Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde 13 saat süren duruşmada, tutuklu sanıklar Albay Temizöz, Kamil Atağ, Tamer Atağ, Kukel Atağ, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ ve Adem Yakin hazır bulundu.
Dava dosyasına eklenen yeni belgeler hakkında tarafları bilgilendiren mahkeme, Cizre'deki kazılarda ortaya çıkan kemik parçalarıyla ilgili Adli Tıp Kurumunun gönderdiği raporda kemiklerin ''hayvan kemikleri'' olduğunun belirtildiğini kaydetti.
Mahkeme, telefon kayıtlarının tespiti için sanıklardan son olarak kullandıkları telefon numaralarını aldı.
Müdahil avukat Tahir Elçi, mağdurların anlatımlarının dosyadaki belgelerle uyumlu olduğunu kaydederek, ''Cemal Temizöz önemli bir kamu görevlisidir. Dosyada adı geçen ve gerçek kimlikleri bilinmeyen emniyet görevlileri Selim Hoca, Cebbar, Ramazan hoca, Yavuz ve Tuna kimdir? Bize bunların kim olduğunu söylesin. Neden bunların adlarını mahkemeye sunmuyor. Temizöz, bu kişilerin adını söylemediği sürece savunmasını inandırıcı bulmuyoruz'' dedi.
Elçi, Cizre İlçe Jandarma Komutanlığı bahçesinde çekildiği ileri sürülen plakasız beyaz renkli bir otomobilin fotoğrafını mahkemeye sundu.
Bu arada sanıklardan Fırat Altın (Abdulhakim Güven) söz alarak, dosyada mağdur olarak sadece avukatların bulunduğunu ileri sürerek, ''Avukatların acısı var. Bize kin kusuyorlar'' dedi. Bunun üzerine avukatlar ile sanık Güven arasında tartışma çıktı. Mahkeme Başkanı, tartışmaya müdahale ederek, yaşananları duruşma zaptına geçti.
Bu arada sanıklardan Kukel Atağ'ın söz alarak konuştuğu sırada şeker hastası olduğu bildirilen sanık Hıdır Altuğ fenalaştı. Altuğ, görevliler tarafından duruşma salonunun dışına çıkarıldı.
-''KULAK KESİP, TESBİH YAPIP DOLAŞTIM''-
Müdahil avukat Rıdvan Dalmış da Soner Yalçın tarafından yazılan ''Binbaşı Cem Ersever'in itirafları'' kitabında sanık Adem Yakin'den bahsedildiğini belirterek, kitabı dava dosyasına konulmak üzere mahkemeye sundu.
Daha sonra söz alan sanık Yakin, üzerine atılı suçlamalarla ilgili dosyada yeterli delilin bulunmadığını tekrarladı.
Kitapta kendisiyle ilgili yazılanlara değinen Yakin, ''Ben efsane bir adamım. PKK'da bulunduğum süre içerisinde terör makinesi haline getirildim. 22 Temmuz 1990 tarihinde Uludere Şenoba Karakolu'nda verdiğim ifademde 'PKK'da yer aldığım süre içerisinde Dilsiz Mahmut diye bilenen kişinin emrindeydim. Onun talimatları doğrultusunda hareket ederdim. Ajanlıkla suçlanan bir çobanın kafasını kıl testere ile kestim. Silahlı çatışmalarda öldürdüğüm insanların kulaklarını kesip, kaynatıp, ardından tuzlayıp tesbih yaptım. Köy köy dolaştırdım. Bu yaptıklarımın haddi hesabı yoktur. Ben bunları terör örgütü PKK'da bulunduğum esnada yaptım'' dedi.
Sanıklardan Kamil Atağ da dinlenen mağdurların bir çoğunun kendi akrabası olduğunu iafede ederek, ''Burada herkesin birbirine saygılı olmasını istiyorum. Bundan sonraki duruşmalarda hukuk dışına çıkıldığında Kamil Atağ olarak cevapsız kalmayacağımı söylüyorum. Suçsuzum ama tahliyemi talep etmiyorum'' diye konuştu.
-''HER GÖREVİ BAŞARIYLA YERİNE GETİRDİM''-
Duruşmada savunma yapan sanık Cemal Temizöz de Kendisinin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin şerefli bir subayı olduğunu belirterek şöyle dedi:
''Bana verilen her görevi başarı ile yerine getirdim. Neredeyse Cizre'de tüm mezarlıklardaki cesetlerden bizi sorumlu tutacaklar. O dönem PKK'ya milislik yapan kişiler terör örgütüyle birlikte bizimle çatışmaya giriyordu. Çatışmada öldüğü zaman eğer terör örgütü cesedini götürmemişse sivil vatandaş olarak kalıyordu. Ceset örgüt tarafından götürülmüşse bu sefer kayıp listesine giriyordu. Eğer gömüldüğü yerde bulunmuşsa o bölgedeki güvenlik güçleri töhmet altında bırakılıyordu.''
Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının savunmalarının ardından, verdiği kısa bir aradan sonra sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
AA