HABER

Toplumsal gerginlik aileleri etkiliyor

"Her şey ailede başlıyor. Mutlu bireyler mutlu toplumlara ya da toplumsal kargaşalar bizi bireysel sorunlara götürüyor"

- EKONOMİK KRİZ VE TOPLUMSAL GERGİNLİĞİN AİLE ÜZERİNDE ETKİLERİ
MERSİN (İHA) - Mersin Üniversitesi (MEÜ) Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zülal Erkan, yaşanan ekonomik kriz, terör olayları ve savaşların toplumsal gerginliğe neden olabildiğini ve aile bireyleri üzerinde olumsuz etkilere yol açtığını söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Zülal Erkan, yaptığı açıklamada, bireyin ailenin en küçük yapı taşı olduğunu belirterek, ailenin geniş ailenin bir parçası, geniş ailenin de toplumun bir parçası olduğunu hatırlattı. Erkan, bir bireyde meydana gelen problemin en küçük aile yapısını etkilediğini, o aile yapısının içine ait olduğu geniş sistemi, o sistemin de toplumu etkilediğini kaydetti. Bu şekilde alttan makro sisteme doğru bir etkileşim olurken, geniş çemberden alt sisteme doğru da etkinin söz konusu olduğunu dile getiren

Erkan, "Yani bir ülke ekonomik krizde ise bundan birey, dolayısıyla aile de etkileniyor. Bir aile bireyleri temel ihtiyaçlarını karşılayamadığı zaman sistemde ciddi sorunlar meydana geliyor. Özellikle bireyin ekonomik kriz veya ilişkilerde yaşadığı krizlerde 'baş edemeyeceğim' duygusu ağır basarsa, birey kendini tükenmiş hissediyor, çözüm yolları bulamıyor ve kendi varlığını, öz değerini büyük tehdit altında hissettiği için de belki çözüm yolu olarak kaçmayı tercih edebiliyor. Savaşmak yerine kaçmayı tercih

ettiği için bir ön kıyım söz konusu olabiliyor. Bu nedenle de intiharlar oluyor" dedi.

İntihar risk faktörünü bu şekilde açıklamanın tabii ki çok kolay olmadığını ve intihar olgusunda çok daha farklı parametrelerin de bulunduğunun altını çizen Erkan, bireyin öz değerliliği, öz yeterliliği, kendisi ile ilişki kurma biçimi, yetiştiriliş tarzı ve psikolojik özellikleri gibi diğer parametrelerin de önemli olduğunu vurgularken, birebir olmasa dahi ekonomik krizin de etkisi olabileceğini kaydetti. Sadece ekonomik kriz değil, okula giden çocuğun okulda yaşadığı problemlerin de aile sistemini

etkileyebileceğini dile getiren Erkan, "Aile sistemi birçok etkiye açıktır. İşsizlik, işte yaşanılan sıkıntılar da aile sistemini etkileyebiliyor. Buradaki bireylerin davranış problemlerinin oluşmasında sistemin katkısı olduğu gibi, o davranış problemlerinin de sisteme katkısı var. Zaten son zamanlarda aile içinde karşılaşılan problemleri, bireysel almak yerine sistemi ele alarak tedavi etmeye yönelik yaklaşımlar daha başarılı olduğu için günümüzde 'aile terapisi' kavramı da daha popüler olmaya başladı.

Önceleri 'psikolojik danışma, bireysel psikolojik danışma' derken, şimdi diyoruz ki 'aile danışmanlığı'. Yapılan araştırmalar bize, sistem içerisinde bir aile bireyinde problem var ise, sistemin ele alınmasının daha doğru olduğunu gösteriyor. Çünkü bu depresyonun yaşanmasına neden olan aile içi etkileşimler, aile içi yapı, aile içindeki rollerdir. Her şey ailede başlıyor. Bu bir halka. Mutlu bireyler bizi mutlu toplumlara götürüyor ya da toplumsal kargaşalar bizi bireysel sorunlara getiriyor" diye

konuştu.

Aile danışmanlığı konusunun çok önemli olduğunu vurgulayan Zülal Erkan, uzmanlık gerektiren, ciddi bir eğitim almış kişilerden oluşması gerektiğini, bu konuda sistemik Aile Terapileri Enstitüsü'nün sağladığı eğitimler olduğunu söyledi. Bununla ilgili olarak kendisinin de kurucuları arasında yer aldığı, merkezi Almanya'da bulunan Weinheim Aile Terapisi Enstitüsü'nün şubesini Adana'da kurduklarını ve bu konuda eğitim vermeye başladıklarını kaydeden Erkan, ayrıca Mersin Üniversitesi'nde de aile danışması uygulamalarının MEÜ Sürekli Eğitim Merkezi kapsamında başladığını ifade etti. Bu sistemde aile fertlerinin tamamının ele alındığını belirten Erkan, şöyle devam etti:

"Diyelim ki, çocuğun okul korkusu problemi var. Biz sadece çocukla ilgilenmek yerine sistemle ilgileniyoruz. Çünkü sadece çocukla ilgilendiğinizde, çocuk nerede yetişiyor? Ailede. Yani o korkuyu yaratan dinamikleri ben değiştirmezsem, istediğim kadar çocukla çalışayım, o çocuk yine aileye gittiğinde o dinamikler çocukta yeniden yetişiyor. Dolayısıyla aile terapisinin gücü de buradan geliyor. Bazen bireysel olabiliyor tabii ki. Mesela aile sistemi, sistemik açıdan değerlendirildikten sonra bakıyoruz ki, anne-baba rollerinden daha çok o karı-kocanın eş olma rollerinde eksiklik oluyor. O zaman çocuğu sistemden çıkarıyoruz. Çocuğun problemi ile gelinmiş oluyor ama neyle çalışıyoruz, anne-baba ile çalışıyoruz."

En Çok Aranan Haberler