Demokrat ve özgürlükçü hukuk adamı
Çeşitli üniversitelerde hukuk üzerine dersler verdikten sonra 2002 yılında Anayasa Mahkemesi Raportörlüğü'ne atanan Osman Can'ı, AK Parti hakkında kapatma davası sürerken hazırladığı raporla tanıdık. Mahkeme üyelerine sunduğu raporunda AK Parti'nin kapatılmaması yönünde görüş bildiren ve parti kapatmalara karşı çıkan Osman Can, daha önce yazdığı makalelerde de, Anayasa Mahkemesi'nin kendisine getirilen anayasa değişiklikleri ile ilgili davalara sadece teknik açıdan bakabileceğini, içerik yönünden inceleme yapamayacağını savunuyordu. Statükocu uygulamalara imza atan Yargıçlar ve Savcılar Birliği'nin (YARSAV) karşısında Özgürlük İçin Yargıçlar ve Savcılar Birliği'ni (Demokrat Yargı) kurdu ve başkanı oldu. Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal'ın görevden alındığı HSYK kararını, 'ikinci Şemdinli vakası' olarak yorumlayan Can, Erzurum'daki soruşturmayı yerinde inceledi.
En yüksek rütbeli muvazzafı sorguya çağırdı
Biz onu tanıdığımızda Erzurum'da özel yetkili cumhuriyet savcısı olarak görev yapıyordu. 'Başsavcı tutuklatan savcı' olarak gündeme gelen Şanal, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'i yürüttüğü Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklattı. Bu kapsamda 3 MİT görevlisi ve 6 askeri tutuklatan Şanal için, "MİT binasına baskın yaptı. Çatışmanın eşiğinden dönüldü." haberleri yapıldı. Eskişehir İl Jandarma Komutanı Albay Recep Gençoğlu'na Kemah'ta biri yarbay 9 askerin şehit olduğu mayınlı saldırıyla ilgili soruları yönelten Şanal, 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk'i de şüpheli sıfatıyla iki kez ifadeye çağıran isimdi. Bütün bunların üzerine 17 Şubat 2010 tarihinde toplanan HSYK, 'özel yetkili' Şanal ve beraberindeki 3 savcının yetkilerini elinden aldı.
Eşi Ferda Hanım başını yaktı
Osman Paksüt, Ergenekon süreciyle birlikte gündeme geldi. 'Takip edildiği' gerekçesiyle bir polis aracını durdurduğunda günlerce haberlere konu olan Paksüt'ün eşi Ferda Paksüt de Ergenekon sanıklarıyla ilişkileri nedeniyle olay oldu. Davada 'şüpheli' sıfatıyla ifade veren Ferda Paksüt'ün telefon konuşmaları ilgi çekiciydi. Osman Paksüt 'dinlenildiği' gerekçesiyle bu kez savcılara ve emniyete dava açtı; ancak çiftin sadece "teknik takibe" takıldığı ve dinlenilmedikleri anlaşıldı. Osman Paksüt bunun ardından, "Eşim eğer suçluysa boşanırım." diyerek dikkatleri üzerine çekti. Paksüt'ün en çok konuşulduğu konulardan biri de başörtüsü düzenlemesi Anayasa Mahkemesi'nde görüşülürken ve AK Parti kapatma davasından hemen önce dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ ile görüşmesiydi.
Cumhurbaşkanını mahkemeye çıkaramadı
Osman Kaçmaz, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında 'kayıp trilyon davası'nda verilen takipsizlik kararını kaldırmasıyla gündeme geldi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın takipsizlik kararı verdiği Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt'ün dinlendiği iddialarıyla ilgili dosyayı yeniden açtı. Emniyet, Jandarma, MİT ve TİB yetkilileri hakkında soruşturma başlattı. Bu süreçte dinlemeye karşı odasında jammer bulundurması nedeniyle 'jammerli hakim' lakabıyla anıldı. Adalet Bakanlığı'nın HSYK ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na 'meslekten ihraç', 'yer değiştirme' ve 'adli soruşturma' talebiyle başvurduğu hakim için mahkeme yargılama kararı verdi. Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi, Kaçmaz hakkında 'görevi kötüye kullanma', 'hazırlık soruşturmasının gizliliğini ihlal' suçlarından kovuşturma yapılacağını bildirdi.
Saldırının iç yüzünü ortaya çıkardı
Birleştirilen Danıştay saldırısı ve Ergenekon davalarının kilit sanığı Osman Yıldırım oldu. Cumhuriyet'in 11 Eylül'ü" manşetine sebep olan Danıştay saldırısının "İslamcı" biri değil de, "yönlendirilen" bir avukat tarafından yapıldığını ilk o itiraf etti. Osman Yıldırım, Ergenekon mahkemesinde de konuşmaya kararlıydı. Danıştay saldırısının emrini emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ten, olay yerindeki bombaları ise emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'den aldığını söyledi. Henüz davalar birleştirilmeden önce Ankara'da tutukluyken yazdığı mektup, Danıştay saldırısının Ergenekon soruşturmasına dâhil edilmesini sağladı.
