ANKARA (ANKA) – CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin CHP'ye yönelik eleştirilerine yanıt verdi. Baykal, "Böyle bir siyasi polemiği uygun görmüyorum. Bu konudan özenle uzak durmaya çalışıyorum. Konu ciddidir, önemlidir. Siyasi partiler arasındaki laf yarışının bir parçası haline dönüştürmemek lazım" dedi.
CHP Lideri Baykal, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın ziyaretinin ardından gazetecilerin türban tartışmalarıyla ilgili sorularını yanıtladı. Baykal, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin geçen haftaki Meclis Grup toplantısında partisine ve kendisine yönelik eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, şöyle dedi :
"Böyle bir siyasi polemiği uygun görmüyorum. Bu konudan özenle uzak durmaya çalışıyorum. Konu ciddidir, önemlidir. Siyasi partiler arasındaki laf yarışının bir parçası haline dönüştürmemek lazım. Ben o dikkat içindeyim. Hiçbir kompleksim de yok. Hiçbir şeyi kanıtlama ihtiyacı içinde değilim. Cumhuriyetimize sahip çıkılması gerektiğinden hiç kuşku duymuyorum. Cumhuriyetimize yönelik ciddi tehlikelere, tehditlerin geliştirilmekte olduğu çok açıktır. Bunu birileri görse de görmese de çok nettir. Buna karşı görevine yapanlar var yapmayanlar var. Bunların takdiri milletimizin olacaktır. Biz görevimizi yapıyoruz. Partiler arasında bir tartışma gibi görmüyorum olayı."
-SÖYLEDİKLERİM ORTADA-
Baykal, bir televizyon kanalında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın türbanla ilgili açıklamalarına dönük yorumlarının sorulması üzerine ise, "Orada söylediklerim ortada. Bir ek açıklamayı gerektiren bir şey yok. Ben Türkiye'de yaşadığımız deneylerin ışığında artık, ülkenin Cumhuriyete sahip çıkma konusundaki sorumluluğunu hukuk, yargı organlarıyla halkın kendisi olduğuna inandığımı söyledim. Samimi inancım budur. Bu iş artık, halkın götüreceği bir iştir. Yargı elbette anayasa ve hukuk çerçevesinde söz sahibi olacaktır. Onun dışında hiç kimseden bir bekleyiş içinde olmayız. Herkes kendi işine bakıyor. Bakmaya da devam etsin. Bizim bir bekleyişimiz, bir arayışımız yoktur" diye konuştu.
-ÇENE ALTI FORMÜLÜ-
CHP Lideri Baykal, türbanın "çene altından" bağlanmasına dönük formülü de eleştirdi. Baykal, şunları söyledi:
"Ortada bu formülle ilgili rivayetin de muhtelif olduğu anlaşılıyor. Böyle önemli bir konuda bir bağlama biçimiyle ilgili talimatın yasaya yerleştirilmiş olmasının hiçbir şekilde mazur görmek, anlayışla karşılamak mümkün değil. Bu çok garip, çok tuhaf bir düzenleme. Uygulama şansını bulup bulamayacağını da birlikte göreceğiz. Hepimiz biliyoruz ki şu sıralar Anadolu'nun pek çok kasabasında, pek çok kentinde kız öğrenciler derslere türbanla giriyor. Bunun çok örneği var. ‘Bundan sonra girmeyecekler' ve ‘liselerde kullanılmayacak' sözü bir anlam taşımıyor. Gidiniz Orta Anadolu'daki bir kente, oradaki liselere öğrenciler nasıl gidiyor bakınız. ‘Üniversiteye Anayasa değişikliğinden sonra türbanla girilmeyecek, ancak çenet altından bağlayanlar girecektir' söylemi de çok yadırgatıcı. Bunların hepsi bir temel olayı gözden kaçırmaya yöneliktir. Temel olay şudur. Artık Türkiye'de devlet kurumları içinde Anayasamızın bugüne kadar izin vermediği türden dini inancın gereği olarak kullanıldığı söylenen kıyafetler yer almaya başlayacaktır. Bunun önü açılmaktadır."
-ETİKETLEMELER BAŞLAYACAK-
Baykal, bir soru üzerine de, türban uygulaması ile okullarda öğrencilerin, öğretmen ve okul yönetimiyle ilişkilerinin karmaşık ve sancılı hale gelebileceğini söyledi. Baykal, "Her şey artık o pencereden algılanmaya ve sorgulanmaya başlar. Kızların örtüneni, örtünmeyeni kimdir? Niye onlar örtünüyor? Niye bunlar örtünmüyor? Bu sorular ortaya çıkmaya başlar. Ve o sorulara cevaplar çıkmaya başlar. Etiketleme başlar, yaftalama başlar, niteleme başlar. Din, mezhep konuşulmaya başlanır. İnanç düzeyi konuşulmaya başlanır. Bu çok tehlikeli bir süreci başlatır" dedi.
-TÜRBAN, KELİME-İ ŞAHADEDİN YERİNİ ALDI-
Baykal, Anadolu'da yüzlerce yıldır, toplumun her kesiminden insanın bir birine sevgi ve saygı anlayışı içinde, kimseyi suçlamaya yönelik olmadan sadece kendi tavrını, kendi öz saygısını yansıtan bir şekilde giyinme anlayışına sahip olduğunu söyledi. Bu anlayışın değiştirilmek istendiğini ifade eden Baykal, "Türkiye'nin tarihinden ve coğrafyasından gelmeyen" türbanın, ve "Türkiye'nin yaşadığı İslamiyet'ten kaynaklanmayan" yabancı menşeli, bir üniformanın, "İslamiyet'in özüymüş gibi" dayatılmak istendiğini belirtti.
İslamiyet'te, dedikodu ve gıybetin günah, faizin ise haram olduğunu anlatan Baykal, "Faiz haramdır ama türban takmamak günahtır diye bir tarif yoktur. Ama bunların hepsi unutuldu. Türban sanki İslamiyet'in temel tarifi, kelime-i şahadetin yerini türban almış gibi bir manzara. Türbanlıysa hiçbir şeye gerek yokmuş gibi bir anlayış" dedi.
-DİN İŞİ DEĞİL, SİYASET İŞİ-
Baykal, türban meselesinin dinle ilgisinin bulunmadığını söyledi. Baykal, şunları dile getirdi:
"40 yıldan beri ne değişti Türkiye'de? İslamiyet'te ne değişti? Nerden çıktı. İslamiyet'in özüyle bu ilgili mi? Hayır ilgili değil. Ne o zaman bu? Bu din işi değil. Ya ne işi? Siyaset işi. Bu 30 yılda dünya siyasetindeki gelişmeler ve değişmeler, Türkiye'nin hedef seçilmesi Türkiye'ye yönelik projeler planlar böyle bir yaklaşımı giderek yaygınlaştırdı, geliştirdi güçlendirdi. Şimdi bizim hükümetimiz de ‘buyurun üniversiteye' diyor. ‘Merak etmeyin, liseye sokmayacağım, merak etmeyin devlet memurlarına sokmayacağım' diyor. Hadi canım sende. Sen sokmayacaksın. Hatta şimdiden milletvekillerin, kadın kolları başkanın, belediye başkanların taleplerini ortaya koymaya başladılar. Sen mi bunların önünde duracaksın. Sana mı güveneceğiz. Böyle bir şey olur mu? Bir süreç başlattın ki bunun önünde kimsenin durması mümkün olmaz."