Türk Kızılayı'ndan Sudan'a dev hizmet
IDARFUR (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla 2006 yılı Ağustos ayında Türk Kızılayı tarafından Sudan'ın sorunlu bölgesi Darfur'da kurulan sahra hastanesi bölge insanına şifa dağıtıyor.
Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala şehrinde hizmet veren hastane, her gün yüzlerce hastanın akınına uğruyor. Türkiye'den gelen doktor ve hemşirelerin hizmet verdiği hastanede kurulduğu günden bu güne kadar yaklaşık 50 bin hasta muayene edildi, bunlardan 350'si ameliyat edildi.
Kızılay Kamp Başkanı Dr. Tuncay Kımıllı, bölge halkının kendilerine kucak açtığını söyledi. 30 Ağustos 2006 tarihinde resmi açılışı yapılan Sahra Hastanesi'nin ilk etapta yıllık 11 bin hastaya sağlık hizmeti verilecek şekilde planlandığını belirten Kımıllı, ancak daha 6 ay dolmadan yaklaşık 50 bin hastayı muayene ettiklerini söyledi. Halkın Türkiye ve Türk Kızılayı'nı müslüman olmalarından dolayı çok sevdiğini anlatan Dr. Kımıllı, Darfurluların kendi devlet hastaneleri yerine Türk doktorlarına muayene olmayı tercih ettiklerini söyledi.
350 üzerinde de ameliyat gerçekleştirildiğini anlatan Dr. Kımıllı, günde 350-400 arasında hastaya hizmet verilen sahra hastanesinde bir ameliyathane, bir röntgen ünitesi, bir laboratuvar, 7 poliklinik, bir eczane ile bir otoklav ünitesi bulunduğunu söyledi. Dr. Kımıllı, hastanede 12'si Kızılay, 17 Sağlık Bakanlığı ve 35 yerel personel olmak üzere toplam 64 kişinin görev yaptığını bildirdi.
Sahra Hastanesi'nin verdiği hizmet bakımından bölgede çok kısa sürede ün yaptığını belirten Dr. Kımıllı, şöyle konuştu: "Devlet Hastanesi ve diğer hastanelerde sağlık hizmeti paralı verilirken, bizim hastanemizde hiçbir şekilde muayene, ameliyat ve ilaç ücreti alınmıyor. Devlet Hastanesi ve diğer hastaneler birçok hastayı bize sevk ediyor. Çoğu kere çaresiz kalıyoruz. Gelen hastaları geri de gönderemiyoruz. Türk doktorların müslüman olması ve tarihi bağlar nedeniyle hastaneye talep yüksek. Muayene olmak için hastane önünde kurulu çadırda 3 gün bekleyenler var. Darfur'un dışından hatta Çad'dan dahi gelen hastalar oluyor"
Sahra Hastanesi Başhekimi Mehmet Buz ise bölge halkının çok büyük sıkıntı içinde olduğunu belirterek "Türkiye ve Türk bayrağı için buradayız. Türkiye'yi en güzel şekilde temsil etmeye çalışıyoruz. Devletimizin büyüklüğünü insanlara gösteriyoruz. Darfurlulara faydalı olmak için geldik. Buraları görünce vatanımızın değerini daha iyi anladık" dedi.
Mehmet Buz, kendilerinin buraya gelen 5'nci gurup olduklarını belirterek ekibi oluştururken özellikle arapça bilenleri tercih ettiklerini ve bu sayede daha kısa sürede daha fazla hastaya bakabildiklerini söyledi. Türk Kızılayı personeline bölge yetkilileri ve halkının büyük ilgi gösterdiklerini bakanların bile Sahra hastanesinde tedavi olduğunu belirten Dr. Mehmet Buz, şunları söyledi: "Bölgede bizim hastanemizin dışında Nyala Devlet Hastanesi, Polis ve Askeri hastaneleri bulunuyor. Bunun dışında çeşitli ülkelere ait yardım kuruluşları da hizmet veriyor. Ancak, ameliyat, radyoloji ve tetkik hizmeti veren hastane tek bizim hastanemiz."