Bir gaf yaptı bin pişman oldu
Tıp doktoru Osman Durmuş, Bülent Ecevit'in başında bulunduğu 57. hükümette sağlık bakanı olarak görev yaptı. 3 yıllık bakanlığında oldukça sıra dışı bir profil çizen Osman Durmuş, Meclis'in renkli simaları arasında yer aldı. Bir dönem sonra Kırıkkale milletvekili olarak tekrar Meclis'e giren Durmuş, bu defa ilginç olmaktan ve insanları gülümsetmekten farklı bir şey yaparak, TBMM Genel Kurulu'ndaki konuşmasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı kastederek, "Siz peygamber gibi görülen birinin eşini nasıl GATA'ya almazsınız?" şeklindeki talihsiz sözleriyle gündeme geldi. Bu sözler hem Meclis'i hem de Türkiye gündemini karıştırdı.
Bir küfretti, herkes duydu
Aslen hukukçu olan Osman Baydemir, insan hakları alanındaki çalışmalarından da tanınan bir isim. İnsan Hakları Derneği (İHD) genel başkan yardımcılığı yapan Baydemir, 2004 yerel seçimlerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkanı oldu. Yaptığı icraatlarla zaman zaman tartışma konusu olan Baydemir, son KCK operasyonları sırasında bazı belediye başkanlarının da gözaltına alınmasına tepki gösterirken küfretti. Partilileri arasında 'Şahin' ve 'Güvercin' tanımı yapanlara tepki gösterdiği konuşmasında, "Bunu söyleyenlere has..tir diyoruz. Kendi değerlerine ihanet eden tek Kürt politikacı bulamayacaksınız." dedi. Baydemir bu olaydan sonra da biri belediyede temizlik işçisi olarak çalışan iki PKK militanı tarafından sorgulandığı ses kaydının internete düşmesiyle gündeme geldi.
Siyaset bildiği gibi değilmiş
"Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok" isimli kitabıyla tanınan emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu, "efsane komutan" gibi sıfatlarla gündeme gelir sık sık. Güneydoğu'da terörle mücadele kapsamında gösterdiği başarılar dilden dile anlatılır. Ancak son zamanlarda isminin çokça kullanılması, siyasete atılmasıyla ilişkiliydi. Pamukoğlu, Hak ve Eşitlik Partisi'ni (HEPAR) kurarak aktif siyasete atıldı. Yurdun çeşitli yerlerinde miting veren Osman Pamukoğlu, katılımın düşük olmasından dolayı televizyonlardaki reytingini de kaybetti. Mitinglerine katılımın az sayıda olduğunu haber yapan bazı televizyon ve gazetelere ateş püsküren Pamukoğlu, son polemiğini Taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı'yla yaşadı. , Kütahyalı için "Adam gibi adam olsun." lafını kullanırken, "Zaten örgüt ilgileniyor. Mesaj çekiyorlar, protesto ediyorlar, ilgileniyorlar yani!" diyerek şaşırttı.
Darbeyi bugün de arzuluyor
Aktif siyaseti deneyen emekli paşalar kervanına katılan emekli Tümgeneral Osman Özbek, 28 Şubat sürecinde muvazzafken ailesiyle birlikte hacca giden Necmettin Erbakan için "p...venk!" tabirini uygun gördü. Haberlerde sık sık, "Yine ağzını bozdu!" şeklinde ifadelerine rastlanan Özbek, son olarak katıldığı bir toplantıda Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu'ya hakaret ederken yakalandı. Baransu'ya "Şerefsiz!" diyen Özbek, "Ben orgeneralimi bu yüzden kimseye vermem!" sözleriyle savcılara yol gösterdi. Özbek'in "darbe çağrısı" yapması da artık olağan hâle geldi. 28 Şubat'taki "erken final" pankartlarına da laf atan Özbek: "Bazıları finale yaklaştık diyor. Asıl biz finale yaklaştık, TSK Anayasa'daki belirlenmiş olan meşru müdafaa hakkını kullanmalı."
Her zaman popüler
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in doktoru olarak biliniyor. Pek çok ünlünün de doktorluğunu yaptı. Ankara Numune Hastanesi Başhekimliği yaptığı yıllarda tanınan Müftüoğlu, hem kamuda hem de sivil toplum örgütlerinde sağlıkla ilgili önemli görevlerde bulundu. Kurduğu Yaşasın Hayat Kliniği'yle doktorluğu sürdüren Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nun sağlıklı yaşam üzerine kitapları bulunuyor. Zayıflama, diyet, sağlıklı yaşam konularında tüyolar sunan Müftüoğlu, uzun yıllardır bu konularda gazete yazarlığı da yapıyor. Hayatın içinden konulara temas eden Müftüoğlu, en çok kadınlar tarafından izleniyor.
Zaman