HABER

Tartışmalı madde çıkarıldı

ANKARA (İHA) - TBMM'de Özel Öğretim Kurumları Kanunu Tasarısı'na daha önce eklenen önergeyle azınlık okullarına, gayrimüslim azınlığa mensup Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrencilerin yanısıra, bu azınlığa mensup yabancı uyruklu çocukların da girmesine imkan tanıdığı iddiasıyla kamuoyunda tepkilere neden olan değişiklik, tekrir-i müzakere ile yeniden düzenlendi ve düzenleme eski haline getirildi. Yeni düzenlemenin gerekçesinde ise, 'Maddeler arasında uyum sağlanması ve daha önce önergeyle yapılan değişikliğin gerekli olmadığı kanaatine varılmıştır' ifadelerine yer verildi. Tasarının oylamasına 312 milletvekili katılırken 255 'Kabul', 57 'Red' oyu çıktı.

TBMM Genel Kurulu'nda Özel Öğretim Kurumları Kanunu Tasarısı yasalaştı. Görüşmelerine geçen hafta başlanan ve kabul edilen maddeleriyle, yabancı okullar ile azınlık okullarına 'tanımlar' bölümüyle açıklık getirilen, yine 'yabancı okulları' 'yabancılar tarafından açılmış özel okullar' kapsamında değerlendirilen yasanın müzakereleri tamamlandı. Temel yasa olarak 2 bölüm halinde ele alınan tasarının müzakerelerinin tamamlanmasının ardından Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun tarafından daha önceki görüşmelerde verilen ve azınlık okullarının "Rum, Ermeni ve Musevi azınlıklar tarafından kurulan, Lozan Anlaşması ile güvence altına alınan ve kendi azınlığına mensup Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrencilerin devam ettiği okul öncesi eğitim, ilköğretim ve orta öğretim özel okulları" şeklinde tanımlanmasına imkan veren önergeyle 2. maddede yapılan değişiklik yeniden düzenlendi. Bu değişikliğe göre, azınlık okulları, 'gayrimüslim azınlıklara mensup Türk vatandaşlarınca kurulan, Lozan Anlaşması ile güvence altına alınan, kendi azınlığına mensup Türkiye Cumhuriyeti uyruklu öğrencileri ile bu azınlığa etnik veya dini köken itibariyle mensup yabancı uyruklu çocukların devam ettiği okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim özel okulları' olarak yeniden tanımlanmıştı. Bu düzenleme, verilen yeni bir önergeyle gerçekleştirilen tekrir-i müzakere yoluyla değiştirildi ve yasa eski haline getirildi. Düzenlemenin gerekçesinde ise 'Maddeler arasında uyum sağlanması' ifadelerine yer verildi.

Aynı yasayla yine daha önceki görüşmelerde özel okullarda öğrenim gören öğrencilere, her ders yılı için öğrenci başına belirlenen ücretlerin yarısını geçmemek üzere, azami bin YTL tutarında devlet yardımı yapılması hükmü, Özel Öğretim Kurumları Kanunu tasarısından çıkarıldı. Dolayısıyla özel okullarda öğrenim gören öğrencilere bin YTL devlet yardımı yapılması ile velilerin bankadan alacağı kredi faizinin yüzde 50'sinin ödenmesi ile ilgili düzenlemeden vazgeçildi.

Tekrir-i müzakere sırasında Genel Kurul'da bazı tartışmalar da yaşandı. Müzakere sırasında söz alan Anavatan Partisi Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan ve CHP grubu adına söz alan Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı, tasarıyı doğru bulmadıklarını kaydetti. TBMM Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Tayyar Altıkulaç ise, değişiklikle ilgili görüşlerin Dışişleri Bakanlığı'na sorulduğunu ifade ederek, "Dışişleri Bakanlığı'ndan arkadaşlara sorduk. Ben kendilerinden özellikle rica ettim.

Düzeltilmesi, geliştirilmesi gereken yeri varsa genel kurul müzakerelerinde bunu yapalım. Komisyondaki görüşmemizden bir süre sonra benim ricam üzerine Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, konu üzerinde yaptıkları çalışmaların sonucunu TBMM Milli Eğitim Komisyonu'na sundu. Bakanlık da inceledi sanıyorum, 3 tane önerge ile komisyonumuza geldi. Sayın Ali Coşkun'un adı geçiyordu. Bu önergeyi ya benim imzalamam ya da bakanın imzalaması gerekiyordu. Teklif, Dışişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'ndan geldiği için bunu sayın bakanın imzalamasının daha uygun olacağını düşündük, sayın bakan imzaladı. Bu önergeyi vermekle ne oluyor? Azınlık okullarına, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan azınlık tabir ettiğimiz Lozan Anlaşması çerçevesinde bu vatandaşlarımızın çocuklarının okuduğu okullara aynı etnik ve dini kökenden gelen Türk vatandaşı olmasa da, bu okullara girebilmelerini sağladık. Bu, Lozan'ın delinmesi gibi geniş tartışmalara neden oldu. İstanbul, Ankara gibi büyük illerde misyon şefleri var, bunlara bir alternatif. Bunların okuyabilecekleri okullar hiç yok mu? Var. İnsanı düşüncelerle önerdik. Bunu makul gördük ve önerdik" diye konuştu.