Hastanede ameliyat sonrası bakım gerektiren büyük operasyonlar yapmadıklarını belirten Mehmet Buz, şöyle konuştu: "Bunun nedeni öncelikle güvenlik sorunu, yatılı hasta almıyoruz. Ayrıca kabileler hastalarını pek hastanede bırakmak istemiyorlar evlerine götürüyorlar. Evde bakım şartları çok düzgün olmadığından enfeksiyon riski fazla oluyor. Biz bu nedenle operasyon yapacağımız hastalara minimum bakım şartlarını gözetecekler arasından seçiyoruz."
Çocuk Doktoru Gökcan Ceylani de, bölgede suyun kirli olduğunu ve beslenme bozukluklarından kaynaklı birçok enfeksiyona rastlandığını ifade etti. Bölge halkının çölde yaşaması nedeniyle deri hastalıklarının da çok görüldüğünü belirten Ceylani, "Tedavi ettikten sonra anne ve babalara özellikle çocukların içecekleri suları kaynatmalarını öneriyoruz" diye konuştu. Dr. Ceylani, bölgede ağırlıklı olarak sıtma, ishal, kolera, menenjit ve üst solunum yolu enfeksiyonları görüldüğünü söyledi.
Türk Kızılayı'nın Darfur'daki Sahra Hastanesinde görevli çocuk doktoru Sudanlı bayan Masair Abdurrahman Hamid de Türkiye'ye yardımlarından dolayı teşekkür etti. Henüz 25 yaşındaki genç doktor Masair, kendi halkına hizmet edebilmek için bu mesleği seçtiğini belirterek, "Türk Kızılayı sayesinde bu hayalim gerçekleşti. Doktor olarak kendi halkıma faydalı olduğum için çok mutluyum" ifadelerini kullandı.
KİRVESİ DE KIZILAY'DAN
Bölgede her türlü sağlık hizmeti veren Türk ekibinin öncelikli görevlerinden biri de sünnet organizasyonları. Sahra Hastanesi'nde gün aşırı yapılan sünnetlerden bazılarında da Kızılay görevlileri kirvelik yapıyor. Bir yaşındaki İbrahim ve 4 yaşındaki Mudessır Bekir'in kirveliğini yapan Kızılay Ekibi Başkanı Dr. Tuncay Kımıllı, kimsesiz çocuklara da kucak açtıklarını söyledi.
Kımıllı, Otash Mülteci Kampı'nda karşılaştıkları 12 yetim çocuk için bir yetimhane kurduklarını belirterek "Bu çocuklar kamplarda civardaki evlerden verilen yiyeceklerle hayatlarını sürdürüyorlardı. Bunu tespit ettikten hemen sonra çocukları merkezimize getirerek onlara banyo yaptırdık, saçlarını taradık ve temiz elbiseler giydirdik. Ardından da kamp alanında onların yaşaması için bir yetimhane kurduk. Burada çocukların günlük bakımını yapması için iki kimsesiz kadın bulduk ve bakımlarını da gönüllü olarak bunlar sağlıyor" dedi.
Binlerce mültecinin barındığı Darfur'daki Otash Kampına Türk Kızılayı tarafından bir yetimhane yapıldı. Bölgedeki sıkıntılar dolayısıyla mülteci durumuna düşen binlerce insanın barındığı kampta anne babası olmayan çocuklar için planlanan yetimhanenin yapımını Türk Kızılayı görevlileri Sudan yerleşimcilerin yardımı ile gerçekleştirdi. Anne ve babasını hastalık savaş ve buna benzer sebeplerden dolayı kaybeden çocukların kalacağı yetimhanede iki de bakıcı anne bulunuyor. Çocukların emzirilmesi de dahil bütün bakımlarıyla ilgilenen kadınlar çocukların kendi öz annelerini aratmamaya gayret ediyor.
Türk Kızılayı ayrıca kampta bulunan çıplak mülteci çocukları da giydirdi. Türkiye'den gelen giysilerin kimsesiz çocuklara dağıtımı sırasında duygusal anlar yaşandı. Kızılay'ın Darfur Sahra Hastanesi Başhemşiresi Ömür Yıldız, kimsesiz bir çocuğu severken duygularına hakim olamadı. Kimsesiz kız çocuğunun başını okşarken çocuğun gözlerinin dolduğunu gören başhemşire Yıldız da gözyaşlarını tutamadı.
