Esma Çakır, Roma (DHA) - Türkiye ilk kez, dünyanın en büyük tarihi veri bankalarından biri olan Vatikan Gizli Arşivleri’ndeki Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti tarihine dair belgelerin tespit edilip, kataloglanmasını kapsayan bir proje başlattı. Proje yöneticisi Canan Parmaksızoğlu bunun çok büyük bir girişim olduğunu dile getirerek, “Bize dair binlerce, belki de milyonlarca belge burada dağınık şekilde ve karşımıza tesadüfen çıkıyor. İğne ile kuyu kazarak, burada gelecekte tarihimize ilişkin araştırma yapmak isteyenlere de düzenli bir katalogla büyük katkı sağlayacağız” diye konuştu.
Vatikan Gizli Arşivleri diye adlandırılsa da ismindeki gibi esasen gizli olmayan Papalığın özel arşivine her yıl yaklaşık 60 ülkeden bin 200 araştırmacı giriyor.
1612 yılında kurulsa da, Papa 13. Leo’nun izniyle 1881 yılında araştırmacılara kapılarını açan arşivlerde 12 yüzyılı kapsayan milyonlarca, yatay uzunluğu 85 kilometreyi bulan doküman bulunuyor.
Katolik Kilisesi yönetiminin bulunduğu Vatikan’ın (Kutsal Makam) merkez arşivi olsa da, din ve millete bakılmaksızın büyük oranda zor olan şartlara uygun tüm araştırmacılara açık burası.
Türkiye, Osmanlı Devleti’nin ilk var oluşundan 1940’a kadar olan dönemi kapsayan yüz binlerce gizli belge, mektup, yazışma ve el yazması eserin gün yüzüne çıkmasını sağlayacak projeye ocak ayında başladı.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nün desteği ile gerçekleşmekte olan ve toplam bir yıl sürecek olan projenin ilk ayağı, 1800 ile 1939 tarihleri arasındaki belgelerin araştırılmasını ve kataloglanmasını kapsıyor.
“BİRÇOK DEVLETİN KATALOĞU VAR, TÜRKİYE’NİN YOK”
Projeyi yürüten akademisyen Canan Parmaksızoğlu, yaklaşık iki yıl önce Vatikan Gizli Arşivleri’nin Paleografya, Diplomatika ve Arşivcilik Uzmanlık Okulu’ndan mezun olan ve Vatikan Şehir Devleti tarafından ‘arşiv uzmanı (archivista)’ unvanı alan Türkiye’deki ilk ve tek araştırmacı.
Proje bitiminde bir kitap hazırlayacaklarını anlatan Parmaksızoğlu, “Bu okulu bitirmiş olmam, bir akademisyen tarihçi olarak bu arşivlerde uzun süre tarihimiz üzerine yaptığım araştırmalardan dolayı buradaki belgeler hakkında bilgi sahibiyim ve eski İtalyanca ve Latince paleografya bilgisine sahip olmamdan dolayı bu belgeleri okuyabiliyorum” diye konuştu.
Genç araştırmacı, projenin neden büyük önem taşıdığını şu sözlerle anlattı:
“Çünkü Vatikan Gizli Arşivleri’nde tarihimiz ile ilgili belgeler ilk kez tespit ediliyor, kataloglanıyor ve sonrasında bu belgelerin bilgisi bir kitap halinde yayınlanarak ilk kez Türkiye’deki ve tüm dünyadaki tüm araştırmacıların dikkatine ve bilgisine sunulacak.
Vatikan Gizli Arşivleri’nde birçok devlete ait arşiv kataloğu bulunmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti ve Osmanlı Devleti ile alakalı olarak bugüne dek hazırlanmış herhangi bir katalog yok. Neden mevcut olmadığı konusunda bir bilgi verilmiyor ancak benim kanaatimce Hıristiyan bir devlet olmadığımız için, farklı bir dinin hâkim olduğu bir devlet olduğumuz için olabilir. Bununla birlikte şu ana dek Vatikan Gizli Arşivleri’ne Türkiye’den araştırmacılar ilgi göstermemiş ve Türkiye ile alakalı bir araştırma talebi olmamış, dolayısı ile bir katalog hazırlama ihtiyacı da duyulmamış.”
