyimiz açık, şeffaf. Ben şeffaflığın gücünün kullanılması gerektiği kanaatindeyim. Her zaman da böyle yapıyorum. Zaman zaman bir eksiğimiz varsa bunu ifade edecek bir tarz kullanıyorum'' yanıtını verdi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da ''telefon bataryasını çıkarttırmak isteyen bakan'' iddialarını anımsatarak bunun kim olabileceğini soran bir gazeteciye, ''Arkadaşlar benim herhangi saklayacak, gizleyecek bir işim yok'' karşılığını verdi.
''Siz değilsiniz yani?'' sözleri üzerine, Günay, şöyle konuştu:
''Hayır, hayır bilgim yok. Dinlensem ne olacak ki? Arkadaşlar, yanlış iş yapmayan insan, dinlenmekten niye korksun? Önemli olan yanlış iş yapıp yapmama meselesidir. Yanlış iş yapıyorsanız, arkadaşınızla telefonla konuşurken değil, arkadaşınızla konuşurken de korkarsınız. O espridir...
Hiçbir bakan arkadaşımın özel bir dinlenilme korkusu olduğunu düşünmüyorum. Tabii devlet sırları vardır, işleri vardır. Bunları, elbette onları sakınmalıyız ama hiçbirimizin öyle özel dinlenme korkusu olmaz. Bir sade yurttaşımızın da içi, yüreği temiz bir yurttaşımızın da böyle korkusu olmaz. Bu paranoyayı yayanlar, yani günlük yaşamlarında, insan ilişkilerinde, ekonomik ilişkilerinde belli kaygıları yaşayanlardır. Onun ötesinde bunu bu kadar büyütmeyelim.''
''Bu bakanın kim olduğuna ilişkin bir tahmininin olup olmadığı sorusuna ise Günay, ''Böyle bir bakan olduğunu zannetmiyorum'' dedi.
-DERSİM BELGESELİ-
Günay, bir gazetecinin, ''Dersim konusunda görüşlerinizi dile getirdiniz ama Kültür Bakanlığı Dersim belgeseline onay vermedi'' sözlerine karşılık da şöyle konuştu:
''Arkadaşlar bu sabah gazetede okudum. Benim göreve başladığım tarihlerde yani, belgeselin yapılması benden önceki dönemde...
Bu yasaklama olayı da benim göreve başladığım tarihlerde olmuş, yani 2 yıl kadar önce. Bu sabah gazetede gördüm, eğer ilgili arkadaşımızın çalışması iyi bir çalışmaysa yargıya gitmeden önce bize başvursaydı muhtemelen bu sorun çözülebilirdi çünkü başka örnekleri oldu daha önce. Bürokrasinin tabii kendini koruyucu ve herhangi bir yasağı delme konusunda fevkalade tereddütlü tavırları var. Zaman zaman böyle davranışlar oluyor. 'Gitmek' filmiyle ilgili bir tartışma çıkarılmıştı İsviçre'de biliyorsunuz. Sonra ben, o filme kendim gittim, Ankara'daki gecesine ve hiçbir rahatsızlık hissetmedim. Burada da konuyu inceliyoruz, söyledim arkadaşlarıma... Eğer belgesel niteliği ağır basan bir çalışmaysa önümüzdeki günlerde bunu sergileriz.''
-HERON UÇAKLARI İHALESİ-
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, insansız Heron uçakları ihalesinin iptal edildiğine yönelik haberlerin hatırlatılması üzerine, anlaşmanın iptal edilmediğini, İsrail'e 50 günlük bir süre verildiğini belirterek, ''Onların yerine getirilmesi gerekiyor. Ayrıca bazı teknik sorunlar var, gecikme var'' dedi.
Milli Savunma Bakanı Gönül, yerine getirilmeyen sözleşme şartlarına ilişkin soru üzerine de ''Birincisi, gecikme. İkincisi bazı teknik performanslarda eksiklikler var, bunların tamamlanması lazım. Yoksa, siyasetle alakası yok'' karşılığını verdi.
''50 günlük süre içinde giderilebilecek şeyler mi?'' sorusuna karşılık da Gönül, ''Tabii tabii giderilebilir. Karşılıklı zaten hep müzakere ediliyor'' yanıtını verdi.
-ŞİKE İDDİALARI-
Almanya'da ortaya çıkan ve Türkiye'yi de kapsadığı iddia edilen şike olaylarına ilişkin bir soruya Devlet Bakanı Faruk Özak, ''Türkiye'yi ilgilendiren ne var ne yok, henüz bir şey söyleyemiyoruz. Somut bir şey yok, onun için müsaade ederseniz bekleyelim'' dedi.
Şike iddialarının Türkiye'deki bazı müsabakalar için de söz konusu olduğu savının bulunduğunun belirtilmesi üzerine Bakan Özak, ''Geçmişte ne söylendi, ne yapıldı onu hep birlikte takip ettik. 'İddia' açısında bizim yaptığımız şu, herhangi bir şüphe varsa bunu değerlendirmeye almıyoruz, hemen çıkarıyoruz. Tabii bunun gelişmelerini önümüzdeki günlerde takip edeceğiz. Avrupa'da açılmış bir süreç var. Bununla ilgili yansımaları inşallah olmaz, olursa da ne olur hep beraber göreceğiz'' diye konuştu.