HABER

Türkiye artık bir istikrar ülkesidir

İSTANBUL (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye artık güven ve istikrar ülkesidir" dedi. Kişi başına düşen milli gelirin 272 dolardan 4 bin 172 dolara yükseldiğine atıfta bulunan Erdoğan, "Milli gelirimiz 163 milyar dolardı, şimdi ise 300 milyar doları aşmış durumdayız. Türkiye büyüyor, Türkiye güçleniyor. Ülkemiz her anlamda bir cazibe merkezi oluyor" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Swissotel'de gerçekleştirilen Forum İstanbul 2005 kapsamında, "2023'te Bizi Nasıl Bir Dünya Bekliyor?" başlıklı bir konuşma yaptı. Erdoğan, "Teorikle pratik arasındaki farkı biz evdeki hesabın her zaman çarşıya uymadığı şeklinde ifade ederiz. Yine de halimize bir bakar, kendimizce gelecekten yana planlar yapar, hayaller kurarız. Yeterince akil insan, planını sağlam yapar, pratikle teori arasındaki mesafeyi sürekli olarak daraltmaya çalışır. Bireysel hayatımızda olduğu gibi, toplumsal hayatta da hukukun ötesini hayal edemeyenler, geleceği göremeyenler asla kaptan olamazlar. 2023'te, yani 18 sene sonra, bugün emekli olanlar yaşlılığın doruğunda, bugün gençliklerinin baharını yaşayanlar emekliliğin eşiğinde, bugünün bebekleri de üniversite koridorunda olacaktır" dedi.

Geleceğin tümüyle dizayn edilemeyeceğini; ancak tasavvur edilebileceğini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Ne ABD'de, ne Avrupa'da 18 sene sonra devletin zirvesi değişmeden durmaz. O halde bizim kişilere veya olaylara değil, tarihin ana akışına bakmamız şart. Gelecek tasavvurumuzu da tarihin akış istikametine göre yapacağız. Geçen asrın 2. yarısına damgasını vuran en çarpıcı gerçek soğuk savaştır. Dünyayı 2 kutba ayıran bu kolektif çılgınlık, birbirlerini defalarca yok edebilecek güçte bir nükleer silahlanma dengesi altında 2 süper ülkeyi karşı karşıya getirmiştir. Askeri üstünlüğün motive ettiği bu yarışta o kadar ileriye gidildi ki, elde edilen teknolojiler insanlığın bekasını tehdit eder hale geldi, dünya baştan başa bir gerilim alanı oldu" diye konuştu.

SOĞUK SAVAŞIN DÜNYA ÜZERİNDEKİ YANKILARI

Erdoğan, soğuk savaş sayesinde, insanı aylarca canlı tutup, düşmana karşı ölüm makinesi haline getirebilecek bilgi birikimlerinin ortaya çıktığını söyledi. Yeni teknoloji ve teçhizat geliştirmenin yerine, eldeki birikimlerin, değişen ihtiyaçlar yönünde yeni ve daha üstün sistemler olarak yeni baştan düzenlendiğini belirten Erdoğan, "Teknolojik gelişimde ağırlık, bilişim teknolojilerini ve sistem alanına kaymak suretiyle kendini gösterdi. 2 süper gücün dünya satranç tahtasında sürdürdüğü oyun uzay ve dünyada köşe kapmacalarla devam ede dursun, zamanla 2. Dünya Savaşı'nın yenik bıraktığı Japonya ayağa kalktı. Almanya ile birlikte dünya ekonomisinde en önlere geçtik. Sovyet tehdidine karşı milliyetçi akımlar desteklendi. Son çeyrek asrın sihirli kavramları küreselleşme, sanayi toplumundan bilgi toplumuna dönüşüm oldu" ifadelerini kullandı.

Başbakan Erdoğan, yaşanan gelişmelerle birlikte çelişkilerin de derinleşerek sürdüğünün altını çizerek, "Bir yandan küreselleşen dünyada paranın ne sadakati ne de milliyeti kaldı. Kıtasallaşan Avrupa, uluslar ötesi şirketleri ortaya çıkarttı. Sovyetlerin bıraktığı boşlukta milliyetçi dinamikler ön planına çıktı. Orta Asya, AB üyesi olan Baltık ve Orta Avrupa Cumhuriyetleri ile AB içindeki yerini aldı. Çin Halk Cumhuriyeti, dünya sahnesine emin ve ağır adımlarla yürürken, ekonomide serbestleşme ve özelleştirme rüzgarları sertleşti. 11 Eylül'le birlikte yeni bir durum karşımıza çıktı. Önceleri birlikte hareket eden batılı ülkeler, Afganistan'a müdahalede birlik tablosu sergiledi. Daha sonra ayrışan çizgiler başka kriz alanlarında farklılaştı, tıpkı Irak'ta olduğu gibi. Fırlayan petrol fiyatları bir taraftan çevre bilincini tetiklerken, alternatif enerji kaynaklarını yeniden gündeme getirdi. Mevcut ve muhtemel enerji alanlarıyla bunları tüketim merkezlerine taşıma yollarının kontrolü gündeme geldi" şeklinde konuştu.

"HER GEÇEN GÜN BÜYÜYORUZ"

Geleceğin Türkiye'sinin geçtiğimiz asırdakinden büyük farkları olacağını dile getirdiği konuşmasında Erdoğan, şunları söyledi:

"Avrupa kıtasının, küçük ve yaşlı enerji kaynakları çok sınırlı; ama müreffeh. Ekonomisi zengin ve güçlü; ama iç pazarı küçük. Avrupa, dış dünyada rekabet gücünü yakalamakta zorlanıyor. Çünkü karşısında düşük maliyetlerle üreten fakir bir dünya deviyle teknolojide yarışmakta zorlandığı zengin bir dev var. Ülkemiz her anlamda bir cazibe merkezi oluyor. Bazen makro-ekonometrik göstergelere bakarız. Bir ülkede kişi başına düşen milli gelir 10-20 senede nereden nereye gelmiş. 3 Kasım 2002 ve şu anda geldiğimiz nokta ortada. Yaklaşık 2.5 yıl geçti. Kişi başına düşen milli gelir 272 dolardı; ama şimdi 4 bin 172 dolara geldi. Milli gelirimiz 163 milyar dolardı, şimdi ise 300 milyar doları aşmış durumdayız. Türkiye büyüyor, Türkiye güçleniyor. Türkiye artık bir güven ve istikrar ülkesidir. Türkiye sadece doğal kaynaklarına göre hareket eden bir ülke değil. Bu kaynakların ötesinde kendisini ayağa kaldıracak o sinerjiyi meydana getirmiş bir ülkedir. Bu yıl sonuna kadar Türkiye'de internet ağının ulaşmadığı bir ilköğretim okulu kalmayacak. Hedefimiz budur ve bu hedefe ulaşacağız. Türkiye bunun için çok özel bir ülke. Nüfusumuz çok genç. Biz yeniliğe ve değişime açık bir toplumuz. Hareketli bir göç tarihimiz var. Klasik kalıplara dayalı sanayimizi, yeniliğe dayalı akıllı sanayiye çevirmek gibi bir kararlılığımız var. Bu dinamik süreç bin yıllık bir tarihin sonucudur. Geleceğin Türkiye'sinin geçtiğimiz asırdakinden büyük farkları olacaktır."

En Çok Aranan Haberler