Arap dünyasındaki laik ülkelerin önde gelenlerinden biri olarak görülen Tunus'ta, 2011'de Zeynel Abidin Bin Ali rejimini deviren isyandan bu yana İslamcı militanlar gücünü artırmaya başladı.
Çarşamba günü Bardo Müzesi'nde düzenlenen, birçoğu Avrupalı turistler olmak üzere en az 19 kişinin ölümüyle sonuçlanan olay, 2011'den bu yana yaşanan en büyük saldırıydı.
Saldırıyı üstlenen olmadı ancak şüpheler iki grup üzerinde yoğunlaştı: El Kaide ya da IŞİD'le (Irak Şam İslam Devleti) bağlantılı Selefi militan gruplar. Tunuslu yetkililer ülkeden yaklaşık 3 bin kişinin cihad adına Suriye ve Irak da dahil olmak üzere farklı ülkelerde savaşmaya gittiğini söylüyor.
IŞİD'deki yabancı savaşçılar içinde Tunuslular birinci sırada
Bazı araştırmacılara göre IŞİD saflarında savaşan yabancılar arasında Tunuslular en büyük orana sahip.
Saldırı Tunus'un yeni laik hükümetine büyük bir meydan okuma oldu. Geçen yıl yapılan seçimlerde İslamcı En Nahda'ya karşı sandıkta zafer kazanarak kurulan yeni hükümet, İslamcı militanlara karşı çok daha sıkı önlemler alacağı sözünü vermişti.
2011 sonrası yapılan ilk seçimleri kazanan En Nahda, cihatçı grupların üstüne gitmemekle suçlanıyordu. Bu algı özellikle 2013'te laik siyasetçiler Şükrü Beleyid ve Muhammed Brahmi'nin öldürülmesinden sonra derinleşti.
Ordu küçük ve deneyimsiz
Tunus, Cezayir sınırında İslami Mağrib El Kaide örgütüne karşı savaşıyor. Grubun Temmuz 2014'te Tunus'un dağlık bölgelerinde güvenlik güçlerine düzenlediği saldırıda en az 14 asker öldü. Bu, Tunus'un Fransa'dan bağımsızlığını kazanması ardından Tunus askerlerine yönelik en büyük saldırı olmuştu.
Bu saldırı ordunun, 2012 yılından bu yana militanların yarattığı tehdidi bertaraf etmek için hem hava hem de kara operasyonları düzenliyor olmasına rağmen gerçekleştirildi. Ancak bu başarısızlık şaşırtıcı değil çünkü Tunus, bölgedeki en küçük ordulardan birine sahip.
Ayrıca ordu, her ne kadar askerleri Avrupa ve ABD'den eğitim ve teçhizat desteği alsa da, 'terörle' mücadelede çok az bir deneyime sahip.
Hedefteki grup: Ensar el-Şeria
Tunus'taki ana İslamcı grup Ensar el-Şeria. Grup, Eylül 2012'de Tunus'taki ABD Konsolosluğu'na yönelen saldırıyı gerçekleştirmekle suçlanıyor. Örgütün başında Ebu Ayadh el-Tunisi var.
Bin Ali rejiminin devrilmesi ardından ülkedeki uzlaşma çabaları kapsamında o dönem hapiste bulunan El-Tunisi'ye af getirilmiş ve serbest bırakılmıştı.
Ancak grup, Beleyid ve Brahmi'nin öldürülmesi ile ABD Konsolosluğu'na yönelik saldırının da içinde olduğu şiddet eylemlerine karışmakla suçlandı, bu nedenle El-Tunisi hakkında yeniden yakalama emri çıkarıldı. Grup ise suçlamaları reddediyor ve Tunus'ta İslam hukukun uygulanması için barışçı bir mücadele yürüttüğünü söylüyor.
Ensar el-Şeria yardım çalışmaları üzerinden, özellikle işsizlik ve yoksulluk seviyesinin yüksek olduğu bölgelerde belli bir destek elde etmiş durumda. Bazı uzmanlar, 'destek üssünün' küçük olmasına rağmen Ensar el-Şeria'nın taban örgütlenmesinin, grubu, 2011'de patlak veren "Arap Baharı" isyanları ardından bölgede siyasi geçiş sürecinde başarılı olmuş tek Arap ülkesi olan Tunus'ta en büyük tehdit haline getirdiğini söylüyor.