"RUHBAN OKULU'NUN AÇILMASI KONUSU, BİR ANAYASA KONUSUDUR" "Milletlerarası okullar diye bir tanım vardır" diyen Başkan Altıkulaç, şöyle devam etti:
"Milletlerarası okullar tanımında ne diyor. Yalnız yabancı uyruklu öğrencilerin devam edebileceği özel okullar. Bu okulları kim açabiliyor? T.C. vatandaşlarının okuyabileceği okullar değil. Türkiye'de bulunan yabancıların okuyabileceği okullar. Bunlar açılmış. 1985 yıllarından bu yana bu okullar faaliyet gösteriyor. 625 sayılı yasada bu var. Bu maddeyi genişletseniz de genişletmeseniz de var. Bunu niye genişletiyorsunuz? Bir alternatif sunmak. Milletlerarası okul. Bunu kim açabiliyor? Milletlerarası okulları bir Yunan vatandaşı açabiliyor. Bir Bulgar vatandaşı, Türkiye'de bunu açabiliyor. Kurumsal olarak. Bu açık zaten. Azınlık okulu başka. O da bir Rum okuludur, Ermeni okuludur. Milletlerarası okullarda da okuyan ya Ermeni ya Alman ya İngiliz çocuğudur. Şu anda 11 tane milletlerarası okul var. Yabancıların çocukları okuyor. Bunu genişletirseniz ya milletlerarası okullarda okuyacaklar ya da azınlık okullarını tercih edecekler. Önergeyi niye çektik? Bence doğru olmayan, gerekli olmayan bir duyarlılık oldu. İktidarda da oldu muhalefette de oldu. İktidar partisine mensup arkadaşlar da geldi, anlattık, ikna ettik. Muhalefete mensup arkadaşlar ikna olmadı. Tartışmalarda konu genellikle 'Ruhban Okulu'na kapı açılıyor' gibi bir tarafa çekildi. Bunun Ruhban Okulu'yla ilgisi yok. Bunun Ruhban Okulu'yla asla bir ilgisi yok. Ruhban Okulu nedir? Heybeliada'da faaliyet göstermiş olan 1974 yılına kadar eğitim veren okul. Ruhban Okulu'nun açılması konusu, bir anayasa konusudur. Hiçbir şekilde burada yapacağımız değişikliklerle Ruhban Okulu'nu açamazsınız. Bunun kiliselerle ne ilişkisi var? Özel din eğitimi okulu açamıyorsunuz. Din eğitimi okulu açmanız mümkün değil."

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce ise, konuşmasında, konunun çarpıtıldığını iddia ederek, "Konu çarpıtılıyor. 21. madde. Atina'dan saygın bir işadamı gelir buraya bir özel okul kurar. Bilgisayar, spor salonları, dört başı mağrur bir okul kurar mı? Devretmek istese bunu kime devreder, Milli Eğitim'e devreder. Burada vakıflara devreder. Buna itirazımız. Sayın Ali Coşkun'un devlet adamlığına hiçbir şey söylemiyorum. Sayın bakana haksızlık yapıldığını söylüyorum. Çok tartışmalı bir konuyu bakan, arkadaşına imzalatıyor. Ben, sayın Ali Coşkun'u hiç suçlamıyorum. Milli Eğitim Bakanı'nı suçluyorum" ifadelerini kullandı.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de, iktidarları döneminde özel okullar için hemen hemen hiçbir şey yapılmadığını belirterek, en büyük desteğin devlet okullarına yapıldığını ifade etti. Bilgisayardan maddi yardıma kadar milyonlarca öğrenci ve ailenin desteklendiğini kaydeden Bakan Çelik, sosyal güvenlik fonundan 50 trilyon maddi kaynak aktarıldığını, eğitime yüzde yüz destek kampanyası çerçevesinde 2.5 katrilyon devlet okullarına giden çocuklara katkı sağlandığını, 227 bin kadrolu sözleşmeli öğretmen ataması yapıldığına dikkat çekti. "'Bugüne kadar ne yapıldıysa özel okullara yapıldı' diyen arkadaşları hayretle karşılıyorum" diyen Bakan Çelik, ilk kez özel okullara paralı kitap verildiğini ifade etti. "'Lozan delindi Lozan'ı kurtardık' gibi kendi adınıza bir pay çıkarmayın" diyen Bakan Çelik, AK Parti'li vekillerde tereddüt doğduğu için böyle bir lüzum hissedildiğine işaret etti.

En Çok Aranan Haberler