HABER

THY, 2007 yılına daha iddialı hazırlanıyor

İSTANBUL-MUSKAT (İHA) - Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil, havayolu şirketlerinin kendi iç bünyesindeki uçuşlardan beslendiğini, ancak parayı yurt dışından kazandığını belirterek, "Biz de böyle yapıyoruz. Yurt içindeki konumumuz iyi, daha da iyi olacak. THY katlanarak büyüyor. 2007 yılında daha iddialı konuşacağız. Seneye daha agresif reklam ve tanıtım politikası izleyeceğiz" dedi.

THY'nin, Katar'ın başkenti Doha ve Umman'ın başkenti Muskat'a düzenlediği tarifeli seferleri başladı. Muskat'ta gazetecilerle sohbet toplantısı gerçekleştiren THY Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyesi Doç. Dr. Temel Kotil, THY'nin çalışmaları hakkında bilgi verdi. Havayolu taşımacılığının yeni hedeflerini anlatan Kotil, "Umman Havayolları ile ilişkimiz var. Geçmişte uçaklarına bakım hizmeti verdik. Emirates Hava Yolları bizden çok büyük bir havayolu. Bunlar Uzakdoğu pazarına hitap ediyorlar. Kendi ülkelerini Avrupa ülkelerine atlama taşı olarak kullanıyorlar. Bizim de benzer uygulama projemiz var. Emirates geçen sene çok güzel bir yaklaşım yaptı. Ana politika şu: Uzakdoğu'da birçok şehirden büyük uçakla kalkıp buraya yolcu getirmek.

Buraya Uzakdoğu ülkelerinden günde neredeyse 100 bin yolcu geliyor. Bu 100 bin yolcu ile komposizyon oluşturursunuz ve büyük uçaklarla Avrupa'nın birçok şehrine gitme şansınız oluyor. Mükemmel bir politika. Böylece Uzakdoğu'dan büyük uçakla getirdiği yolcuları, buradaki yolcularla karma yapıp yine büyük uçakla Avrupa'ya gidebiliyorlar. Büyük uçak demek ekomomi demek, daha ucuz bilet, daha çok konfor demek. Havayolu taşımacılığında bütün senaryolar bunun üzerine kuruluyor. Uzakdoğu'daki Bankong, Şangay aklınıza hangi şehir geliyorsa oralara sefer koyabiliyoruz. Buradan yolcuları bir HAB'a getirdiniz yolcuları ve burada onları böldüğünüzde Avrupa şehirlerine bir uçak dolusu yolcu çıkabiliyor.

Bunun ikinci alternatifi de Avrupa'daki bir şehre gidiyorsunuz, buradan küçük uçaklarla diğer AB ülkelerine taşıyorsunuz yolcuları. Üçüncü alternatif olarak da İstanbul'a yolcuları getirip buradan orta büyüklükteki uçaklarla Avrupa'ya taşımak. İstanbul'da aktarma yapıp Almanya'ya 3 saatte gidebilirsiniz. Ama Arap ülkelerinden aktarma yapılınca 5 saat sürüyor. THY'nin bir avantajı da Avrupa'da çok sayıda Türk var. Böyle olunca potansiyel büyüyor. 160 kişilik uçağın zaten yarısı garanti dolu oluyor. Bu avantaj Uzakdoğu bağlantılı uçuşları başlatmak için yeterli oluyor. Bunu THY'den başka kimse yapamaz. Fırsatların peşindeyiz" dedi.

"THY ORTA GÖVDELİ UÇAK ALIMLARIYLA DAHA AKTİF HALE GELECEK"

Yüz adet dar gövdeli uçak ile THY'nin Avrupa'da ilk 10'da, orta gövdeli uçak sayısında ise ilk 4'ün içinde olduğunu kaydeden Genel Müdür Kotil, "Türk Hava Yolları'nın politikası İstanbul'u muazzam bir HAB haline getirmek. Zaten hükümet Avrupa yakasında üçüncü hava alanı inşaatına onay verdi. 5 yıl içinde üçüncü bir hava alanı inşaa edildiğinde İstanbul'un yolcu toplama ve HAB oluşturma ihtimali çok daha yüksek olacak. Yüz uçaklık bir dar gövde, 12 uçaklık büyük gövdeli uçağa sahip olan THY orta gövdeli uçak alımlarıyla daha aktif hale gelecek" diye konuştu.

