Mary Harper
Somaliland
Londra'nın doğusunda yoksul bir mahallede, güneşsiz bir kış günü... Somaliland'in İngiltere'deki irtibat bürosunu ararken, sokaklarda kayboldum. Somaliland'in İngiltere temsilcisi tarafından, ''Sinemayı geçtikten sonra, süpermarketten sağa dön'' diye bilgilendirilmiştim ama, büroyu bir türlü bulamıyordum. Nihayet yerini tespit ettiğimde, karşıma eski bir binanın bir köşesine sıkışmış ufacık bir oda çıktı.
Somaliland, resmi düzeyde varolan bir ülke değil fakat, gitmek için gene de vize almanız gerekiyor. Sıcak bir bardak çay içip, Somaliland'in hoşsohbet temsilcisinden eşsiz bir tarih dersi aldıktan sonra, vizemi aldım.
İngiltere'den Somaliland'e gitmek için, önce Kenya'ya uçmam, oradan Somali'nin başkenti Mogadişu'da mola vererek uçak yolculuğuna devam etmem gerekiyordu. Mogadişu, belki de dünyanın en tehlikeli şehri olduğu için, huzursuzdum. Neyse ki uçağımın indiği gün yoğun bir çatışma yoktu. Afrikalı barış gücü askerlerinin kontrolü altındaki bölgede dolandım biraz.
Uçakta yanımda oturan, alımlı bir iş kadını, beni İslamcı militanların kontrolündeki bölgenin yakınlarına götürmeyi önermişti. ''Sokağa fırlar, sana bir çarşaf ve peçe alırız, ellerine de eldiven'' dedi. ''Örtünüp çıktın mı kimse farketmez.'' Ama bu teklifi kibarca reddettim. Mavi gözlerimin beni ele vereceğinden şüpheliydim. Ayrıca böyle tehlikeli bir keşif gezisi BBC'nin de hiç hoşuna gitmezdi.
Somaliland'e vardığımda ise, Mogadişu'daki korkularım yerini bir rahatlamaya bıraktı. Burası çok farklıydı. Kamyonetlere doluşmuş, yüzleri terli barış gücü askerleri yoktu ortada. Çünkü gerek yoktu.
İstikrar İnsana tuhaf geliyor; Somaliland, işleyen bir demokasiye, canlı bir ekonomiye, sokaklarda barış gücü askerleri yerine gerçekten barışa sahip; ama dünyanın geri kalanında hiçkimse Somaliland'i tanımaya yanaşmıyor.
Ziyaretim sırasında, Sudan'ın güneyinde yapılan bağımsızlık referandumu Somaliland halkını da çok heyecanlandırmıştı. ''Sudan'dan sonra sıra bizde'' diyorlardı. Ama Somaliland'in dışına çıkın, Somalililerin ezici çoğunluğu ülkelerinin toprak bütünlüğünün herhangi bir şekilde bozulmasına tamamen karşı çıkıyor.
Somaliland'de kara çarşafla örtünme zorunluluğu yok. Burada kadınların çoğu, rengarenk elbiseleri ve rüzgarda salınan atkılarıyla, geleneksel Somali kıyafetleri giyiyor. Bazılarının peçe taktığını da görüyorsunuz. Fakat bunun dini bir zorunluluk olarak değil, bir moda olarak yerine getirildiğini söylüyorlar.
Benim Somaliland'e varışımdan bir gün sonra, Somali'nin çoğunluğunu kontrolü altında tutan El Kaide bağlantılı İslamcı grup El Şabab, yeni bir emir yayınladı. Kadın ve erkeklerin kamusal alanda sobhet etmelerinin ve el sıkışmalarının yasaklandığı bildiriliyordu. Oysa sohbet etmek de, el sıkışmanın yanısıra, el öpmek de, Somali kültürünün bir parçası. Somaliland'de her ikisini de sık sık görüyorsunuz.
Somaliland, son gördüğümden bu yana kaydettiği değişimle de beni etkiledi. Yönetim merkezi Hargeisa'yı en son 1988 yılında ziyaret etmiştim. Bir isyanı bastırmaya çalışan Somali hükümetine bağlı savaş uçaklarının bombardımanı, kenti o yıl bir moloz yığınına çevirmiş, çok sayıda insan can vermişti. Hargeisa'ya bu nedenle, ''Afrika'nın Dresden'i'' diyenler vardı.
Geri dönüş 22 yıl aradan sonra, Hargeisa artık bambaşka bir yer. Şehre tepeden bakınca, yeni binaların göz alabildiğine uzandığını görüyorsunuz. Bu ekonomik canlanmada, sürgüne kaçmış Somaliland'lilerin şimdi geri dönmeye başlamasının, ve memleketlerine yatırım yapmalarının önemli bir payı var. İnsanların kurşuna dizilip gömüldüğü bir toplu mezarın bulunduğu yerde, şimdi yeni bir hastane yükseliyor.
Tanıştığım bir adam, Kanada'ya yerleşmiş Somaliland'li bir psikiyatrdı. Her yıl birkaç hafta Somaliland'e gidip, akıl sağlığı sorunları olanları bedava muayene ediyor. Önemli, çünkü Somaliland'de psikiyatr yok. İngiltere'den, Amerika'dan, Körfez ülkelerinden ve İskandinavya'dan geri dönen, yeni iş yerleri açanlar da var. Bazıları, Somaliland hükümetindeki boşlukları dolduruyor.
Resmen tanınan bir ülke olmadığı için, Somaliland, tamir gerektiren altyapısı için uluslararası mali kurumların kredilerinden faydalanamıyor. Hükümetinin parası çok az. Ama buna rağmen, olumlu bir değişim süreci içindeler.
Somaliland'i gördükten sonra, o soğuk kış günü Londra'nın ücra bir köşesinde vize almaya gittiğim irtibat bürosunu yeniden düşündüm. Ve her iki yerin de birbirini yansıttığının farkına vardım. Dış dünyadan, hükümetlerden, uluslararası kurumlardan hemen hemen hiç yardım almadan, kendi yağıyla kavrulmaya alışmış insanlar... Bir kenara atılmış gibi görünebilir, gözlerden uzak olabilirler, ama kendi başlarına gayet güzel idare ettiklerini gösteriyorlar.