“OSMALI DEVLETİ’NİN KUVVETİNİ GÖRDÜM”
Türkiye’den araştırmacıların bu güne dek arşivlerden pek istifade etmemiş olmasının sebebinin, buraya girmemin zorluğunun yanı sıra, herhangi bir arşiv kataloğu bulunmadığı için belgelere ulaşmanın ve bunları doğru bir şekilde okuyabilmenin zorluğu olduğunu söyleyen Parmaksızoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu arşivlerdeki belgeler eski İtalyanca ve Latince dilinde kaleme alınmış ve yazıları bizdeki rik’a, divani gibi dönemlere ve yazan kurumlara göre farklılık gösteriyor. Belgeyi kaleme alan ve belgenin kaleme alındığı şahıs ya da kurumu doğru olarak anlayabilmemiz için Papalık devlet hiyerarşisini, devlet kurumlarının isimlerini, kullandıkları hitabet şekillerini ve bunların kısaltmalarını bilmek gerekiyor.”
Bu arşivlere yaklaşık 5 sene önce, Papalık-Osmanlı siyasi ilişkileri konusundaki doktora tezine dair araştırma yapmak için geldiğini belirten Parmaksızoğlu, “Arşivdeki tarihimiz ile belgelerin büyük bir kısmı, Türkiye ve Osmanlı topraklarından Papalığa, o zamanki adı ile Papalık Kilise Devleti’ne gönderilen ve buradan da topraklarımızdaki Papalık temsilciliklerine gönderilen mektup ve raporlardan oluşuyor” dedi. Sultanlar ile Papalar arasında yazışmalara ulaştığını aktaran Canan Parmaksızoğlu, “Türkiye ve Vatikan Devleti arasındaki resmi diplomatik ilişkiler 1960 senesinde kurulduğu için, bu tarihe dek İstanbul’da ‘vicariato apostolico’ veya ‘delegato apostolico’ olarak adlandırılan Papalık gayri resmi temsilciliği bulunuyor. Bu temsilci çoğu zaman Sultan ile veya Osmanlı devlet adamları ile olan görüşmelerini, ya da Osmanlı Devleti’nde gelişen siyasi hadiseler hakkında Papalığa haber ve bilgi aktarıyor. Bu bakımdan tarihimiz ile ilgili bu yazışmalarda en çok dikkatimi çeken, o dönemde Papalık istihbaratının ne denli kuvvetli olduğu ve bir tarihçi olarak baktığımda, önemli olayların genellikle doğru bilgilerle Papalığa aktarılmış olduğu. Bununla birlikte, belgelerde gördüğüm en önemli konu, Osmanlı Devleti’nin ne denli kuvvetli olduğu, başarılı idaresi, başarılı dış siyaseti, din farkı gözetmeksizin tüm vatandaşlarını refah içinde yönetmiş olması ve Osmanlı vatandaşı olan gayrimüslimlerin de Osmanlı hükümeti ile iyi ilişkiler içerisinde olma gayreti” diye konuştu.
SULTAN II. ABDÜLHAMİD: EN SADIK KATOLİKLER
Papalık İstanbul gayri resmî temsilcisinin, Papalık Dış işleri Bakanlığı’na göndermiş olduğu ve Sultan II. Abdülhamid ile Yıldız Sarayı’nda yapmış olduğu görüşmesini aktardığı bir mektubunu örnek veren Parmaksızoğlu, “Sultan’ın, gayrimüslim tebaaları arasında en sadık olanların Katolikler olduklarını aktarıyor” dedi.
Parmaksızoğlu, bu çalışmanın tarihe büyük katkıda bulunacağı kanısında olduğunu ifade ederek, “Amacım, bu çalışmalarımı devam ettirmek ve dönem dönem tarihimizle alakalı birçok yüzyılın kataloğunu yapmak. Üstelik bu projenin Türkiye-Vatikan ve Türkiye-İtalya diplomatik ve kültürel ilişkilerine de katkıda bulunacağını düşünüyorum. Devlet temsilcilerimiz daha önceki yıllarda Osmanlı ve Vatikan arşivlerinin karşılıklı olarak açılması gerektiğini belirtmişlerdi” diye konuştu.