Dünyada ortalama bilet fiyatlarının sürekli olarak düştüğüne dikkat çeken Kotil, "Uçaklardaki ortalama doluluk oranı da sürekli olarak artıyor. Avrupalı havayolları kendilerini nasıl ayarlıyorlar, olabildiğince giderleri azaltalım. Sonuçta kemiğe kadar zayıflamak gerekiyor. Hava yolu taşımacılığında petrol giderleri toplam maliyetin yüzde 18'ini oluşturuyor. Personel gideri ise yüzde 24'ü, ikram gideri yüzde 5, teknik bakım gideri yüzde 11'ini meydana getiriyor. Akaryakıt fiyatı arttığında bunlar arasındaki dengeyi gözetmek gerekiyor. Bir yerden alıp diğer yere veriyorsunuz. Bilet fiyatları bu giderlerin ayarlanmasından sonra ortaya çıkıyor" şeklinde konuştu.

"HAVA YOLLARININ EN İYİ YAPTIĞI ŞEY KAYNAK YÖNETİMİDİR"

ABD'de birçok hava yolu şirketinin iflas etmesinin arkasında yatan nedenlere de değinen THY Genel Müdürü Doç. Dr. Temel Kotil, "Hava yolu taşımacılığı 1990'lı yıllarda büyük bir krize girdi. Özelleştirme de Avrupa'da bu yıllarda başladı. THY'nin de zarar ettiği 2000 yılında yeniden bir kriz yaşandı. 11 Eylül 2001 olayları da üzerinde tuz biber oldu. Hava yolunda her yıl standart yüzde 5'lik yolcu artışı olur. Kriz geldiğinde bu eğri aşağıya düşer ama kriz geçince yeniden kaldığı yerden devam eder. Avrupa ve ABD'deki şirketler çok büyükler. Çok büyük olunca sektörel değişikliklere ayak uyduramıyorsunuz. Eğer uçağı uçurmak krizden dolayı zararlı ise uçağı çekersiniz park alanına ama personeli çıkaramazsınız. Yüzde 14'ü buradan gider. Bu şirketlerin çok hantal bir personel yapısı var. Bu zararda olan hava yolu şirketleri Avrupa'ya olan sefer sayılarını arttırdılar. North West ve American Airlines gibi firmalar iç hatlardan çekilerek Avrupa'ya uçmaya başladılar. Bir uçağın uçurulmasına karar verildiyse o uçağın güvenlik sorunu olamaz. Bir uçak uçuruluyorsa Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü normalde bunun muhatabıdır. Avrupalılar'ın prestij uçağı Concord'ların uçma iznini ortadan kaldıran sivil havacılıktır" dedi.

Hava yollarının en iyi yaptığı şeyin kaynak yönetimi olduğunu kaydeden Kotil, "Her g fd. Üçüncü ün uçaklarımızın doluluk oranını takip ederim. Günlük verilerle ilgilenirim. Çünkü yanlış bir operasyon yaparsanız anında zarara girmeye başlarsınız. Tek amacımız yolcularımızı mutlu bir şekilde uçurmak ve bu işten iyi kar etmek. İstanbul'a daha çok yolcu getireceğiz, buradan daha çok yolcu dağıtacağız. Bu sayede geniş gövdeli uçak yapımızı geliştireceğiz. Havaalanı inşaatının bir iki yıl gecikmesi bizi etkilemez, ona göre strateji geliştiririz. Uzakdoğu'da Çin'de uçuşlarımızı günlüğe çıkardık bu sene. Şangay'a her gün sefer yapıyoruz. Honkong ve Bankong'u Çin'den ayırıyoruz. Bankong'a günde iki defa serfer olacak. Japonya'ya haftada 4 seferden günde bir sefere çıkılıyor. Baktığınızda bunların hepsi yüzde 30 büyüme anlamına geliyor. 7 büyük uçağımızın yanına 5 tane daha koyduk. Doluluk oranları bakımından iç uçuşlarda geçen sene yüzde 73'ü tutturduk. Avrupa Birliği'nde kısa mesafe uçuşlar doluluk ortalaması yüzde 65 civarında seyrediyor. Bununla birlikte uzun mesafe uçuşlarda doluluk oranımız ise yüzde 85'tir" diye konuştu.

