Mersin'de toplumun farklı kesimleriyle yapılan bir ankete göre insanların yüzde 74.35'inin kendisini cinnetin eşiğinde gördüğü, yüzde 73.6'lık bir bölümününse çevresini bir tehdit unsuru olarak algıladığını ortaya koydu.
Ayzep Psikolojik Danışma Merkezi, toplumsal şiddet olaylarının insan psikolojisine ve gündelik yaşama etkilerini araştırma adına Mersin'in merkez ilçeleri olan Akdeniz, Yenişehir, Toroslar ve Mezitli'de toplam 2 bin kişiyle yapmış olduğu anketin sonuçlarını açıkladı. Psikoterapist Ayla Ketre tarafından Mersin Gazeteciler Cemiyeti (MGC) Basın Merkezi'nde düzenlenen toplantıyla kamuoyuna açıklanan anket sonuçlarına göre insanların işlenen cinayetlerin temelinde ekonomik krizin etkili olduğu görüşünde birleştiği vurgulandı. Ayla Ketre, global krize bağlı olarak Türkiye'de özellikle son dönemde cinayet ve cinnet olaylarında çok ciddi bir artış yaşandığına dikkat çekerek, işlenen cinayetlerin insanlar üzerindeki etkisini sorguladıklarını ve buna göre de bireylerin yüzde 97.7'sinin bu tip olaylardan olumsuz etkilendiği sonucuna ulaştıklarını söyledi.
Ankete göre toplumun büyük bir çoğunluğunun kendisini psikolojik olarak olumsuz bir etki altında hissettiğini dile getiren Ketre, "Toplumsal ruh sağlığının bozulduğunu ve toplumsal cinnet riskinin had safhaya ulaştığını gözler önüne seren bu veriler, hükümetin ekonomik kriz karşısında harekete geçerek, almış olduğu bir dizi önlem paketine benzer bir şekilde; 'Koruyucu Ruh Sağlığı Önlem Paketi' oluşturması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Paketin hazırlanmasında ilgili tüm bakanlıklar görev almalı ve sadece paketi hazırlamakla da kalmamalı, pakete işlerlik de kazandırmalıdır. Bu noktada ruh sağlığı çalışanlarının bilgisine de mutlaka başvurulmalıdır" dedi.
"TOPLUMSAL CİNNETİN ELİ KULAĞINDA. TEDBİRLER ACİLEN ALINMALI"
Ankete katılanların yüzde 98.05'inin son günlerde yaşanan cinayet ve cinnet olaylarını yakından takip ettiğini, 'Sizce bu tip haberlere medyada geniş yer verilmeli mi?' şeklindeki soruya da katılımcıların yüzde 70.7'sinin 'Evet' yanıtını verdiğine dikkat çeken Ketre, "Oysa mesleki bilgi ve toplumsal duyarlılığımız nedeniyle medyanın katliam, cinnet, cinayet ve şiddet gibi eylemlere özendirici veya yol gösterici içerikteki verilere yayınlarında yer vermemesi fikrini ileri sürmekte ve desteklemekteyiz. Bir başka açıdan kriminolojide suç kavramına bağlı olarak, insanlar okudukları ya da gördükleri cinayet haberlerinin bir biçimde kendi başlarına da gelmesinden korkuyor. Konuyu bu açıdan ele aldığımızda da medyanın suç unsurunu içeren haberlere geniş ölçüde yer vermemesi duyarlılığına inanıyoruz" diye konuştu.
Bugün gelinen noktada toplumun içinde bulunduğu ruh sağlığından kurtulabilmesi için hükümetin acilen; 'Koruyucu Ruh Sağlığı Önlem Paketi'ni hazırlayarak, bunu aktif bir şekilde uygulamaya koymasını isteyen Ketre, bunun yanında da koruyucu ve önleyici ruh sağlığı önlemleri kapsamında toplumun ruh sağlığını tehdit eden risk faktörlerinin objektif bir şekilde analiz edilmesi tavsiyesinde bulundu. Ayla Ketre, psikolojik örselenmelerin derecesinin doğru bir biçimde analiz edilerek, muhtemel tehlikelerin farkına varılarak, şimdiden gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini savundu ve olumsuz etkilenen psikolojik yapıyla ortaya çıkan davranışsal sorunların bir an önce önüne geçilmesi amacıyla halkın yaşam alanlarının sosyal ve kültürel ihtiyaçları karşılayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.
Yaşanan cinnet ve cinayetlerin temelinde ekonomik krizin olduğu öngörüsünden hareketle; toplumun refah seviyesi ve adaletli bir gelir dağılımının sağlam zeminlerde temini ve buna dayalı politikalar üretilmesi konusunu da gündeme taşıyan Ketre, sosyal yapıyı oluşturan ahlaki ve dini değerler, yasal düzenlemeler, aile bilinci ve kültürel kodların, medya tarafından doğru bir biçimde işlenmesi gerektiğini söyledi. Ketre, açıklamasını şöyle sürdürdü; "Sosyal araştırma sonuçlarımıza bağlı olarak eli kulağında olduğunu öngördüğümüz toplumsal cinnet konusunun, gelecekte yapılacak pek çok değerli bilimsel çalışmaya konu olmasını temenni ediyoruz. Bu tehdidin önüne geçilebilmesi için önerilerimiz doğrultusunda bir an önce çalışmaların başlatılması gerektiğini tekrarlıyoruz."