"THY 2006 YILI BOYUNCA DAR GELİRLİ NETWORKÜNÜ GELİŞTİRİYOR"

Alliance anlaşması ile ilgili henüz karar verilmediğini ifade eden Kotil, "Alliance ile ilgili üç büyük firma var ve biz de THY olarak görüşmeler yapıyoruz. Oneworld, Sky Tim ve Star isimli üç büyük alliance var. Henüz bir karar açıklama aşamasına gelmedik ama buna çok yakınız, bu yıl içinde hayata geçireceğiz. Bu birliklerden biriyle yapacağımız anlaşma ile karşılıklı yolcu kullanma. Bu da şunu gösteriyor ki THY 2006 yılı boyunca dar gelirli networkünü geliştiriyor. Dar gövde uçak sayısında THY Avrupa'da ilk 4'ün içinde demiştik. Böyle olunca en akıllı yol, başka firmaların geniş gövde uçaklarından istifade etmek. Bu da Alliance anlaşması ile transfer vermek. Bu yıl içinde bu anlaşmayı yapacağız. Bu da bize geniş gövdede bir yön çizecek. Bu anlaşma ile onun uçağı benim olmuyor. Ben ona transfer vererek geliri paylaşıyoruz. Bu işten artı bir kazanç elde edemiyorsunuz.

Tek avantajım, yolcumu istediğim yere gönderebiliyorum. THY ile İstanbul'dan check-in yapan bir yolcu, Oneworld, Sky Tim ve Star'ın havayolunu kullanarak dünyanın her yerine gidebilecek. THY çok akıllıca hareket ediyor farkında mısınız? Çok büyük fırsatlar var alsında ama bu fırsatlar da ülkenin kalkınmasıyla, coğrafyasıyla ve kültürüyle paralel gidiyor. THY bu başarıları donanımlı personeliyle elde ediyor. 11 bin personelimizden 2500'ü üniversite mezunu. Bine yakın da pilotumuz var. THY Türkiye'nin her zaman bir cazibe şirketi olmuştur. Bizim için onur verici bir şey. Sürekli başvuru alıyor. 400 kişi istedik kabin görevlisi olarak 7 bin başvuru yapıldı" ifadelerini kullandı.

"ÖZELLEŞTİRME, DAHA ESNEK BİR ÜCRET POLİTİKASI ANLAMINA GELİYOR"

THY'nin özelleştirilmesine de değinen Genel Müdür Kotil, şunları kaydetti:

"Özelleştirme İdaresi, THY'nin yüzde 25'ini halka arz etmeye karar verdiler. 'Bu yıl içinde yapacağız, daha fazlasını da satabiliriz' dediler. Avrupa'da 1990'da kriz çıktığında özelleştirmeler başladı ve 1994'te tamamlandı. En son Air France 2004'te özelleşti. Sadece Polonya ve Çek Havayolları gibi küçük şirketler kaldı. Özelleştirme sırd. Üçüncü ralamasında Avrupa'da liste başında duruyoruz. Benim genel müdür olarak üzerinde durduğum noktalar farklı. Halka arz, kurumu dolayısıyla çalışanı etkileyecek. Finansal durumumuzu etkilemez, çünkü biz şu anda devletten garanti almadan kredi alabilen şirketiz. Libor eksi ile kredi alabiliyoruz. Ancak bazen karar vermelerde çok yavaş kalabiliyoruz. İhale süreçlerimiz 45 günden 90 güne çıkabiliyor. Havacılıkta çok hızlı karar vermeniz gerekiyor. Ankara'nın THY'ye bakışı çok iyi, evraklarımız çok hızlı dönüyor. Özelleştirme bizim daha esnek hale gelmemize katkı sağlar. Bizim için bir artı olacak. Başlatılan bir süreç tamamlanmış olacak. THY bu yüzden bir baskı altında, bu baskı kalkınca THY de gerçek değerini bulabilecek.

THY'nin A grubu hisselerinin yüzde 50'sinden fazlasının halka arz edilmesi kamu kimliğini kaybettiği anlamına geliyor. Daha esnek bir ücret politikası anlamına geliyor, personelimiz bu yüzden olumlu karşılıyor. Eleman çıkarma gerekirse oluyor. Bu konuda kararları yönetim alıyor. Bir taraftan yaşı gelenler emekli ediliyor, bir taraftan yeni personel alınıyor. Şirketin geleceği benim geleceğimden daha önemlidir. Geçen yıl uçak başına personel sayımız 130'a düştü, bu yıl 110'a düşecek. Geçen yıl personel başına bin 300 yolcu taşıdık. Avrupa'da en iyiler arasındayız. Singapur Havayolları dünyada en karlı şirkettir. Örnek alınması gerekir. Paranın çoğu dışarıdan geliyor, havayolu şirketleri kendi iç bünyesindeki uçuşlardan beslenir ama parayı yurt dışından kazanır. Biz de böyle yapıyoruz. Yurt içindeki konumumuz iyi, daha da iyi olacak. THY katlanarak büyüyor. 2007 yılında daha iddialı konuşacağız. Seneye daha agresif reklam ve tanıtım politikası izleyeceğiz. Yeni yeni resmi tutturmaya başladık".

En Çok Aranan Haberler